Ünlü Wikipedia ansiklopedisinin adından esinlenerek ve bir anda Uluslarüstü medyanın sembol ismi haline gelen WikiLeaks tüm dünyanın dikkatini üzerinde toplamayı başarmış bulunuyor. “Bildiĝim kadarıyla sızanlar” anlamına gelen bu harika tasarımın vicdan sahibi birileri tarafından kotarılmış olduĝuna inanmak elbette zor.Ancak sadece sonuçlara bakarak muazzam bir Israil yapımı olduĝunu ileri sürmek icin de henüz erken. Batılı kaynaklar ABD diplomatik misyonlarının faaliyetleriyle ilgili olarak 4.8 milyon belgenin bu kerameti kendinden menkul internet sitesine ulaştırıldıĝından bahsediyorlar. WikiLeaks bu belgelerden ilk aşamada 251 bin tanesini yayınlayacaĝını duyurmuştu. Belgelerin ancak yarısının tasnife tabi tutulduĝu ve sadece 15.652 tanesinin “Secret” yani sır belgeler olduĝu açıklandı. Sözkonusu belgeler ile ilgili olarak yaklaşık 200 adet gazetecinin aylar süren bir çalışma sonucunda taradıkları belgeleri ABD yönetimine uzun brifing ler vermek suretiyle bazı baskentleri kasıp kavuran 243 adet belgeyi yayınlamış oldular. Sadece 243 adet belgenin yayınlanması bu kadar ses getirdiyse kimbilir arkasından ne büyük kasırgalar kopacak diye düşünülebilir. Ancak öyle olmayacak. Zira bu belgelerin Beyaz Saray yönetimine raĝmen ortaya dökülmediĝi biliniyor.
Yayınlanan belgelerin ABD yönetimini zora soktuĝuna dair yorumlar için henüz çok erken. Amerikan yöneticilerinin benzer pozisyonları bir çok defa yaşayıp hünerle geçiştirdiklerini hatırlayacak olursak bu küpten sızanlar konusunda da yara-bere almadan yırtacakları açıktır. Amerikalı diplomatların hamam dedikodularını andıran söylemleri bile kriptolaştırarak merkeze bildirmeleri bakan Clinton için biraz utanç verici olsa da beş kitadaki 274 büyükelçilik ve diplomatik misyonun basit birer tanıtım ofisi olmadıklarını ortaya koyması bakımından oldukça anlamlıdır..
Bu küpten bildiĝi kadarıyla sızanların dünya için yeni bir 11 Eylül vakası olduĝunu ileri sürenler bile oldu. Yayınlanmış olan belgeler itibariyle böylesine iri benzetmeler doĝru kaçmayabilir. Ancak yayın kararı verilmiş olan belgenin bile sadece binde birinin yayınlandıĝını da unutmamak gerekir. Sitenin haşin kurucusu Julian Assange, Ingiltere`de tutuklandı. Bundan sonra belgelerin seyri de deĝişir mi bilinmez. Ancak özellikle adı açıklanmasa da hemen herkesin tahmin etttiĝi bankanın gizli yazışmalarına dair belgeler ortaya konabilirse işte o zaman piyasalar için bir 11 eylül sarsıntısı öngörülebilir.
WikiLeaks sızmalarının Türkiye ile ilgili bölümlerine baktıĝımızda Ak Parti hükümetine yönelik husumete varan tavırlara raĝmen ülkeyi yöneten kadroları ilzam edecek bir belgeye rastlanmadı.
Türkiye zaviyesinden baktıĝımızda Amerikalı bazı diplomatların sırça köşklerde „Beyaz Türkler“ tarafından verilen partilerdeki ak parti aleyhine işittikleri her tür dedikoduyu kripto haline getirip üzerine de bir yorum sosu ilave ederek merkeze bildirme çapsızlıkları dışında önemli bir şey gözükmemektedir. Başbakan ile ilgili olarak „Duydum ki Isviçre bankalarında 8 ayrı hesabı var“ ifadeleri ise tam bir trajik- komedi.. Özellikle 2003-2005 arasında Ankara Büyükelçisi olan Eric Edelman tam bir dedikoducu gibi davranmış. Duyduĝu her bilgi kırıntısını doĝrulatma ihtiyacı hissetmeden merkeze göndermiş. Edelman Ak Parti konusunda diplomatik nezaketi bir kenara bırakıp kuşku dile getirmenin ötesine geçip adeta işi düşmanlıĝa vardıracak bir aymazlıĝın içine düşmüştür. Bir Amerikalı diplomatın Ak Parti ve onun kadrolarına husumet beslemesi bence çok yadırganacak bir durum da deĝildir. Ancak hemen her aĝzını açtıĝında bu hükumeti Amerikancı olmakla suçlayanlar bu konuda biraz ters köşe olmuş oldular.
Şimdilik kaydıyla bu sızıntıların bizim medyamız yahut muhalefetimizin abarttıĝı kadar, yani bir milat olmayı hak edecek kadar büyük olmadıĝını kabul etmek durumundayız. WikiLeaks sızıntıları noktasında MHP Lideri sayın Devlet Bahçeli`nin tutarlı tavrının takdire şayan olduĝunu belirtmekte yarar var. Ancak deĝiştim, deĝişiyorum diye habire debelenen ve bir ileri-iki geri vasatında ısrar den kasetle gelen Kemal kılıçdaroĝlu mal bulmuş maĝribi gibi bu saçma dedikoduları üretmeye gayret ediyor. Esasen bu tavır en başta yakışıksız ama daha da önemlisi seviyesizdir. Ülkede muhalefet edecek onlarca konu varken müzmin muhalefet CHP kendi içindeki didişmeleri örtbas etmek için bile olsa böylesine ucuz yollara başvurmak suretiyle yeni bir genel başkanı daha eskitme yoluna girmiştir.
Son söz olarak şunu söyleyelim ki, „çiĝ yemeyenin karnı aĝrımaz“ düsturundan hareketle ne kadar sızma olursa olsun Türkiyemizin ve ülkemizi idare eden seçilmiş kadroların gocunacakları bir durum olmaması sevindirci bir gelişmedir.
Bundan sonra yapmamız gereken WikiLeaks denen sitenin bildiĝi kadarını sızdırmaya devam etmesini beklemek. Tabi izin verilirse…
Baki Selam ve Saygılarımla.
Ömer Erdem
Mainz/Almanya