Mainz, 04.04.2012
 
10 yιldan bu yana ülkenin idaresini elinde bulunduran Ak Parti ekonomiden eğitime, sağlιktan adalete pek çok alanda başarιlι çalιşmalara imza attι. Ancak „terör“ konusundaki politikalar için aynι şeyleri söylemek ne yazιk ki pek mümkün gözükmüyor.Ben şimdi bu konuda dönemsel olarak takip edilmiş bulunan politikalarι detaylandιrarak makalenin hacmini zorlamak istemiyorum. Fakat bu konuda yapιlmιş bulunan en temel yanlιş „terör“ ile „Kürt sorunu“ meselesinin aynileştirilmiş olmasιdιr. Daha açιk ifadeyle Kürt sorunu hakkιnda iyi niyetli ve ciddi adιmlar atιlιrsa PKK konusu halledilir zannedilmiştir ki bu tamamen yanlιş bir öngörüdür. Daha önceki hükümetler Kürt sorununu tamamen „yok“ sayιp olayι basit bir „asayiş“ meselesi olarak görmüşler ve sadece „imha“ etme politikalarι üzerinde yoğunlaşmιşlardι. Ak Parti de tersinden hareketle mücadele konusunu biraz ihmal edip tamamen müzakereye yönelmiştir. Kuşkusuz bu politikanιn oluşmasιnda Ak Parti kadrolarιnιn insanι önceleyen, merhamet ve şefkati esas alan yapιsι ile öldürmeye karşι olan tutumu ve bu konularda yazιp çizen bazι liberal kalem erbabιnιn görüşlerini fazlaca dikkate almasι başat rol oynamιştιr. Nitekim başbakan bu meseleyi her ele alιşιnda „Analar ağlamasιn“ ifadesini kendisine birincil prensip edinmişti.

Sponsor Bağlantılar

Meselenin basit bir asayiş sorunu olmadιğιnι görmek bu ülkenin onlarca senesine malolmuştu. Dolayιsιyla bu meselenin sadece bir Kürt sorunu olmadιğι da bir kaç senemize maloldu. Evet, mesele ne sadece Kürt sorunu ve ne de asayiş sorunudur. Belki en doğru cevap her iksidir demek lâzιm. Nitekim bugün geldiğimiz noktada yeni strateji yada plan olarak önümüze getirilmekte olan durum en azιndan doğru teşhisin yapιlmakta olduğunu göstermektedir. Peki bu konuda yani teşhis konusunda tam isabet sağlanabilmiş midir? Bana göre bir hayli mesafe alιnmιş olmasιna rağmen hâlâ tam isabet kaydedilememiştir. Zira bu ülkede Kürt sorunu diye bir şey hiç bir zaman olmadι, şimdi de yok. Sadece bazι „Kürtçülerin“ sorunu vardιr. Meseleye böyle bakmadιğιmιz sürece ister mücadele isterse müzakere yöntemi belirlensin bir şey farketmeyecektir.

Nitekim müzakere konusundaki gelişmeler daha çok taze ve hepimizin hafιzalarιnda.

İşte Oslo süreci

İşte Habur meselesi

Zira PKK denen örgüt Kürt halkιnιn haklarι için silah kullanan ve terör estiren bir örgüt değildir. Bu örgütü sadece dağdaki haydutlardan ibaret görmek yanιlgιlarιn en büyüğüdür. Zira bu örgüt en başta bütün batιlι dostlarιmιzdan(!) destek ve himaye görmektedir. Mesele bu kadarla da sιnιrlι değildir. Şimdilerde dillere pelesenk edilmiş olan „demokratik özerklik“ gibi „afilli“ talepler falan bu örgütü asla kesmez. Bu örgütün varlιk sebebi „terör“ dür. Terör yapamadιğι zaman işi bitecektir. Mahalli idarelerin güçlendirilmesi bence modern bir devlet olabilmenin en temel şartlarιndan biridir. Ancak ister yerel idareler güçlendirilsin ve isterse belli bir bölgeye coğrafi özerklik verilsin PKK/KCK ve şürekâlarιnιn talepleri karşιlanmιş olamaz. Zira bu mesele bir bakιma kemalist ideolojinin faşizan yaklaşιmlarιnιn kötü bir mirasιdιr. Onlar nasιl Türk`ün atasιnι kutsayιp tanrιlaştιrmιşlarsa bugün PKK ve KCK denen yapιlanmalar da İmralιdakini „Atakürt“ yapmanιn peşindedirler ve onlar kendilerince bunu bir rövanş olarak da görüyorlar. Dahasι var, bununla yetinecekleri sanιlmasιn, „mega Kürdistan“ kιzιl elma sι da hayâllerini daha fazla süslemeye devam ediyor. 20 yιl önce Irakι`n bölünüp bir Kürt bölgesi (devleti mi demeliydim) oluşturulacağι söylense kim inanιrdι. Ama bundan 50 yιl sonrasιnι bir düşünün. (Bu rakamlar insan hayatι için önemli olabilir ama devlet için küçük rakamlardιr.) Bir elli yιl sonra Irak, İran, Suriye ve son olarak da Türkiye`den kopartιlacak bir parça ile birlikte yeni tedarik edilecek bir „Kürt atasι“ tarafιndan çağdaş bir diktatörlüğün inşa edilemiyeceğinin garantisi var mιdιr?

1. cihan harbinde hepsi de terör örgütlerinin lideri konumunda olan insan tipli kasaplarιn 40 yιl sonra hemen hepsi kan üzerine kurduklarι devlette başbakan yahut devlet başkanι olmadιlar mι?

PKK/KCK yapιlanmasι bu ülkenin çimentosuna kastetmekten vazgeçmeyecektir. Terör konusunda hemen herkesin tartιşmakta olduğu „özgürlük-güvenlik“ sarmalιna dolaşmaya hiç gerek yok. Güvenliği tesis edilmemiş bir özgürlük geçici bir tatmin yaşatsa da sonucu hüsrandιr. Zira güvenliği sağlanmayan insanlarιn „özgür“ olabilmeleri imkan dιşιdιr. Son açιklanan stratejide Kandil ve İmralιnιn devredιşι bιrakιlιp örgütün siyasal uzantιsι olan ve sadece adιnda „barιş“ yazan siyasetçilerle müzakerenin yürütülmesi yönünde bir irade belirmiştir. Aslιnda kulağa hoş geliyor ama müzakere için masanιn karşιsιnda „şahsiyetler“ olmasι icabeder. Halbuki bu insanlar ne zaman kendilerine bir şey sorulsa amiyâne tabirle „Vallah ben bilmez merkez“ diyerek iradesiz olduklarιnι beyan ediyorlar. Bu saatten sonra bu vasat değisebilir mi?

Mevcut hükümet her konuda olduğu gibi bu konuda da çözümden yana, buna dair bir şüphemiz yok. Siyasal uzantιyι irade koyabilecek hale getirmekten başka bir çare de gözükmüyor. Seçilerek meclise gelmiş bulunan bu kişilerin mevcudiyetlerini borçlu olduklarι terör konusunun beli iyice kιrιlabilirse (bundan kastιmιz sadece dağdaki teröristleri imha etmekten ibaret değildir) yani her tür bağlantιlarι kesilip silahlι gücü yeterince azaltιlabilir ve bu oy alan kişilerin korkularι kaldιrιlabilirse ancak o zaman bunlarla „müzakere“ yolu açιlabilir. Aksi durumda MHP ve CHP şehit cenazelerini BDP`de terörist cenazelerini istismar etmeye devam eder ve biz de havan da su dövmeye devam etmiş oluruz. Yeni açιklanan stratejinin daha başarιlι olacağιna yine de inanmak istiyorum.

Mücadelenin mecbur bιrakacağι bir müzakere sonuca gitmekte en etkin yol olacaktιr.

Baki Selam ve Saygιlarιmla.

Ömer Erdem
Mainz/Almanya