“La lengua de una nación pierde, todo se pierde.” Tahmin edebiliyorum, birçok kişi şu an ne demek istediğimi anlamadı. Farklı dilde söylenmiş bir söz, bir cümle. İnsanların birbirini anlamasında, anlaşılmada en önemli araç dildir. Nesillerin devamı, kültürel ve sosyal değerlerin aktarımı için vazgeçilmez bir kaynaktır dil. Konfüçyüs’e sormuşlar:
– Bir ülkeyi yönetmeye çağrılsaydınız ilk olarak ne yapardınız? Büyük düşünür şöyle karşılık verir:

Sponsor Bağlantılar

“Hiç kuşkusuz, dili gözden geçirmekle işe başlardım.” ve dinleyenlerin meraklı bakışları karşısında sözlerine devam eder:

“Dil kusurlu olursa, sözcükler düşünceyi iyi anlatamaz. Düşünce iyi anlatılmazsa, yapılması gereken şeyler doğru yapılamaz. Ödevler gereği gibi yapılmazsa, töre ve kültür bozulur. Töre ve kültür bozulursa adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa, şaşkınlık içine düşen halk ne yapacağını, işin nereye varacağını bilemez. İşte bunun içindir ki hiçbir şey dil kadar önemli değildir.”

Büyük düşünürün de belirttiği gibi, bir milleti ayakta tutan, devamlılığını sağlayan her şeyden önce gelen dilidir. Türk toplumu kültürüne, dinine, gelenek ve göreneklerine önem veren bir millettir. Yüzyıllardır, Osmanlı’nın kuruluşundan itibaren bu değerlerine sahip çıkmış, bu uğurda can vermiş ve almıştır. Bizim milletimiz için bu değerler bu kadar önemliyken, bunların büyüklerden küçüklere, yeni nesillere aktarımı da o kadar büyük önem arz etmektedir. Bu durumda da sahneye dil çıkmaktadır. Neredeyse bu görevi tek başına üstlenmektedir.

Günümüz Türkçesine olan itibar günden güne azalmaktadır. Türk Dil Kurumu, Dil derneği, üniversite bünyesinde çalışma gösteren topluluklar ve kuruluşlar vb. birimler Türkçenin önemi, güzelliği, kolay anlaşılır bir dil olduğunu vurgulamaktadırlar. Bu birimler, Türkçenin gelişmesine, güçlenmesine katkıda bulunmaktadırlar. Günlük konuşmalarda sıkça kullandığımız bazı sözcüklerin Türkçe karşılıklarını basın, yayın, internet gibi insanlara kolay ulaşılabilecek ortamlarda önemli çalışmalar yapmaktadırlar. Örneğin; Süleyman Demirel Üniversitesi bünyesinde hizmet veren üniversiteli öğrencilerin oluşturduğu SDÜ Türkçe Topluluğu yaptığı çalışma ile otobüs levhalarında yazılı olan “kampüs” sözcüğü yerine “yerleşke” sözcüğünü getirilmesine büyük katkıda bulunmuştur.  Ancak Türk toplumunda bazı kesimlerde özellikle gençlerimizin çoğu, Türkçe konuşmalar sırasında kendini ön plana çıkarma isteği sebebiyle araya kattıkları yabancı kelimeler ile dil katliamı yapmaktadırlar. İnternet ortamında, genellikle sosyal paylaşım sitelerinde Türkçe diyaloglar sırasında kullandıkları “ok, bye bye, thanks, yes” vb. yabancı kelimeler ile Türkçeyi parçalamaktadırlar. Bu yabancı kelimeler dilimize sinsice girmiş ve haksız bir şekilde önemli bir yer edinmiştir.  Ulu önder Atatürk’ün bu konuyla ilgili aşağıdaki sözü bu konu için gerekli ikazı yapmak için yeterli olmaktadır.

“Ülkesini, yüksek istiklâlini korumasını bilen Türk Milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.”

(Mustafa Kemal Atatürk)
 
Bir milletin kalbini oluşturan dile gereken önem verilmelidir. Dil kaybedildiği an, o devlet bitmiş, başka devletlerin himayesi başlamıştır. Unutmayalım, her şeyden önce dil. Yazının ilk başında bulunan İspanyolca cümlenin karşılığı ise;

“Dilini kaybeden bir millet, herşeyini kaybetmiş demektir. ”

(Peyami Safa)

Şimdi hepiniz ne demek istediğimi anladınız…

VOLKAN ASLAN tarafından “Makale Yarışması” için yazılmıştır…