Şehabeddin Süleyman, (1328), Tarih-i Edebiyat-ı Osmaniyye, İstanbul: Sancakcıyan Matbaası. (Parlatır vd. 2006: 405)
Şehabeddin Süleyman’ın 1910’da yayımlanan bu eserinde, eserin idadilerin 6. ve 7. sınıfları için yazıldığının belirtildiğini söyleyen Nazım Hikmet Polat eserle ilgili şu bilgileri vermektedir: “Şehabeddin Süleyman’ın Tarih-i Edebiyat-ı Osmaniye’sinin başında ‘Sanatın Teşekkülü’, ‘Osmanlı Lisanı’, ‘Edvar-ı Edebiye’, ‘Tasavvuf’ gibi konular hakkında 22 sayfa hacminde bilgiler verilmiştir. Yazarın bildirdiğine göre bu bahislerden ilki Batılı estetikçilerden Eugene Veron’dan, üçüncüsü ise Emile Faguet’ten mealen alınmıştır. Adı geçen iki estetikçi de Türkiye’de daha önce tanınıyordu. Fakat edebiyat tarihi vadisinde onlara istinaden bir yol inşası ilk defa bu eserle olmuştur. Başka bir söyleyişle Batılı yöntemin ilk izleri bu eserdedir.” (2002)Sponsor Bağlantılar
Şehabeddin Süleyman’ın 1910’da yayımlanan bu eserinde, eserin idadilerin 6. ve 7. sınıfları için yazıldığının belirtildiğini söyleyen Nazım Hikmet Polat eserle ilgili şu bilgileri vermektedir: “Şehabeddin Süleyman’ın Tarih-i Edebiyat-ı Osmaniye’sinin başında ‘Sanatın Teşekkülü’, ‘Osmanlı Lisanı’, ‘Edvar-ı Edebiye’, ‘Tasavvuf’ gibi konular hakkında 22 sayfa hacminde bilgiler verilmiştir. Yazarın bildirdiğine göre bu bahislerden ilki Batılı estetikçilerden Eugene Veron’dan, üçüncüsü ise Emile Faguet’ten mealen alınmıştır. Adı geçen iki estetikçi de Türkiye’de daha önce tanınıyordu. Fakat edebiyat tarihi vadisinde onlara istinaden bir yol inşası ilk defa bu eserle olmuştur. Başka bir söyleyişle Batılı yöntemin ilk izleri bu eserdedir.” (2002)
Osmanlı sınırlarındaki edebiyatın üç devreye ayrılabileceğini söyleyen Süleyman, birinci devre için Hicri XII. asrın sonlarıyla XIII. asrın başlarına yani, XIX. yüzyıla kadarki zamanı gösterir. Sonraki yılları ikinci devre olarak belirten Süleyman, Edebiyat-ı Cedide için üçüncü devre ifadesini kullanır. Günümüze kadar tekrarlanan bir anlayış olan ikinci ve üçüncü devre arasındaki Muallim Naci ve takipçilerini “Fetret-i Edebiye” olarak kabul ediş bu eser için de geçerlidir. (Polat: 2002)