Aşk çoğu insana göre gelip geçici bir duygudur. Doğruluk payı da yüksektir. Hayatımıza bazen bir yağmur gibi sadece çiseleyerek girer. Bazen fırtınalar kopartır ve kasırgayla son bulur. Yaşarken hiç bitmeyecekmiş gibi gelir, bitince hayat bitmiş gibi. Tabi kırgınlık ve öfkeyle biten aşklar hatırlanmak istenmez.
Aşkı çok tarif ederler. Biyolojik bir duygu olduğu bile söylenir. Peki… Hiç görmediğiniz, yanında fiziki olarak bulunmadığınız birine aşık olabilirmisiniz? Çoğunuzun öyle birşey olmaz dediğini duyuyorum. Neden çünkü kıstasların dışında sınırların ardında bir düşünce. Aslında değil. İnsan uzaktada olsa yüzünü görmesede, yanında olmasada kendisini anlayan, aynı duyguları aynı anda hissettiğine emin olduğu birilerine aşık olabilir. Aklında fikrinde, her hareketinde onunladır. Merak eder, düşünürken konuştuklarını gülümser, gözleri parlar. Daha yoğun yaşar duygularını. Çünkü aklında hep bir acaba vardır.
Yanında olduğum zaman da aynı şeyleri hissedermiyim? Aşk için büyük bir sorudur bu. Ya sonsuza kadar sürecek ya da bitecek. Birbirini görünce neler olacağının merakı yer bitirir. Karışık duygular içinde yaşanır böylece. Ama görünce merak ettiği sevdiğini işte o zaman anlar düşüncelerinin ne kadar yersiz olduğunu. Mesafeler aradan kalkınca, merak ve acabalar kaybolunca asıl o zaman başlar masal. Hayaller gerçek olur, mutluluklar artar.
Yani uzakta olsa aşk yaşanır. Belki yanınızda olandan daha fazla.