Dizinin mucitleri bunun bir „kurgu“ olduğunu dolayιsιyla sinema tekniği ve dizi stratejisi bakιmιndan da birebir tarihsel olaylarι içermesinin mümkün olmnadιğιnι, bunun bir „belgesel“ olmadιğι tezinden hareketle yaptιklarι ürünü savunuyorlar. Bu gayet yerinde bir savunma gibi görünüyor olsa da o zaman madem herşey kurgu neden tarihi kişiliklerin isimleri birebir verilmektedir diye sorulmaz mι? Sorulur elbet, nitekim soranlar da var. Cevap, „burasι özgür bir ülke dizi de mi çekemiyeceğiz.“ Diziyi seyretmek istemiyen kanalι değiştirsin. Aslιnda bu cilâlι sözler benim bile hoşuma gidiyor. Bence de insanlar pekâla kanal değiştirebilirler. Bu zaten çok tanιdιk ve „kilişe“ olmuş bir söylemdir. Meselâ bir spor programι için bile yahu biraz daha düzeyli bir şey yapsanιza arkadaş dendiğinde hemen „insanιmιz bunu istiyor“ gerekçesi ileri sürülüyor. Reyting ölçümlerindeki skandallara rağmen bu tekeli elinde bulunduran bazι güç odaklarι diğer bazι imkânlarι ellerinden alιnιnca dizi filmler yoluyla ülke insanιna yön tayin etmek için harekete geçtiler. Bizim ülkemizde sinema ve film sektörü ile uğraşmakta olan zevatιn milletine ne kadar yabancι olduğu „sιr“ değil. Hatta belki sadece yabancι kelimesi bile bunu karşιlamaz. Onlarιn kahir ekseriyeti bu milleti beğenmeyen, ona tepeden bakan ve hele ki atasιna karşι çok daha bir acιmasιz ve düşmanlιk edecek kadar bir nefret ve kin le dolu. Osmanlι hanedanιnιn devletini yιkarak yerine kendi hükümranlιklarιnda batιlιlarιn lutfettiği miktarda bir toprak parçasιna razι olan ve Cumhuriyet kurduk pozlarιnda kendilerini ülkenin yöneticisi değil de yarι Tanrιsι kabul eden zihniyetin resmi emir ve zorba yöntemlerle geçmişe dair ne varsa itham ve inkâr poltikasι netice olarak dedelerine „sövmeyi“ yahut onlardan „utanmayι“ ve hatta Cumhuriyetten öncesini kesip atarak kendisinin bir anlamda iki göbek sonra „soysuz“ olduğunu kabul edecek noktaya getirildi. Böylesine nefret söylemiyle yetiştirilen ve batιl batιlιlarιn kapιsιnda „gönüllü köle“ olmaya razι bu kuşaklardan başka ne beklenebilirdi ki…
Cumhuriyet rejiminin bu reddi miras yöntemi adιna „devrim“ denen zecri metotlarla desteklenip, yeni bir nesil (batιlι, çağdaş, yani içki içen, dans eden ve yarι çιplak gezen) yaratmak adιna kurtuluş savaşιndan daha fazla kan dökülmesi neticesinde sosyolojinin kurallarι devreye girdi ve etkiye karşι tepkiler gecikmedi. Cumhuriyeti kuran kadrolar „Atatürk fetişizmini“ dayatιrken karşιt olanlar da „Osmanlι fetişizmi“ni yayma yolunu tercih ettiler. Oysaki tarih ne övgü ne de sövgü mahşeridir.
Tekrar diziye dönecek olursak burada her iki figürün de yeterince yer aldιğιnι görmekteyiz. Diziyi kurgulayanlar „sövgü“ safιnda yer alιrken eleştirenler de „övgü“ safιnda yer alιyorlar. Ben her iki tarafta da değilim. Madem ki bu dizide tarihsel isimler birebir kullanιlmaktadιr, o zaman tarihi gerçeklere uygunluk ararιm, bu benim en tabii bir hakkιm. Soysuz birisi olmadιğιm için Osmanlιyι da ecdadιm olarak tanιmaktayιm. Dizi, adιyla sanιyla Osmanlι devletinin en kudretli padişahlarιndan „Kanuni Sultan Süleyman“ devrini anlatma iddiasιnda ama gelin görün ki dizi de koca padişah „uçkur düşkünü“ bir zavallι konumunda gösteriliyor. Kendi adιna bir çok hayrat yaptιran ve bir kιsmι yaşamakta olan önmeli eserler bιrakan „Hürrem Sultan“ ise tamamen fitne, fesat yuvasι bir kişilik olarak kurgulanιyor. Osmanlι saray kanunnamesi gereği (Müslümanca bakan birinin asla savunamιyacağι bir kanun) padişah namzedi dιşιndaki şehzadelerin öldürüleceği gerçeğini önümüze koyarsak şehzade annelerinin oğullarιnι padişah yapma arzusu yada en azιndan oğlunun ölümüne engel olma kaygιsιyla bazι siyaset oyunlarι yapmalarι ve hatta „entrikalar“ çevirmeleri bile hoş karşιlanabilir. Ne varki bütün kurguyu buranιn üzerine yιkιp koca bir devleti sadece „Harem ve harem rezaletlerinden“den ibaretmiş gibi resmetmek de ne demek oluyor. O günün toplumlarιnι düşündüğümüzde müslüman olmayan topluluklarda bile belli bir utanma duygusu ve örtünme örfü (çιplaklιk tamamen modernitenin ürünüdür) mevcut iken Osmanlι saray mensuplarιnιn „yarι çιplak“ dolandιrιlmasι ne demek oluyor. Bunlar beni ve benim gibi insanlarι elbette rahatsιz eder, etmelidir de. Nitekim ben rahatsιz olmamak için diziyi hiç seyretmedim. Ancak kitap okuma alιşkanlιğιnιn oldukça zayιf olduğu ülkemiz insanιnι gözönüne aldιğιmιzda ve televizyon seyretmenin çok daha kolay olduğu gerçeğinden hareketle böylesi dizilerin daha bir itina ile yapιlmasι gerekmez mi? Diye sorasι geliyor insanιn. Gerekmesine gerekir de bu diziyi çekenlerin millet ve onun değerleriyle zaten bir „barιşιklιklarι“ yoktur, dolayιsιyla onlardan böylesine bir hassasiyet beklemek zaten abesle iştigaldir. Peki o zaman bu diziyi yasaklamak mι gerekir. Elbette ki hayιr, „yasaklamak“ kesinlikle doğru bir tavιr olmaz. Ancak konunun ülke gündeminde tartιşιlmasι her bakιmdan faydalι olmaktadιr. Bence tartιşιlmaya devam edilmeli. Osmanlιyι koruma kanunu olmadιğι (olmamalι da, ama hiç kimse için olmamalι) için her önüne gelen tarihi şahsiyetleri dilediği gibi aşağιlamak durumunda mι olmalι. Osmanlι konusunda iyi niyet besleyen kesimlerin çok daha kaliteli ürünleri ortaya koyup insanιmιza sunmasι bana en iyi çözüm yolu gibi geliyor bana…
Diziyi savunan „laik entelijiyansιmιzιn“ en önemli argümanι dizinin önemli bir coğrafya`ya „ihraç“ ediliyor olmasι. Bence bu çok daha tehlikeli bir durum. Senelerce yok yere düşman edildiğimiz Arap
halklarιnda tam da ülkemize karşι önemli bir „sempati“ oluşuyor derken bu diziler marifetiyle Başbakanιn kazanιmlarι yerle bir edilmeye çalιşιlmιş oluyor. Kimbilir belki de diziyi çeken „yerli yersizlerimiz“ tam da bu güzel gelişmeleri bertaraf etmek üzere sadece yabancιlarιn basit birer „taşeron“larιndan ibarettir. Neyse burada keselim, zira bu gidişle iş komplo teorilerine varacak. Ülkemizde her konu enine boyuna tartιşιlabilmeli. Fikirlerin çatιşmasιndan güzel hakikatlerin doğacağι inkâr edilemez bir gerçektir. Bunca tartιşmadan sonra sözkonusu dizi yine de sahiden izlenme rekorlarι kιracaksa yapιlacak bir şey yok. O zaman ceddi konusunda hassasiyeti olanlar ya „kel başa şimşir tarak“ diyecek ve konuyu kabullenecek yahutta daha çok çalιşιp insanιmιzιn hakikatlerle buluşmasιnι sağlayacak. Bence bu meselenin başkaca makul bir yolu yok.
Baki Selam ve Saygιlarιmla.
Ömer Erdem
Mainz/Almanya
Sayin Hayvanadam,
Ben anlamadim deyisim sadece nezaketimden. Heykeleri ben put olarak görmüyorum. Yanliz ölmüs insanlarin anit mezarlarinda aglayip sizlayan, mektup yazan, saygi durusu yapan, tazim eden ve caput baglayan insanlarin ve hata onlardan yardim isteyecek kadar isi ileri tasiyan insanlar icin bu heykelerin yada mezar taslarinin put olma durumu vardir. Zira Islam bu tür sapkin anlayislari onaylamaz. Ama benim yazimda heykel ve put ile ilgili bir baglam ben bulamdim. Siz nasil buldunuz. Helal olsun diyorum baska da bir sey söylemiyorum.
Baki Selamlar
Osmanlıda heykel put olarak görülürmüş, yazınız gösteriyor ki bu düşünceyi ortaya atan insanlar bitmemiş, sadece şekil değiştirmiş..