Beklediğimiz bir bayram var, milletçe özel kabul ettiğimiz birlik bütünlük ifade eden dini bir bayram. Ama ben hep bayramların bir yanının hüzün olduğunu görürüm, kaybettiğimiz sevdiklerimizi ziyaret ettiğimiz, bazen de terk edilmişliğimizi en çok hissettiğimiz gündür bayramlar sanki…
 
Şimdi nerede o eski bayramlar demeyeceğim, çünkü eskiden de çok farklı değildi, anne babasını unutmuş evlatlar, evlatlarını terk etmiş anne babalar o zamanda vardı bu gün de var.

Sponsor Bağlantılar

Huzur evlerinde ki yaşlılar bayramlarda daha çok ağlıyor, kimsesiz çocuklar bayramlarda daha bir boyunları bükük, bir yanda çocuklarını terk etmiş ebeveynler, bir yanda çocukların terk ettiği anne babalar…

 

Sebepsiz kuş uçmaz, bu insanların da çok geçerli sebepleri olduğuna inanmak istiyorum, hepimizin yüreğini acıtan, neşemizi kıran bu büyük sebebi anlamaya çalışıyorum.

 
En sevdiklerimizi  yok saydıran,  ya canlarından parça ya canımızdan parça olan bu insanları bize unutturan hangi sebeplerdir…?

 

Taş kale bile erir, her birinin içinde hala dipdiri duran hala kırılmışlıklarını örten kocaman sevgileri var, hala içindeki belkileri ölmemiş, onlar bu kadar umutluyken hangi sebep bir bayramda bile kucaklaşmayı, hatırlamayı engeller?

 
Bu sevgiye yapılan yatırımın çöküşümüdür?

 

Ben hiçbir anne babanın evladını sigorta olarak gördüğüne inanmıyorum, ona şefkatle sarılırken yarın hesabı yapmıyordu ama kapının dışında kalabileceğine de ihtimal verdiğini sanmıyorum.

 

Bu varlık içinde yokluk yaşamayı çözemedim affedin…

 

Anne babası yok diye gözlerden dökülen damla damla sevgiyi görüyor musunuz, varken yokmuş gibi davranabilmeyi hangi duygularımızla başarabiliriz?

 

Belki evimizde yaşamasına izin vereceğimiz büyüğümüz huysuz, hırçın ya da hastadır, biz onu tahammül edilmez mi buluyoruz?

 

Neden…?

 

Lütfen gözlerimizi kapatıp bir an çocuk olalım, ne kadar çok hasta olduk ne kadar hırçın ne kadar huysuzduk hatırladınız mı?

 

Tek fark biz o zaman çocuktuk şimdi onlar yaşlı, bize şefkatle dolanan kollar bu kollar, değişen sadece birazcık buruşmuşlar yine o kadar sevgi dolular ki…

 

Bir şeye gönülden inanıyorum, şartlar ne olursa olsun hangi sebepten bunu yaşıyor olursak olalım, içimizde bir yer hep acıyacaktır, şu anda ayrı olduklarımızdan büsbütün ayrı olduğumuza inanmıyorum,  inanıyorum ki annenizin çok sevdiği bir yemeği yerken zor yutkunuyorsunuz, inanıyorum ki babanızın ya da çocuğunuzun çok hoşlandıgı bir şeye dokunurken yüreginiz nemleniyor.

 
Beklentiler çok fazla değil, bir zerre sevgiye takas bir ömür, hiç bir neden bizi bu zevkten mahrum etmemeli.
 
Hepimiz geçen zamanla beraber yaşlanıyoruz, ne çocuk ne de genç kalabilme şansımız var, bu gün görmek istemediğimiz o yer yarın varacağımız durak, ben o durakta bizi bekleyen olsun istiyorum hep, onun için de o durağa gelene kadar hiç yaşlanacağımı unutmayacağım.

 

Ne sağlığımız ne paramız elimizde baki kalacak belki öyle bir zamana erişeceğiz ki paramızda çok fazla işe yaramayacak. Paramız kadar sevgimizi biriktirebilirsek ve de sunabilirsek hayatımızın hiç bir devresinde yüreğimizde bu sinsi acıyı hissetmeyeceğiz, hiç kimse üzülmeyecek, gözler yollarda beklemeyecek, çok zor değil bu, en kolay şey sevgiyi pay etmek, saklamaktan yok saymaktan çok daha kolay…

 

Biz sığamadığımız dünyayı yüreğimize sığdıracak kadar büyük yürekliyiz, diyelim ki geri dönüşü olmayan bir yatırım yaptık, hiç karımız olmayacak, rant sadece muhabbetle bakan bir çift göz olsa bile buna deger…

 
Ben kendi adıma bir şey söylemek istiyorum, anam ve babam benim dünyada olmama vesile olan iki varlık, hiç borcum yok diyebilir miyim?

Sadece bu sebepten dolayı bile onlara ömrümü hediye ederim…

Kimsesizliğe ağlamasın gözler, kimsesiz değilken kimsesiz yaşamasınlar, hüzün olmasın bayramlar.

 
Tabii bir de bayramı bütün yaşayanlarımız var, aslında onlara her gün ayrı bir bayram, çünkü gönüller bir, gönüller şen, ellerini öptükleri ninelerinden aldığı hayır duaları, sarılabildikleri yakınları ile zenginler, gerçek bayram bu, tarihin günün çok da önemli olmadığı gerçek bayram…
 
Sevgilerimizi paylaştığımız, unutmadan sevdiklerimizle yaşadığımız gönül bayramlarımız, ne kadar güzel ne kadar coşkulu onlar…

 

Hep aynı şeylere dua ederiz, elden ayaktan düşmeden kimseye muhtaç olmadan hayatımızın sonuna ulaşmak için, bu yaşlandıkça daha bir çogalır, çünkü ne olursa olsun biliriz insan eti ağırdır, bakılmak, kendi işini görememek hepimizi incitir.

 
Fakat hayatın bir gerçeği de bu, gençlik kadar yaşlanmakta yaşayacağımız bir zaman dilimi, o zamana kadar ömrünü çocuklarıyla paylaşan ve sadece yaşlandıkları için istenmediğini anlayan büyüklerimizin yaşadıklarını anlayabilmek yaşlanmayı gerektirmiyor…
 
Yıllar önce İzmir’e tatile gitmiştim, yolda bir yerde durup dinlenmek istedim burası bir mesire yeriydi, biraz sonra büyük bir otobüs geldi, içinden inenler hep yaşlıydı.
 
Merakıma yenildim ve kim olduklarını öğrenmek için yanlarına gittim, İzmir’in özel bir huzur evi sakinleriymiş…

 

Hatırlarını sordum, yaşı 70 civarı bir hanım anlattı, aslında İstanbul da yaşadığını altı oğlu olduğunu söyledi.

 
Hepsinin iyi birer meslek edindiğini ve Allahın yardımıyla hepsini büyüttüğünü ifade etti.
 
Kendisi çok küçük yaşta evlenmiş 34 yaşında eşini kaybetmiş ve altı çocukla kalmış hayatta, dikiş diktim nakış yaptım ama çocuklarımı okuttum hiç mağdur etmedim derken yüreğinde bir yer kanıyordu sanki.
 
Tek başına altı çocuğunu büyüten bu hanımefendi altı evladının yanında kendine yer bulamamış, inanamadım…
 
Neden İzmir’desiniz dedim, çünkü çocuklarım çevrelerinden alacakları tepkiden mahcup olurlar üzülürler diye düşündüm, burası uzak annem İzmir’e yerleşti derler sorun olmaz.

 

Mahcup olurlar…

 
Keşke siz değil de onlar bu kadar duyarlı olsaydı, ama üzülmeyin, hiç üzülmeyin.
 
Hissettiklerimle söylediklerim çok tezattı onu teselli etmek isterken kendim kahroldum.
 
Gönlümde uyuyanları söyledim, ananelerimiz törelerimiz değerlerimiz avucumuzdan kayıp gitmesin istiyorum, istiyorum ki biz yaşadığımız toplumda sevgiyle çoğalalım, soframıza bir kaşık daha ilave edersek ve bu bizim canımız içinse, yediğimizden eksilmez, tam tersi bereket onun kaşığının ucundadır…
 
Dilegim sonraki bayramlarda bu dünyadan göç edenlerimize damlasın gözyaşlarımız, yürek göçümüze artık ağlamayalım…
 
Hepinizin bayramı güzel olsun, sevgiyle.