Erden ÖZKANT

Hakkâri Çukurca’da PKK, dün 8 ayrı noktaya eş zamanlı saldırılar yaptı. Bu saldırılarda 24 askerimiz şehit oldu, 18’i ise yaralandı. Gazeteler, saldırıyı ayrıntısıyla verdi zaten. Ben daha çok birkaç noktaya değineceğim.
Birincisi, bu saldırı nasıl gerçekleşti? Sınırdaki güvenlik birimleri ağır silahlarla nasıl bu kadar rahat bir şekilde saldırıya uğradı ve bu kadar kayıp verdi? Yahu bu ülkenin istihbaratı yok mu? Bu ülkenin savunma sistemi bu kadar mı kötü? Ellerini kollarını sallayarak PKK’lılar nasıl böyle bir saldırı yapar da 24 askerimizi öldürür? Geçmişte de böyle saldırılar oldu. O saldırılardaki kimi zaafiyetler ve ihmaller ortaya çıktı. Hatta maalesef bazılarının PKK’lılarla işbirliği içerisinde olduğu da ortaya çıktı. (Bakınız Dağlıca baskınında Tabur Komutanı olan dönemin Kurmay Yarbay’ı Onur Dirik’in Zaman gazetesine yaptığı açıklamalar) İnsanlar, “Paşalar, generaller bu nasıl iştir?” diye sormak yerine, hep hükümete sordular: “Başbakan ve bakanlar, bu nasıl iştir?”. İnsanlar, hep hükümeti istifaya çağırdılar. Vatandaşlar, şehit cenazelerinde bakanları ‘yuhaladılar’ ama komutanları alkışladılar. Genelkurmay’ın ihmalleri, vatandaş tarafından hiç sorgulanmadı. İnsanlarımız, ortaya çıkarılan bunca darbe planlarını, ordunun ihmal ve zaafiyetlerini görmezden geldiler. Medya tarafından da bunlar sorgulanmadı… Bakın bugünkü gazetelere. Birkaçı hariç ne zafiyet sorgulaması var ne de ihmal? Tamam daha acımız yeni, belki biraz erken hesap sormak için ama yine de ortada bir tezatlık yok mu? Baksanıza Aydınlık gazetesinin 1. sayfasına… Aydınlık’a göre savaşçılarımız Hasdal’da yattıkları için bu kadar şehit veriyormuşuz güya? Yok canım? O paşalar dedikleriniz şimdiye kadar savaştılar da ne yaptılar? PKK’yı mı bitirdiler? Hayır. Zaten onların böyle bir dertleri yoktu. Zira onlar, PKK ile değil bu ülkenin insanlarıyla savaşmayı tercih etmişlerdi. Mehmet Altan, saldırının ardından aslında güzel söyledi: “Bana bir ordumuz yokmuş gibi geliyor

Sponsor Bağlantılar

Bir diğer nokta… Bu ülkenin insanları isterlerse Türkiye’de hiçbir sorun kalmaz. Ne terör sorunu, ne Kürt sorunu… Ama insanlarımızın bir kısmı (hepsi değil) şehit haberini alır 2 gözyaşı döker, 3 gün sonra da unutur. Hatta birçok insanın, şehitler umrunda bile olmaz. Aynı bazı televizyon kanalları ve radyolar gibi. Baksanıza televizyon kanallarına ve radyolara. Best Fm yayınını durdurdu. Peki ya diğerleri? Akşama kadar vur patlasın çal oynasın devam ettiler. Ya TV’ler? Dün akşamki yayınları gördünüz mü? Bazı kanallardaki bazı programlar iptal edildi. Mesela Çocuklar Duymasın… Ama ya Show ve Kanal D’deki Muhteşem Yüzyıl ve Kuzey – Güney dizileri? Bu diziler, akşam yayındaydılar yine her zamanki ateşli sahneleriyle. Ve yine izlendiler, yine reyting sıralamalarında en öndeydiler.

İşte bizim ordumuz, işte bizim medyamız ve işte bizim insanlarımız!!! (Yazımın sonuna üç ünlem işareti (!) koydum ve korna sesleri işitmeye başladım. Penceremi açtım, baktım: Ankara’daki taksiler terörü protesto ediyorlardı kornalar eşliğinde. Bilmem belki de ilk adım böyle atılır ve milyonlar, silahların susmasını, insanların ölmesini önleyebilir.)