Şâbi’nin, Fatıma Bintu Kays radıyallahu anhâ’dan nakline göre Fatıma şöyle anlatmıştır: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Temimu’d-Dâri hıristiyan bir kimse idi. Gelip biat etti ve müslüman oldu. O, benim Mesih Deccâl’den anlattığıma uygun olan bir rivayette bulundu. Bana anlattığına göre, Temim, bir gemiye binip denize açılmıştır. Yanında Lahm ve Cüzâm kabilelerinden otuz kişi vardı. (Hava şartları iyi olmadığı için) onlarla denizin dalgaları bir ay kadar oynadı. Sonunda güneşin battığı esnada denizde bir adaya yanaştılar. Geminin kayıklarına binerek adaya çıktılar. Derken karşılarına çok tüylü kıllı bir hayvan çıktı. Bunlar, tüylerinin çokluğundan hayvanın baş tarafı neresi, arka tarafı neresi anlayamadılar. (Şaşkın şaşkın:)
“Sen necisin, neyin nesisin?” dediler. O cevap verdi:
“Ben cessâseyim!”
“Cessase nedir?” denildi.
“Ey cemaat! Şu mannastıra kadar gelin! İçinde bir adam var, o sizin haberinize müştaktır!” dedi. O, böylece bir adamdan söz edince, biz onun bir şeytan olmasından korktuk. Hemen koşarak manastıra girdik. İçeride bir adam vardı; hilkatçe gördüklerimizin en irisiydi ve elleri boynuna, dizlerinden topuklarına demirle sıkı şekilde bağlanmıştı.
“Vah sana! Kimsin sen?” dedik.
“Benim haberimi alabilmişsiniz. Şimdi siz kimsiniz, bana söyleyin!” dedi. Arkadaşlarım:
“Biz bir grup Arabız. Bir gemideydik, denizin coşkun bir anına rastladık. Dalgalar bizi bir ay oynatıp oyaladı. Sonra şu adaya yaklaştık, sandallara binip adaya çıktık. Tüylü ve çok kıllı bir hayvanla karşılaştık. Tüyünün çokluğundan başı ne taraf, arkası ne taraf anlayamadık. “Vah sana, nesin sen” dedik.
“Ben cessâseyim!” dedi. Biz: “Cessase de ne?” dedik.
“Manastırdaki şu adama gelin, o sizin haberinize pek müştaktır!” dedi. Biz de koşarak sana geldik. Biz onun bir şeytan olmadığından emin olmadığımız için korktuk” dedik. Adam:
“Bana Beysân hurmalığından haber verin!” dedi. Biz:
“Onun neyinden haber soruyorsun?” dedik.
“Ben onun ağacından soruyorum, meyve veriyor mu?” dedi.
“Evet!” dedik.
“Öyleyse meyve vermeme zamanı yakındır!” dedi.
“Bana Taberiye gölünden haber verin!” dedi.
“Onun nesinden haber istiyorsun?” dedik.
“Onun suyunun çekilmesi yakındır!” dedi.
“Bana Zuğer gözesinden haber verin!” dedi.
“Sen onun neyinden haber istiyorsun?” dedik.
“Gözede su var mıdır? Orada su var mıdır?” dedi.
“Evet, onun çok suyu vardır! Sahipleri onun suyu ile ziraat yapıyorlar!” dedik.
“Ümmilerin peygamberinden bana haber verin? O ne yaptı?” dedi.
“O Mekke’den çıkıp Yesrib’e (Medine’ye) yerleşti” dedik.
“Araplar O’nunla mukâtele etti mi?” dedi. Biz:
“Evet!” dedik.
“Onlara karşı ne yaptı?” dedi. Biz de, (onu ezmek için) peşine düşen Araplara galebe çaldığını, Arapların kendisine itaat ettiklerini haber verdik. (O da bize:)
“Bu, onların itaat etmeleri, kendileri için daha hayırlıdır. Ben şimdi size kendimi tanıtayım: Ben Mesih Deccâl’im. Çıkış için bana izin verilme zamanı yakındır. O zaman çıkıp yeryüzünde dolaşacağım. Kırk gün içinde uğramadığım karye (köy) kalmayacak. Mekke ile Taybe (Medine) hariç. Bu iki şehir bana haramdır. Onlardan birine her ne vakit girmek istersem, elinde yalın kılıç bir melek beni karşılar, benim oraya girmeme mani olur. Onların her bir geçidinde bir melek vardır, onları korur!” dedi.” Sonra Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm çubuğuyla minbere dürterek:
“Bu Taybe’dir! Bu Taybe’dir! Bu Taybe’dir! Ben bunu size anlattım değil mi?” buyurdular. Halk da: “Evet!” diye karşılık verdi. bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselâm:
“Temimi’d-Dâri’nin rivayetinin benim size ondan (Mesih Deccâl’dan) Mekke ve Medine’den anlattığıma muvafık düşmesi hoşuma gitti. Bilesiniz O Şam denizinde veya Yemen denizindedir. Hayır doğu tarafındandır. Evet o doğu tarafından zuhur edecektir. O doğu tarafından zuhur edecektir!” buyurdu ve eliyle doğu tarafına işaret etti.”
Müslim, Fiten 119, (2942); Ebu Davud, Melahim 15, (4325, 4326); Tirmizi, Fiten 66, (2254).
Ebu Sa’idi’l-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bize Deccal üzerine uzun bir hadis rivayet etti. Bize anlattıkları meyanında şöyle de demişti:
“Deccal, Medine geçitlerine girmesi kendisine haram kılınmış olarak çıkacak. Derken (Medine civarındaki) bazı ekimsiz yerlere kadar gelir. O gün insanların en hayırlısı olan -veya en hayırlılarından- bir kimse onun karşısına çıkar ve:
“Sen Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın bize haber verdiği Deccâl’sin!” der. Deccâl de (kendi adamlarına):
“Ben şunu öldürüp sonra da diriltsem ne dersiniz? Bu işte bir şüpheye düşer misiniz?” der. Oradakiler:
“Hayır!” derler. Deccal onu öldürür ve sonra diriltir. Diriltildiği zaman adam:
“Allah’a yemin olsun. Senin hakkında hiçbir vakit bugünkünden daha basiretli olmamıştım!” der. Deccal onu tekrar öldüreyim mi di(yerek öldürmek isteye)cek, fakat musallat edilmeyecek.”
Buhari, Fiten 27, Fedailu’l-Medine9; Müslim, Fiten 112, (2938).
Hz. Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
“Deccal çıktığı vakit beraberinde su ve ateş vardır. Ancak halkın ateş olarak gördüğü tatlı sudur; halkın su olarak gördüğü ise yakıcı bir ateştir. Sizden kim o güne ererse, halkın ateş olarak gördüğüne düş(meyi kabul et)sin. Çünkü o, tatlı soğuk sudur.”
Buhari, Fiten 26, Enbiya 50; Müslim, Fiten 105, (2935); Ebu Davud, Melâhim 14, (4315),
Ebu Saidi’l-Hudri radıyallahu anh’ın anlattığına göre, Aleyhissalâtu vesselâm’a Deccâl’den sormuştur. Aleyhissalatu vesselam da şu cevabı vermiştir:
“O (Deccâl) çıktığı gün (aynen bir insan gibidir) yemek yer. Ben size, onun hakkında, benden önceki peygamberlerden hiçbirinin kendi ümmetine anlatmadığı hususları anlatacağım: Onun sağ gözü meshedilmiştir (görmez), pertlektir, göz hadakası yoktur, sanki hadakası çevrim içinde bir balgam gibidir. Sol gözü de inciden bir yıldız gibidir. Onun beraberinde sanki cennet ve ateşin birer misli vardır. Ancak hakikatta ateşi cennet, suyu da ateştir. Haberiniz olsun! Onun yanında iki kişi vardır; köy halkını inzar ederler. Bu ikisi köyden çıkınca Deccal’in ashabından ilki oraya girer.”
Rezin tahric etmiştir. Hadisin kaynağı yok ise de, hadiste yer alan mefhumların şahidleri Sahiheyn ve diğer kaynaklarda çoğunluk itibariyle gelmiştir.
İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Veda haccı sırasında (bir ara): “Halk susup dinlesin!” buyurdular. Sonra Allah’a hamd ve senâda bulunup, arkadan Mesih ve Deccal’den uzunu uzun söz ettiler ve buyurdular ki:
“Allah’ın gönderdiği her peygamber, ümmetini onunla inzar etti. Nuh aleyhisselam ümmetini onunla inzar etti, ondan sonra gelen peygamberler de. O, sizin aranızda çıkacak. Onun hali sizden gizli kalmayacak. Rabbinizin tek gözlü olmadığı size kapalı değildir. O ise sağ gözü kör birisidir. Onun gözü, sanki (salkımdan) dışa fırlamış bir üzüm dânesi gibidir. (İki gözünün arasında ke-fe-re yani kâfir yazılmış olacaktır. Bunu her müslüman okuyacaktır).”
Buhari, Fiten 27; Müslim, Fiten 100-103, (169)-(2933).
Emeviler yezid döneminden sonra her hadise sahih diye Kuran okumadan hadis araştıran Kuran okuma ben sana anlatırım imalarında bulunan şeyhlere para yediren embesiler müslümanım diye dolanmasınlar başlarına gelicek olan açıktır
Bakara süresi 59.ayeti okuyun Alah ‘tan daha iyi ayet yazacağına inanıyor tayip erdoğan
Bakara süresi 59.ayeti okuyun tayip erdoğan şeval hemde Alahtan daha iyi ayet yazabileceğimi sanıyor
din bilgisi sıfır sen de sdoyu beli olmayacaktır der decal için çoluğu cocuğuda olmayacak der akılsıuzlar din düşmanları Selanikli kamal dan bahsediyor idam sahpaları kuracak der hadislerde bu o diktatörü anlatır
İnel hükmü ila lilah (Hüküm yanlızca Alah’ındır)
size sır veriyorum.
1.ibadetini sadece alah için yaparak şirk koşmayın.
2.öldürmeyin en zaruri durumda bile en son tercihiniz olsun.
3.zina etmeyin.
cenetin istediğiniz kapısından girin.
ve eğer decal varsa iblisin gözbebeğidir.ve o insanları bu üç şeye açık ve gizli davet eder.
Hangi şey sizi bu üç şeye davet ediyorsa ondan uzak durun ki kurtulursunuz.
ne kadar takvalı görünse de ancak alaha ait olabilecek hususlarda idiası olandan uzak durun.iki şeye asla inanmam.
1.decalin ölüleri diriltiğine
2.kalbten geçeni bildiğine
bu iki husus sadece alaha ve onun izin verdiklerine mahsustur.(isa gibi,ibrahim vs.)ama hileyle ve tahmin gücüyle yapılan şeyler olabilir.
eğer alah insanları sınamak için bu denli güçlü bir varlık gönderirse merhametli olabilir mi*
şeytanın hilesi zayıftır.
alaha yemin olsun alem kuran ile irtibatlıdır ve her olay ve iş onun bir tevilidir.bu mucizeyi görmek isteyenler euzu çekip kuranı açın.olay bitmiştir.artık sapmazsınız.konuşanın alah olduğunu göreceksiniz.hemen şimdi açın….
eğer ilacı icad etmeden kulanabiliyorsanız,hadislere de bir ilim olarak bakmak ve dikate almak zorundasınız.en azından kendimize dürüdt olalım.bilim adamlarına itimat etiğimizden fazla itimadı din alimleri haketmiyor mu?peki biri size kuran alahın kitabı mı nerden bilirsin dese ne diyeceksin.sonuçta o da insanlarla yazılıp gelmedi mi?evet elbete hadisler kuran değildir ama insafı tarih ilmi kadar haketmiyorlar mı?bir profesorden daha iyi bu sözleri kimse anlayamaz.dengeli olalım inşalah…bu hususu derince düşündüğümde tümden redetmenin şeytanın oyunu olduğunu ve kendimi inkar olduğunu farketim.
Ahmaklikta yarisiyor gordum senin ebu cehilin torunu
islam decalinin (süfyan) tayip erdoğan olduğu yüzdeyüz kesinleşmiştir. Türkiyeden çıkması büyük talihsizlik
yanılıyorsun mehdi ve decal henüz cıkmadı isa peygamberimizde yer yüzüne inmedi bunlar kıyametin son alametleri
sen gerçekten de bu kadar akılsız birimisin sence decasl tanrı olabilirmi mal
30 küçük decalerden birisi benim…bütün yaşadıklarımı ve hayatımı onaylamıyorum..tövbe etim..ama genede sıkıntı içerisindeyim..belki yanılıyor olabilirim
nasıl yani
yüce alah yeryüzüne yüce kitabı kuran-ı kerim i bıraktı o herşeye gücü yetendir ve bizi uyarandır.
aranızdayım
ulan zar oku seni yaradan rabinin adı ile oku … mileten bir şey bekleme alah sana akıl ihsan eylemiş Tevrat oku incil oku kuran oku ama alah için bir şey oku oku ki sen mesnet sahibi ol
Onlar ancak kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabinin gelmesini yahut Rabinin bazı alametlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabinin bazı alametleri geldiği gün , önceden inanmamış ya da imanında bir hayır kazanmamış olan kimseye artık imanı bir fayda sağlamaz.De ki: Bekleyin, şüphesiz biz de beklemekteyiz.
sevgili nokta nokta kurgun gerçeğe çok yakın ..kutluyorum seni.yecüc ve mecüc ü de tarif edersen tamamdır..dost olmadıklarını ben söylüyeyim.bu insanların hiç mi dostu yok diyeceksin…oda alahtır da projeleri ek de insanların içine sinmiyor…bu kadar sıkıntıda bundan…bu arada siz decale bayağı bir inanacaksınız onu da söylüyeyim…önünüzdekini görmüyorsunuz onu mu göreceksiniz..görünene ulaştırmayan decale ulaştırır pek hala. tanrım bu insanlık ne günah işledi böyle.tek problem gökdelenler mi yani…bitmez yani..bilmekde birşey ifade etmiyor bazen….
bana göre decal tanrının ta kendisidir hiçbir ilah böyle bir güç bırakmaz yeryüzüne aksi halde şeytandan farkı yoktur… decalin kutsal kitabından alıntıdır
bismilahirahmanirahim.
arkadaşlar çok komiksiniz ne olacaksa olur. alah yazdıysa kaderimize olur. korkmanız komik. Decal Atatürk değil Tayip’tir. Atatürk vatanı için neler yapmış bir insan Tayip gibi dönek ve yalancı değildir!