Sevgili dostlar, gündemden düşmeyen Taksim’deki gezi parkı ile ilgili görünen ve görünmeyen hattâ bazıları tarafından görülmek istenmeyen olaylar cereyen etti, devamı da geliyor. Gezi olayları, olaydan sekiz ay önce plânlanmış bir eylemdir. Baş aktörleri; dış güçler, birtakım sermaye çevreleri ve bunlarla ticari ilişkileri olan birtakım sözümona sanatçılar v.s. gibi çoğaltabiliriz.
Ülkeyi karştırmak için hertürlü plânı yapıyorlar, her defasında bunun bir tezgah olduğu ortaya çıkıyor. Tabii olarak burada teknolojinin rolü büyük. Aynı zamanda bilinçli bir halk kitlesi, araştırmacı yazar ve gazetecilerimizin olayı irdelemesi…
Bu tegahlardan birkaç örnek vermek isterim sizlere;
Duran adam; “Türk direnişinin resmidir” dediler Sırp tiyatrocu çıktı.
Tazyikli suyun önünde duran kadın; “Gezinin simgesi çağdaş Türk kadını” dediler Amerikalı çıktı.
“Doktoruma dokunma” dediler sabıkalı hırsız çıktı.
Çırılçıplak dans eden hayat kadını; Alman çıktı.
Ethem Sarısülük: “masum vatandaş” dediler dhkp-c üyesi çıktı.
Müftü karısıyım dedi; “İşte modern müslüman böyle olur”dediler chp üyesi çıktı.
Bir başkası “oruç tutmadığı için polisten dayak yediğini” söyledi, Ramazan ayından birgün önce söylediği ortaya çıktı.
Daha çok örnekleri var.
Hal böyle iken bu olaylara öncülük edenler, macup olmak, utanmak bir yana, yeni yeni senaryolar üretiyorlar, ülkenin başına belâ olmak için türlü plânlar yapıyorlar.
Peki bütün bunları neden yapıyorlar? İsterseniz bir sonraki yazımızda değerlendirelim.
İlk yazı olmasına rağmen güzelmiş.