İnsanları ikiye ayırabiliriz: Oyunu kuralına göre oynayanlar ve oyunun kuralını koyanlar. Madem ki ortada bir oyun var ve oynamaya meraklı oyuncular o zaman yapılacak şey kuralına göre oynamaktır diye düşünür insanların çoğu. Oysa bu oyunun kuralları ne zaman ve kimler tarafından konmuştur?
Bunu bilmeliyiz. Belki de o kuralları koyanlar hep kendilerinin kazanacağı bir oyun düşlemiş ve planlamışlardır. Siyaset mi yapacaksın kurallar belli, ticaret mi belli… Bir kuruma müdür mü olacaksın kural belli… Hiç eleştirmeden oyunu kuralına göre oynayanlar bir müddet sonra bu oyunda kazananın hiçbir zaman kendileri olmadığını anlıyorlar ama artık iş işten geçmiş oluyor. Oyundan çıkmak da kurallara tabi. Canınız istediğinde bile oyundan çıkamıyorsunuz.
Başta yaptığımız kategorilendirmeye geri dönersek insanları aslında oyunu kuralına göre oynayan küçük insanlar ve kuralını kendi koyan büyük insanlar olarak ayırmak da mümkün. Kuralını kendi koymak bir cesaret işi ve büyük olmayı gerektiriyor. Küçük insanlar ise hem belirlenmiş kurallara isyan edemeyecek kadar korkaklar hem de bu oyunu göremeyecek kadar aptal. İşte mesele bu. Oyunu kuralına göre oynayan aptallar bize çok akıllı olduklarını göstermeye çalışıyorlar.
Zor ama kutsal bir çaba: Oyunu kurallarına göre oynamayı reddetmek ve kural koymak. Büyük insanların göze alabileceği bir çaba…