İllede etten illede kemikten olmalı, illede somurmalı illede can almalı. Vahşet, külfet, can, acı, kayıp, oyun perdeleri boyanan çokca miras yedinin gözleri. Ağlatmak arda kalanları hileli, çileli girdabına sokmak hayatın. İllede 10’a tek vermeli mutluluğu.
Parçalanmış, iç içe geçmiş ruh karmaşası, çözümsüzlüğün verdiği görülemez acı. Savaş, tanımlanamayan kara kaplı.
Yok mudur elin uzatan. Herkesler mi sus pus, herkesler mi kör kaldı. İnsanlığını, hissiyatını, acır yanını kaybetmiş bu çokları. Hamiyetsizliği kabule gelmiş sana acır mı? Sana yanar mı? Annem çığlığı yakar mı dudağını, yavrum feryadı çınlatır mı kulağını, hissiyatını kavrayamadığın hissesiz hisselerin anlar mı acının verdiği tanımlanamaz acziyeti. Sessiz kalmayı yakıştırdık biz bize. Bizbize aybı, dostu düşmana savunmayı unutturduk. Bizler öğrendik ve peşi sıra öğrettik göze bez bağlamayı, yalana şahit tutmayı, tutulmayı. Bizler verdik feryadını acının, bizler söylevine nail kıldık bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın masalını. Yaratanın yaratışın kıldığı derin mahiyeti, kurtuluşu, birliği, dirliği bizler sileyazdık demincek dünlerden bu günek anlara. Bizler adım adım parçaladık, kainatta TERSE ÇIKAR, ÇIKARA TERS HESAB’ını. Öğrendik öğrettik özete itimaden bu zamansız yanlışı. Uyanmak ve silkinmek bu kara kapkara, yas misali havadan. Yeniden dirliğine inanır yeniden birliğine bağlı kılmalı yavrunun, ananın, babanın duasını. Dondurmak ya da silmek son damlaları. Son kanı dahi hebaya akıtmamalı. Nesneye cila sürmekde ne ruha kefen giydirmeli. Bitişin sanıldığı anda başlatmak hakikati ve hepsine giden yolda bir ve yekzan olmalı.