Sınavlar daha zor.
1.5 milyon kişi zorlu bir çalışma sonucu ileriyi daha iyi görebilmek için hayatlarının ilk sınavına tabi tutuluyor.
Kiminin kalbi ilk sınavda kiminin kalbi ise son sınavında duruyor.
Sadece öğrencinin değil ailelerin, öğretmenlerin ve belkide hiç fark edemediğimiz bir sürü kişinin desteği ile o sınava hazırlanıyoruz, o sınava girmek için yola koyuluyoruz ve o sınava giriyoruz. Bu sınav zedelerden biride benim. Geçen pazar günü hayatımı daha iyi yerlere taşımak için bu sınava girdim.
Şimdi anlatıcaklarım benim ve bir arkadaşımın başından geçenler eminim çevrenizde bu sınava giren bi sürü kişi ve gülsek mi ağlasak mı dedirten olayları dinlemişsinizdir.
Önce şöyle başlamak istiyorum : Sınav zor değildi. Şimdiye kadar olan hiç bir üniversite sınavı zor değildi.
Çünkü biz ne kadar zor desekte o yıl tıpı kazanamayan yada hukuk okuyamayan öğrenci olmadı.
Cok zor denilen sınavlarda bile muhakkak bu dediğim yerleri kazananlar oldu.
Ama sınav hiç bir zaman tam anlamıyla ders çalışma işi de olmadı. Ben sınavları her zaman psikolojık bi savaş olarak görüyorum. Sağlam olan, dayanabilen herkesin sonunda başarabileceği bir savaş.
Savaş diyorum diye tuhaf karşılamayın ; çünkü sevdiğiniz herşeye sınır koymanız kendinizi sadece bir hedefe bağlamanız isteklerinizi törpülemeniz gerektiğini ilk öğrendiğiniz yer burasıdır. Hayaller kurmayı sonra onları yıkıp yeniden bir şeyler kurmayı B planı diye uydurduğumuz şu seçenek var ya işte hepimiz onu bu yıllarda öğrendik.
Evet aslında gelmek istediğim nokta tamda burası geçen hafta 1 Nisan sabahı Saat: 10.00 da girdiğimiz bu sınav hepimizden bir şeyler aldı. Kimi hayallerini kimi inancını kimi adalet duygusunu orda bırakıp çıktı.
Çünkü fiziksel olarak nasıl aynı değilsek zihinsel olarakta değildik.
Hepimizin ilgi alanları farklıydı. Hepimizin bütçesindeki farklılık gibi.
Hepimizin ÖSYM’de dayısı halası amcası olmadığı gerçeği gibi.
Ama hepimiz aynı sorulara, aynı anda, aynı zamanda, çözmeye mahkum edilmiştik.
İşte hata burdaydı. Şimdi bu sınavı geçemeyene kim salak diyebilir?
Ya da bu sınavda hiç matematik yapamayan bana?
Ya da zamanı yetiştiremeyeceğini anlayan yakın bir arkdaşımın arka sırasında oturan altına büyük tuvaletini yapan oğlana?
Arkadaşım bu başından geçen olayı anlattığında şaşırmadım.
Çünkü buna benzer bir olay benimde içinde bulduğum sınıfta da oldu.
Bir kız öğrenci sıkıştığını ve çıkmak istediğini söyledi. Daha sadece sınava gireli 40 dk olmuştu.
Ve o meretin heyecanlanınca nasıl insanı sıkıştırdığını bilirsiniz.
Hocada çıkmamasını ve oturduğu yere yapmasını söyledi.
Belki inanmıcaksın belki ne diyor bu ya diyeceksiniz ama inanın olay aynen böyle gerçekleşti.
Eğer o kız sınavdan çıksaydı 6 aylık çalışması heba olucaktı.
Zekamızın parlaklığının bu denli farklı olduğu 1.5 milyon gencini tanımayan ve onlara yol gösteremeyen eminim ki kendi hazırladığı soruları bir kez eline alıpta 160 dk içinde çözülebilir olup olmadığını denetlemeyen Sn. ÖSYM kuruluna şu sözü hediye ediyorum.
Aslında herkes dahidir. Ama siz kalkıp bir balığı ağaca tırmanma yeteneğine göre yargılarsanız, tüm hayatını aptal olduğuna inanarak geçirir.
ALBERT EİNSTEİN.
Okuma sabrını gösterdiğiniz için teşekkür ederim.