Minibüs her zamanki gibi kalabalıktı. Ayakta durmakta bile zorlanıyordum. Gideceğim mesafe kısaydı ve acelem yoktu. Aslında yolculuk etmek zor olsa da severim bu araçları. Topluma ayna tutarlar. Filozof yaparlar beni. Neyse…Bir köşe başında beş, altı kişi birden inince ben de oturabildim. Bir sevindim ki sormayın! Yanına oturduğum yaşlı amcaya ‘Nasılsın amca?’ dedim. Deyiş o deyiş! Başladı anlatmaya:

Sponsor Bağlantılar

Yıllarca sırt ağrısından çekmiş. Gitmediği hastane ve doktor kalmamış. Gençlik ve orta yaşlılık dönemleri bu ağrıyla geçmiş. Zamanla alışmış bu hale. Ağrı ve hayat… Kendince çözümler bulmuş. Ağrıyla yaşamayı öğrenmiş. Derken günlerden bir gün ,- ki bu yaşlılık dönemlerinde olmuş, ’Son bir doktora gideyim. Şu yaşlı halimle ağrı çekmem zor oluyor. Belki bir çözüm bulunur.’ diye düşünmüş. Günlerce internetten randevu almak için uğraşmış. Bir torunu başarmış randevu almayı ve çıkmış bir doktorun karşısına. Anlatmış derdini. Doktor gülmüş ve şöyle demiş:

– Amca, yıllarca boşuna ağrı çekmişsin. Senin derdinin devası çok basit: Sırtını sağlam bir yere dayamak.

Yaşlı amca konuşmaya devam edecekti ama ben ineceğim yere gelmiştim. İndim araçtan… Sırtım ağrıyordu benim de…