Kızım, dedi yaşlı pizzacı kızım benim her şeyimdi. Onu çok büyük emeklerle büyüttüm. Ona aile şerefini öğrettim ve bir İtalyan kızının ahlakını verdim. Henüz koleje gidiyordu. Çok güzeldi, melekler kadar güzel. Akıllıydı, ileride çok iyi bir anne olabilirdi. Ancak Don Corleone, o şımarık zengin amerikan züppesi kızımı hunharca katletti. Meleğimi katletti. Canımı, kanımı, her şeyimi…
Yaşlı pizzacı başını önüne eğdi ve hüngür hüngür ağlamaya başladı. Tüm vücudu titriyor ve sarsılıyordu. Kısa bir süre sonra sustu ve başını kaldırarak Babaya baktı. Onun nerede saklanıyorsa bulunup ölmesini istiyorum, hem de o kızımı nasıl doğradıysa öyle diye haykırdı. Odada buz gibi bir hava esti. Danışman Tom Hagen Don Corleonenin oğlu Sony’e bakıyordu. Sony elindeki viski kadehini masaya bıraktı ve odadan çıktı. Çıkarken kızgındı.
Tom Hagen Babanın tepkisini dikkatle izliyordu. Acaba ne diyecekti? Baba kucağındaki kediyi bıraktı ve ayağa kalktı. Benim eski dostum dedi. Sen amerikada cenneti buldun. En son ne zaman yanına karını da alıp bana bir kahve içmeye geldin? Sen oğlumun vaftiz babasısın ancak başın sıkışınca beni hatırlıyorsun. Bana bir baba bile demiyorsun. Pizzacı hatasını anlamıştı. Baba dedi, dostluğumu kabul et ve benden yardımını esirgeme. Kızımın katilini bul ve ölmesini sağla. Ne istersen veririm.
Babanın canı sıkılmıştı. Bana bu kadar saygısızca davranman için sana ne yaptım? Sen yıllarca benim dostluğumu reddettin ve şimdi ağlıyorsun. Eğer yıllardır dostum olsaydın şimdi yalvarmana gerek kalmazdı. O serseri de çoktan cezasını çekiyor olurdu, dedi. Pizzacı ani bir hareketle Babanın eline yapıştı ve büyük bir saygıyla öptü. Baba, dedi beni affet ve o katilin cezasını ver. Pizzacı çıktı.
Tom Hagen bu işi kime verelim diye sordu. Baba kısa bir düşünmeden sonra şeye ver dedi, Clemenzaya. Dikkatli olsunlar çünkü biz cani değiliz. Her ne kadar o pizzacı aksini söylese de. Bir hafta sonra Münevverini’nin katili polise teslim edildi.