Arkeoloji, eski zamanlardan, eski uygarlıklardan kalma yapıları, şehir kalıntılarını, anıtları, eşyaları ve sanat eserlerini bulup inceleme bilimidir. Bu yüzden, eski çağlar konusunda bilinenleri doğrulayarak ya da yanlışları düzelterek, bilinmeyenlere de ışık tutarak tarihe yardımcı olmuştur. Bir bakıma arkeoloji için tarihi masal olmaktan kurtaran bilim denebilir.
Arkeoloji, kazı bilimi veya kazıbilim; kazı vb. yöntemlerle ortaya çıkarılan tarihi yapıtları kültürel, sanatsal ve tarihsel yönden inceleyen bir bilimdir. Türkçe’ye yanlış bir şekilde “kazıbilim” olarak çevrilmiş olsa da, kazı arkeolojik araştırma yöntemlerinden sadece bir tanesidir. Arkeoloji asıl olarak insanlığın kültürel geçmişini, kültürlerin değişimini ve birbirleriyle ilişkilerini inceler. (Wikipedia)
“Arkeoloji” sözcüğü, Yunanca arkheeos eski ve logos (bilim) sözcüklerinin birleştirilmesiyle türetilmiş bir sözcüktür ve “eskinin bilimi” anlamını taşır. Türkçe’de ise bu bilim tarihi yapıtların bulunma yöntemine atıfta bulunarak, “kazı bilimi” adını almıştır. Eski yapıt bilimi de denilebilir. (Wikipedia)
İnsanlar çok uzun bir zamandan insanlar çok uzun bir zamandan beri geçmişi anlamak, öğrenmek için çaba göstermişlerdir. Bununla birlikte, arkeolojiyi bugünkü durumuna getiren ve temellerini kuran çalışmalar çok yakın zamanlarda yapılmıştır. XVIII. yüzyılda Fransa’da ve Almanya’da bazı bilginler eski eserleri düzenli ve tutarlı bir biçimde nasıl incelemek gerektiğini ortaya koymuşlardı. XIX. yüzyılda ise bilginler çok sayıda kazı yapmaya ve eserler bulmaya başladılar. Yüzyılımızda da hem kazı yapma yollarında hem de bulunanları değerlendirmede önemli adımlar atıldı.
Anadolu’da ilk kazı 1871’de Truva’da yapıldı. O tarihten I. Dünya Savaşı’na kadar süren dönemde Alacahöyük, Kargamış, Boğazköy, Zincirli, Sakça gözü kazılarında önemli kalıntılar ortaya çıkarıldı. Genel olarak yabancıların yönettiği bu kazılarda bulunanlar, ne yazık ki, yurttan dışarı götürülüp başka ülkelerin malı yapıldı. I. Dünya Savaşı’ndan sonra yürütülen kazılar Anadolu’nun Doğu ile Batı arasındaki yerini belirlemekte ve Hitit, Frigya uygarlıklarına ışık tutmakta yararlı oldu.
Arkeoloji çalışmalarının dört bolümü vardır:
1) Arama bulma
2) Değerlendirme
3) Yorumlama
4) Zamanın belirlenmesi.
Arama bulma çalışmaları kazılarla yürütülür. Bunlar mezar, höyük, mimarlık yapısı gibi değişik yerlerde olabilir. Topraktan çıkan her madde derinliğine ve yerine göre belirlenip saklanır. Mesela bir toprak katında çıkacak paranın yapının o bölümünün tarihini bulmakta çok yararı olur.
Bulunanları değerlendirmek de özel bir çalışmadır. Ele geçirilen eserler hırpalanmış, kırılmış olabilirler; bunlar onarılır, üstlerindeki yabancı maddeler temizlenir, neden yapılmış oldukları bulunur.
Bundan sonra eserler, yapının içindeki yerleri, niçin yapılmış olabilecekleri, nasıl kullanıldıkları bakımından incelenir. Bu özellikleri çevrenin ve toplumun şartlarına bağlayarak yorumlama yapılır.
Arkeologu ilgilendiren en son çalışma eserin ya da yapının zamanını belirlemektir. Bunda çevrede bulunan başka eserlerin yardımı olduğu gibi zamanı bilinen bazı eşyaların özellikleri de işe yarar.