KIZIL DANS EŞLİĞİNDE ENDÜLÜS

Şiirlere bile konu olmuş İspanya’nın özerk bir bölgesi olan Endülüs’ün fotoğraflarını görünce oraya gitmemek için kanım kaynamadı değil.

Sokaklarında, evlerinde, meydanlarında tam bir Akdeniz havası olan bu bölge ilk bakışta size sempati duyduruyor diyebilirim.

Sponsor Bağlantılar

Yahya Kemal Beyatlı’yı bu kadar etkileyip hakkında şiir yazdırtan bu bölgenin özelliği nedir? Biraz araştırma yaptıktan sonra fark ettim ki Yahya Kemal Beyatlı’nın şiirine konu olan şey bir kısmımızın yarışmalardan, televizyon şovlarından ve belki de sokakta görüp de akıllarında kalan; erkeklerin siyah gömlekleriyle, siyah pantolonlarıyla, topuklu siyah ayakkabılarıyla, kadınların ise kızıl elbiseleriyle, topuklu ayakkabılarıyla ve yelpazeleriyle sahnede Yahya Kemal Beyatlı’yı ve daha nice birçok insanı büyüleyen “Acıyı Haykırış” lakabı ile Flamenko dansı olmuştur.

Flamenko’nun doğuşu ise bir ırkın kendi kültürünü, kimliğini ve kendilerini ifade etme yolunu bulma çabasına dayanır.

15. yüzyılda çingeneler İber Yarımadasına gelmiş ardından yüzyıllar boyunca farklı ülkelere gidip oradaki yerel danslarını benimsemişlerdir. Fakat bir gün bu çingeneler kendi kültürlerini, kimliklerini ve kendilerini ifade etme yollarını yaratmak için toplanmışlardır. 3 yüzyıl boyunca hor davranılmış çingene halkı 18. Yüzyılın sonlarına ve 19. Yüzyılın başlarına doğru Flamenko oyununu artık belirginleştirmeye başlamıştır. Bu tarihler rastlantısal tarihler değildir. 18. Yüzyıldan 19. Yüzyıla geçiş bir diğer deyişle 18. yüzyılın kuralcı, sınırlı ve sadece belirli bir tolum katının eğlencesi için yapılan Klasik dönem müziğinden 19. yüzyılın kuralsız, sınırsız ve bestecinin kendini anlatmaya dayanan Romantik dönem müziğine geçiş yapılmıştır. Bu geçiş ile birlikte haliyle çingene besteciler kendilerini ifade edebilecekleri müzikler bestelemeye başlamıştır ve birçok yerel dans bilen çingenelerde ardından yaptıkları müziğe eşlik edecek bir dansı yani Flamenko’yu icat etmişlerdir. 19. yüzyılda Flamenko yaygınlaşmış ve kafe ve barların açılışlarında dans eşliğinde çalınmaya başlamıştır. Flamenko yaygınlaşmayı sürdürmüş ve diğer Avrupa ülkelerine kadar yayılmıştır. Avrupa’da o kadar popüler olmuştur ki en ünlü balerinler kendilerini çingene ilan etmiş ve opera Flamenko’yu ortaya çıkarmışlardır. Bu adımla Flamenko popüler kültürle birleşip kendine tam anlamıyla bütün Dünyada geçerli bir kimlik kazandırmış, aristokratların ve soyluların bile eğlencesi olmuştur.

1939’da İspanya’nın başbakanı olan Francisco Franco Flamenko’nun insanları ne kadar etkilediğini fark etmiş ve Flamenko’yu hem hükümet propagandası olarak kullanmış, ki bu Flamenko’ya yeni bir ideoloji yükleyip o ideolojiye sahip insanları Flamenko hayranı yapmak demek oluyor ve bu da Flamenko’yu hem daha çok yaygınlaştırmış hem de hayran kitlesini arttırmıştır, ve Flamenko’yu turist çekecek bir kaynak olarak görüp insanların sadece Flamenko için bile İspanya’ya turist olarak gelmesi için, dikkatinizi çekmek isterim ki Flamenko’nun evi Endülüs olduğu halde İspanya hükümeti turist çekmek amaçları bunu örtbas edip Flamenko’nun İspanyol dansı olduğunu insanlara aşılamıştır, çalışmalar yürütmüş ve filmler çektirmiştir. Francisco Franco 1975 yılında öldüğünde Flamenko artık bütün Dünyaya kendini tanıtmış ve sevdirmiş bir müzik ve dans türü olarak akıllarda kalıcı bir yer edinmiştir.

Bir ırkın, biraz felsefi olmak gerekirse, kendini bulmak için icat ettiği Flamenko dansı yüzyılların birikimi ve bu dans ve müziği icat eden Çingene ırkının yaşadıkları dönemleri çok akıllıca kullanmaları sonucunda ortaya çıkmış ve yaygınlaşmış bu muazzam dans ve müzik harmonisi adeta insanları büyülemek, onları müzik bitene kadar başka bir boyuta göndermek için icat edilmiştir. Yahya Kemal Beyatlı’ya şiir yazdırtacak kadar büyülemiş olan bu muazzam dans ve müzik harmonisi karşısında kim nasıl büyülenmezdi ki.