Askeri Transformasyon ya da ‘’Askeri Devrim’’ terimi ilk defa Michael Roberts tarafından ortaya atılmıştır ve bu tez 16. ve 17. Yüzyıllarda Avrupa’da görülen devletlerarası olağandışı güç kullanımı ve savaş sistemlerinde görülen köklü değişimlere değinmektedir.[1] Michael Roberts ve Geoffrey Parker’ın tezine göre bu devrim savaşlarda görülen 4 kritik evre sonucunda ortaya çıkmıştır: 1) Taktiklerdeki devrim, 2) Ordu hacminin büyümesi, 3) Savaşlarda karmaşık stratejilerin benimsenmesi ve son olarak ‘’savaş’’ olgusunun değişmesi; yani, savaşın toplum üzerindeki etkisinin dramatik bir şekilde artması[2].

Sponsor Bağlantılar

’’Askeri Devrim’’ teriminin yalnızca Avrupa’ya has bir olgu olduğunu iddia eden bu yazarlar Avrupa dışında varlığını sürdüren devletlerin içinde cereyan eden askeri değişimleri incelemeyi göz ardı etmişlerdir[3]. Öyle ki, Avrupa’da ‘’askeri devrim’’ alanında üç sima: Michael Roberts, Geoffrey Parker ve Jeremy Black[4], bu konu hakkında önemli ilerlemeler sağlamışken; bugün Osmanlı askeri tarihçiliği ülke genelinde  emekleme aşamasındadır[5]. Diğer taraftan, konu ile ilgili son derece önemli araştırmalar yapan Ferudun Emecen, Gabor Agoston ve Kahraman Şakul gibi akademisyenler bu konu ile ilgili önemli çalışmalar yapmakta ve Osmanlı Devleti’nin ‘’askeri devrim’’ içerisindeki yeri ve önemini kavramaya çalışmaktadırlar. Bu makalede, Askeri devrimin Osmanlı Devleti için geçerli olup olmamasından ziyade askeri Devrim çağında (1550-1660) Macaristan üzerinde Osmanlı- Habsburg mücadelesi esnasında inşasına başlanan tahkimatların konumunu belirleyen fiziki etkenlere değinmeye, bu mücadele çerçevesinde Macaristan’da gerçekleşen askeri devrime ve bu devrim sürecinde iki devletin birbirilerine verdikleri reaksiyonlara atıfta bulunmaya ve son olarak, tüm bu mücadele sürecinde Macaristan’ın demografik yapısına ve doğal kaynak olarak ‘’orman’’ arazilerinin kullanımına yönelik analizler yapmaya çalışacağım.

Bu bölümde Macaristan’ın Osmanlı hakimiyetine girmesi ile birlikte Macaristan’a hakim olmak için birbirileriyle mücadeleye giren Osmanlı-Habsburg imparatorluklarının Macaristan’da oluşturdukları tahkimatlar ve bu tahkimatları belirleyen normların karakteristik özellikleri üzerinde duracağım.

Osmanlı Devleti’nin Macaristan düzlüklerine girişi 1521 yılında Belgrad’ın fethi ile başlamış olup[6] bu dönemin ardından Osmanlı –Habsburg ilişkileri 17. yüzyılın başına kadar iki devre incelenebilir: Birinci evreyi Kanuni Sultan Süleyman’ın 1521-1566 yılları arasındaki Macaristan fütühatı, ikinci evreyi, çeyrek yüzyıllık bir barış zamanından sonra yaşanan, Macar tarihçilerinin ‘’uzun savaşlar’’ dedikleri 1593-1606 yılları arasındaki savaş oluşturmaktadır[7]. Bu iki dönem içerisinde hem Habsburglar hem de Osmanlılar Macaristan’da daim olabilmek için sürekli mücadele içerisinde olacaklardır. 1540’ta 1. Janos Szapolyai’nın ölümü ile birlikte Macaristan’da merkezi budin olmak üzere yeni bir beylerbeyliği oluşturulmuştur. Bu tarihten itibaren vasal konumunu kaybeden Macaristan’ın bir Osmanlı beyberbeyliği konumuna getirilmiş olması Osmanlı Devleti’nin bu bölgeye daha çok müdahale etmesi ve Macaristan’ın Habsburg saldırılarına karşı doğrudan bir garnizon görevi görmesi demekti. Böylece, bu tarihten sonra, Budin gerek Tuna’nın korunması gerekse de Habsburglar’a karşı girişilecek askeri operasyonlar için bir üs teşkil etmeye başlayacaktı[8]. Bu bağlamda Macaristan’ın önemi ne idi? Bu soruya verilecek olan cevaplar Macaristan’ın Osmanlı ve Habsburg askeri hedefleri için ne denli önemli olduğunu teyit etmemize olanak sağlayacaktır.

Derin nehirlerle, bataklıklarla ve yüksek dağlarla çevrili olan Macaristan toprakları hem askeri tahkimat için hem de düşmanı caydırıcı, zorlayıcı arazi yapısından dolayı savunma için önemli bir yere sahipti.[9] Bu sebepten ötürü Osmanlılar ve Habsburglar tahkimatları yaparken Macaristan coğrafyasının sunduğu tüm coğrafi imkanlardan yararlanmışlardır. Macaristan savunması için nehir üzerinde bulunan kaleleri onarmaya ya da yeni tabyalar eklemeye çalışan Osmanlılar, istihkamlarını genel itibarı ile beylerbeyliğinin merkezi olan Buda ve çevresinde inşaa etmeye çalışmışlardır. Bu kalelerin genel çoğunluğu Ortaçağ’da ya da daha geç bir dönemde yapılan kaleler, şatolar ve manastırların tahkim edilip garnizonlara dönüştürülmesinden meydana gelmişti. Örneğin; İstolni-Belgrad, Sigetvar gibi akarsu üzerinde kurulmuş ve stratejik açıdan önemli bir konumda olan kaleler duvarlarının genişletilmesi ya da yeni tabyalar eklenmesi suretiyle Osmanlı yapısı haline getirilmişlerdir[10]. Bu kaleler genel olarak tepelik arazilere kurulurdu ve ya etrafı nehirle çevrilmiş adacıklara inşaa edilirdi. Savunmaları haliyle kolay olan bu kalelerin inşaatleri de aynı oranda kolaydı. Bu yapılar nehir üzerinde ya da stratejik bir geçiş noktasında bulunan, ahşap kazıkların yan yana birleştirilmesi ile oluşturulan, dörtgen planlı köşelerinde dairesel tabyalar bulunan, etrafı sulu bir hendekle çevrili olan, ufak bir garnizonu andıran palanka denilen kaleciklerdi. Palanka’nın dört köşesi tabya denilen yarım daire biçimde, içinde toplar bulunan tahta kulelerle korunurdu. Hızla inşaa edilerek yöreyi saldırılardan koruması hedeflenen palanka’lar kağıda çizilen bir plana göre değil hemen zemin üzerinde uygulanırdı[11]. Osmanlı ordularının Orta Avrupa’ya yönelik seferleri, bugün olduğundan daha bataklık ve ormanlık bir coğrafya’da gerçekleşmekteydi ve İstanbul’dan 3-5 ay yürüyüş uzaklığında bulunan bir orduya gerekli lojistik desteği verecek bu palanka’ların elde tutulması elzem mahiyette idi[12].

Osmanlı Devleti’nin Macaristan’da giriştiği bu uzun tahkimat projesi hiç kuşkusuz Macaristan’ın mekezden uzaklığı sebebiyle ilgiliydi.Osmanlı askeri gücü kesinlikle sınırsız değildi ve bu gücü sınırlayan önemli doğal faktörler vardı. Bunlardan belki de en önemlisi fiziki ve çevresel kısıtlamalardır[13]. Şöyleki, özellikle Kanuni Sultan Süleyaman ve ardıllarının batı yönünde gerçekleştirdiği fetihler bir sorunu da beraberinde getiriyordu: fetihler arttıkça sefere çıkılacak uç vilayetlerin de mesafeleri artıyor ve bu Osmanlı ordusuna ciddi sıkıntılar yaşatıyordu. Öyle ki, yalnızca İstanbul’dan yola çıkıp Estergon’a gitmesi gereken bir ordu yolda ortalama 51 gününü harcıyordu[14]. Bu sebeble Osmanlı yöneticileri Macaristan’a doğrudan sefere gitmek yerine buradaki garnizonları büyütüp içindeki asker sayılarını artırmışlardır. Bu bağlamda, 16. Yüyzılın ikinci yarısında iki Macar eyaletinde 25.000 asker bulunmaktaydı (18.000 garnizon, 7.000 tımarlı). 1520’li yıllarda aşağı yukarı aynı sayıda asker tüm balkan eyaletlerini savunmaktaydı. 1613’te ise tahminen 38.000 garnizon askerinin sadece %73’ü Macaristan ve Bosna’ya yerleşmişti[15].

Habsburglar açısından Macaristan’ın tahkimatı çok daha elzemdi. Başkent Viyana’nın Macaristan’daki en büyük Osmanlı garnizonlarına (bunlardan biri Estergon garnizonu: içindeki asker sayısı 5.000 civarında idi) sadece 180-200 km mesafede yer alıyor olması, Habsburg yönetiminin Macaristan ve Hırvatistan sınır serhaddinde bulunan ana kaleleri alla moderna ya da genel manada trace italienne adıyla bilinen kale inşasındaki en son tekniklere uygun
şekilde yeniden inşasını ya da modernleşmesini öngörüyordu. Yine bu dönemde kalelerin modernleşmesi ile birlikte sınırı koruyan Habsburg imparatorluk birliklerinin sayısı 22.000’i bulmuştu[16]. Bu bağlamda ilk defa 1556’da toplanan Wiener Hofkriegsrat, yani Viyana Saray Savaş Meclisi Macaristan savunması için gerekli finansman ve organizasyon işini üzerine almıştı.[17]. Bunun akabinde 16. Yüzyılın ortalarında kurulmaya başlanan ve Adriyatik Denizi’nden Kuzey ve Uzeydoğu Macaristan’a kadar uzanan 1000 km’lik bu büyük savunma hattı irili ufaklı 120-130 kaleden oluşmaktaydı ve burada konuşlanan asker sayısı 20.000’in üzerindeydi[18]. Burada da görüldüğü gibi Gerek Osmanlılar gerekse Habsburglar Macaristan sınırında yaptıkları tahkimatlar ile bölgenin savunmasını gerçekleştirmek istemişlerdir. Önceki yüzyıla oranla daha çok savunmaya dönük olan bu projeler iki devletin de Macaristan’da başabaş bir mücadeleye girdiklerini ve açık savaştan kaçındıklarını göstermektedir. Ayrıca her iki taraf da her ne kadar aynı zamanda tahkimat kurma işlemine girişmiş olsalar da iki devletin de bu tahkimatları kurmalarındaki amaç farklıydı. Osmanlılar açısından, merkeze göre çok uzakta kalan bu bölgenin savunulması için savunma projelerine girişilmişti. Habsburglar için savunma konusu daha da elzemdi çünkü merkez Viyana Osmanlı topraklarına çok daha yakın bir mesafede bulunmaktaydı. Bu surette Viyana ve çevresi yoğun bir tahkimat alanı olmuştur.

Makalenin bu bölümünde Macaristan’ın genel coğrafi yapısı ve bu coğrafi yapının  Osmanlı ve Habsburg tahkimatını nasıl etkilediği yönünde bir dizi açıklama yapmış bulunuyoruz. Bir sonraki bölümde ise Macaristan’da askeri devrimin Macaristan’da Osmanlı-Habsburg mücadelesini nasıl şekillendirdiği üzerine yoğunlaşacağız.

‘’Avrupa askeri devrimi’’ şeklinde nitelendirilen ve Batı Avrupa’nın çeşitli bölgelerinde savaş sanatındaki uzun vadede değişimlerle ilgilenen tarihçiler yönlerini Orta ve Doğu Avrupa’ya çevirdiklerinde aynen Avrupa’da olduğu gibi bu bölgelerde de benzer askeri gelişimler olduğu görmektedirler[19]. 16. yüzyılda doğu Avrupa’da görülen Osmanlı başarıları askeri üstünlüğü Habsburg askeri, mali ve bürokratik modernleşmesinde önemli bir rol oynamıştır. Böylece Habsburglar, Osmanlı askeri başarıları ile boy ölçüşebilmek için Macaristan ve Hırvatistan’da yeni bir savunma hattı oluşturdular,sınır kalelerini tahkim edip yenilediler ve askeri, bürokratik manada sistemlerini modernize edip merkezileştirdiler[20]. Aynı şekilde Osmanlılar da Habsburglar’ın kendilerini yenmek için oluşturdukları yeni teknolojik ve askeri sistemleri Habsburg hanedanlığı ile Macaristan üzerinde çarpışırken tecrübe etmiş oldular. Bu bağlamda, Habsburg İmparatorluğu Avrupa’nın tüm bilgi ve ilerlemelerinin süzülüp harmallandığı yerdi ve Osmanlılar ile savaşlarında bu bilgileri düşmanına karşı uygulayabiliyor ve böylece Osmanlı Devleti de bu bilgi transferinden yararlanmış bulunuyordu. Özellikle 1593-1606 yılları arasında gerçekleşen Macaristan Savaşı’nda Osmanlı orduları Habsburg ordularının ateş üstünlüğü karşısında zor durumda kalmışlardı. Bunun sebebi Habsburg ordularının piyade-süvari oranının piyade lehinde fazla olması ve her piyadenin de ateşli silahlarla donatılmış olmasında gizliydi. Bu süreç büyük benzerliklerle Avrupa askeri devrim çerçevesinde gelişmişti. Buna karşılık Osmanlı birliklerinin büyük çoğunluğu süvariden müteşekkildi ve ateşli silahları yalnızca elit piyade olan yeniçeriler kullanıyordu[21]. Bu nedenle Osmanlı Devleti buna cevaben yeni bir birlik oluşturarak piyade dengesini sağlamaya çalıştı. Sekban denilen bu yeni askerler genel olarak Macaristan ve Bosna’dan orduya alınıyorlardı[22]. Sonuç olarak Osmanlı Devleti Macaristan’da deneyimini yaşadığı savaşlar boyunca ordusunu gereken ihtiyaçlar nezdinde düzenlemeye koyulmuştur[23]. Böylece askeri transformasyon çağında her iki devlet de birbirilerinden tecrübe ettikleri deneyimleri devlet sistemlerinde kullanmaya başlamışlardır. Habsburglar Osmanlı genişlemesine tepki olarak tahkimat yapımı ve kayakları kontrol edebilmek için devleti merkezileşme yoluna başvururken Osmanlılar da askeri sistemlerini geliştirme yoluna başvurmuşlardır. Tek bir sözle, her iki devlet de birbirilerinden faydalanmışlardır. Bu surette, Macaristan’da gerçekleşen Habsburg-Osmanlı münasebetleri nedeni ile askeri devrim kavramı Doğu Avrupa’ya yayılmıştır.

Makalenin üçüncü ve son bölümünde ise 16. Ve 17. Yüzyıllar içinde Macaristan’ın demografik durumu  ve doğal kaynak olarak ‘’orman’’ arazilerinin kullanımı  üzerinde durulacaktır.

Modern öncesi dönemlerde bir bölge ile ilgili yapılacak nüfüs çalışmaları her zaman problemli olmuştur. Genel nüfus sayımlarının erken modern dönem sonrası yapıldığını göz önüne aldığımızda, nüfus çalışmaları için en önemli kaynakları vergi ya da tahsil için hazırlanmış olan belgeler ve nüshalar oluşturmaktadır. Bu bağlamda Macaristan için kullanılabilecek en zengin meteryal da tahrir defterleridir. Tahrir sisteminin Osmanlı devlet sistemi içerisinde 16. Yüzyılda muazzam bir şekilde işlemesi ile nufus çalışmaları daha kolay yapılabilmektedir, en azından Osmanlı yönetimi altında bulunmuş bölgelerde[24]. 1540 yılından sonra Macaristan’ın bir beylerbeyliği haline gelmesi tahrir sisteminin buraya da girmesi demekti. Bu manada özerk yönetimini kaybeden Macaristan’da çeşitli vilayetler kurulmuştu. 1540-1683 yılları arasındaki bu vilayetler şunlardır : Budin, Temeşvar, Yanık, Papa, Sigetvar, Eğri, Kanije, Varad ve Uyvar eyaletleri[25]. Bölgede bu süreç içerisindeki değişimleri genel manada askeri olaylar belirlemekteydi. Macaristan’ın bir sınır serhaddi olmasını da göz önünde bulundurursak bu durum daha iyi kavranacaktır. Yapılan son araştırmalarda 1500 yılında Macaristan nüfusunun 3,1- 4 milyon civarında olduğu, 1720 yılında ise nüfusun 4 milyona ulaştığı görünmektedir[26]. 120 yıllık bir zaman zarfında nüfusun artış göstermediğini gözlemlemekle birlikte bu duruma sebeb olan faktörün sınır savaşları olduğu yönünde çıkarım yapmamızın bir sakıncası yoktur. Macaristan’daki bütün vilayetlerinin nüfus değişim oranlarını vermemiz bu makalenin bünyesi için münkün değildir; bunun yerine, belirli bir bölgenin yıllara oranla gerçekleşen nüfus değişimini vermemiz daha yerinde olacaktır. Yine de bu oranın o dönemde bütün Macaristan için geçerli olmadığını göz önünde bulundurmalıyız. Bir sınır sancağı olan ve Budin vilayetine bağlı olan Şimontorya’nın nüfus grafiğini vermek savaşlar döneminde nüfusun nasıl dalgalandığını görmemize olanak sağlayacaktır:

Tablo 1[27]

Kayıt Tarihi – Hane Sayısı – Devam Eden Ailelerin Sayısı
    1552 1565 1570 1580 1590
1546 1363 1204 605 553 484 368
1552 1789   962 812 694 504
1565 1925     1295 1062 737
1570 1706       1151 770
1580 1678         984
1590 1426          
Net bir şekilde görüldüğü üzere yıllar arasında sürekli bir değişim göze çarpmaktadır. Tabloya baktığımızda (tablo 1) bu sancağın nüfusunun 1546-1565 yılları arasında sürekli arttığı ; fakat, 1570 ve 1590 yılları arasında ise sürekli azaldığı göze çarpmaktadır. Özellikle uzun savaşlar (1593-1606)  öncesi yaşanan buhran ve Avrupa’daki gümüş develasyonu bölgedeki nufusun azalmasına yol açmış görünmektedir. Bu sürette 16. Yüzyıl boyunca Macaristan nüfusunun savaşlar öncesi arttığını fakat savaş süreçleri esnasında azaldığını, sürekkli olarak nüfusta dalgalanmalar olduğundan bahsedebiliriz.

Bu bölümün diğer önemli konusu ise 16. Yüzyılın ortalarından 17. Yüzyıla kadarki süreçte Macaristan’ın doğal kaynaklarından biri olan orman varlığı üzerinde durulacaktır.

Macaristan bölgesinin arazi yapısının ve coğrafyasının  16. Yüzyılda Osmanlı-Habsburg askeri sınırının oluşumunda ne denli önemli bir yere sahip olduğunu belirtmiştik. Bunun yanında değinilmesi gereken bir konu da hiç şüphesiz Macaristan’da orman kaynaklarının kullanımı yönündedir. 1541’de bir beylerbeyliği haline getirilen Macaristan’da Osmanlı askeri amaçlarına yönelik projeler (tersane, kale, barut üretim atolyesi) gerçekleştirilmişti. Bu projelerin gerçekleştirilmesi için odun kullanımı elzem surette idi ve bunun sonucunda orman kaynaklarının sürekli azaldığını görmekteyiz. Örnek olarak,büyük kalelerdeki inşaat çalışmalarının 1550’lerden itibaren hız kazanması ile birlikte bu kalelerin etrafındaki ormanlık alan giderek azaldı[28]. Bununla birlikte ,garnizonların kışlık yakacak kullanımı için Macaristan’daki Osmanlı – Habsburg sınırının her iki yakasında gerçekleşen yıllık yakacak odun tüketiminin 500.892 m3 civarında olduğu söylenebilir. Kullanılan odunun cinsine göre, bu miktar yıllık 7012 km2 lik çam ve 1 2.000 km2lik meşe arazisine eşittir[29]. Diğer taraftan, aşırı derecede yakıt gerektiren demir,güherçile ve barut üretimi sınırdaki ormanlara ilave bir yük getirmekteydi. Osmanlı Macaristanı’nın en önemli iki baruthanesi olan Budin ve Temaşvar’da gerçekleşen yıllık 2000 kantar (108 ton) cavarındaki barut üretimi için 1300 ton odun yakması gerekmekteydi. Bütün bu harcamalar hesaplandığında Macaristan’da yıllık 58 km2lik ağaçlık arazinin yok olduğunu görebiliriz[30].

Macaristan’da orman tüketimini yalnızca askeri araç ve gereçlerin üretimi ile sınırlamak eksik olacaktır; savaşlarda ormanların kasıtlı şekilde yakılması ve tahrib edilmesi ile Macaristan’da asker olmayan nüfusun tüketimi de dikkate alınmalıdır. 1577 yılında Viyana’da toplanan askeri konferansta, Osmanlı kalelerinin etrafındaki bölgelerde arazi yakma politikasının uygulanması şiddetle önerilmiştir. Her ne kadar bu dönem için reddedilse de, sonraki yıllarda, özellikle 1598-1660, Habsburg hizmetindeki Macar komutanlar Osmanlı Macaristanı’na büyük zararlar verdiler[31]. Diğer yandan,ülkede tarım arazisi yaratmak için de çok fazla ormanın yok edilmesi beklenebilir. 16. yüzyıl boyunca Avrupa’da büyük bir nüfus artışı yaşanmasına rağmen Macaraistan’da gerçekleşen savaşlar Macaristan nüfusunu sabit tuttu. Fakat, Batı Avrupa’nın artan et ihtiyacını karşılamak için Macaristan’dan Avrupa’ya geniş oranda et ihracatı yapılmıştır. Bunun akabinde sürekli artan et talebini karşılamak için daha fazla hayvan yetiştirme işine önem verildi. Bunun sonucu ise otlak arazileri için ormanların yok edilmesi idi[32].

Özetle, Askeri transformasyon çağında Orta Avrupa ve Doğu Balkanlarda Macaristan’ın kendine has konumu (coğrafya, iklim, bulunduğu yer) Osmanlı-Habsburg mücadelerini derinden şekillendiren normlardan biri olmuştur. Genel olarak, her iki devletin de tahkimat sistemlerinin yapımını arazi yapısının büyük ölçüde etkilediği kuşku götürmez bir gerçektir. Bunun akabinde, ’’askeri devrim’’in Macaristan’da Osmanlı-Habsburg askeri mücadelesine yansımasını ve gerek Osmanlılar’ın gerekse Habsburglar’ın birbirileri ile sürüncemeli ilişkileri ve askeri münasebetleri sebebiyle her iki devletin de iç dinamiklerinin birbirilerine cevaben değiştiğini gözlemlemekteyiz. Son olarak, Macaristan üzerinde gerçekleşen tüm bu mücadelerin Macaristan yerli halkının demografik yapısını değiştirdiği ve askeri amaçlar, devlet politikası ve yerel nüfusun ihtiyaçları ölçeğinde Macaristan’da orman varlığının azaldığı yönünde bir izlenime kapılmaktayız.

KAYNAKÇA

Agoston, Gabor. Guns for the Sultan. Military Power and the Weapons Industry in the Ottoman Empire. Cambridge, 2005.

—. Osmanlı’da Strateji ve Askeri Güç. İstanbul: Timaş Yayınları, 2012.

—. “Habsburgs and Ottomans: Defense,military Change and Shifts in Power.” the Turkish Studies Association Bulletin, 1 22, 1998: 126-141.

—. Top,Tüfek ve Süngü,Yeniçağ’da Savaş Sanatı, 1453-1815. Edited by Jeremy Black. İstanbul: Kitap Yayınevi, 2010.

Bilge, Sadık Müfit. Osmanlı’nın Macaristan’ı : Osmanlı Hakimiyetindeki Macaristan’ın Tarihi, Coğrafyası ve İdari Taksimatı (1526-1718). İstanbul: Kitabevi ayınları, 2010.

Black, Jeremy. The Military Revolution Debate, Readings on the Military Transformations of Early Modern Europe. Boulder, Colarado: Westview Press, 1995.

David, Geza. “Studies ın Demographic and Administrative History of Ottoman Hungary.” Analecta Isısıana XXV, 1997: 14-15.

Emecen, Ferudun M. Osmanlı klasik Çağında Savaş. İstanbul: Timaş Yayınları, 2010.

Faroqhi, Suraiyya. Approaching The Ottoman History: an Intraduction to the Sources. New York: Cambridge University Press, 1999.

Goffman, Daniel. Osmanlı Dünyası ve Avrupa 1300-1700. Translated by Ülkün Tansel. İstanbul: Kitap Yayınevi, 2010.

İnalcık, Halil. “Military and fiscal Transformation in the Ottoman Empire, 1600-1700.” Archivum Ottomanicum, 1980: 283-337.

Murphey, Rhoads. Osmanlı’da Ordu ve Savaş, 1500-1700. İstanbul: Homer Kitabevi ve Yayıncılık, 2007.

Özgüven, Burcu. “The Palanka:A characteristic building type of the Ottoman fortification network in Hungary.” Proceedings of the 11th International Congress of Turkish Art. Ultrecht: Electronic Journal of Oriental Studies, 1999. 178.

Parker, Geoffrey. The military Revolution: Military İnnovation and the Rise of West, 1500-1800. Cambridge: Cambridge University Press, 2002.

Roberts, Michael. The Military Revolution, 1560-1660. Belfast, 1956.

________________________________________

[1]
Roberts, Michael. The Military Revolution, 1560-1660. Belfast, 1956.

[2]
Parker, Geoffrey. The military Revolution: Military İnnovation and the Rise of West, 1500-1800. Cambridge: Cambridge University Press, 2002, s.2

[3]
Faroqhi, Suraiyya. Approaching The Ottoman History: an Intraduction to the Sources. New York: Cambridge University Press, 1999.

[4]
Bakınız: Black, Jeremy. The Military Revolution Debate, Readings on the Military Transformations of Early Modern Europe. Boulder, Colarado: Westview Press, 1995.

[5]
Emecen, Ferudun M. Osmanlı klasik Çağında Savaş. İstanbul: Timaş Yayınları, 2010, s.27-30

[6]
Emecen, Ferudun M. Osmanlı klasik Çağında Savaş.
İstanbul: Timaş Yayınları, 2010, s. 159-160

[7] Bilge, Sadık Müfit. Osmanlı’nın Macaristan’ı : Osmanlı Hakimiyetindeki Macaristan’ın Tarihi, Coğrafyası ve İdari Taksimatı (1526-1718). İstanbul: Kitabevi yayınları, 2010, s. 13-14

[8]
Murphey, Rhoads. Osmanlı’da Ordu ve Savaş, 1500-1700. İstanbul: Homer Kitabevi ve Yayıncılık, 2007. s.17

[9]
Agoston, Gabor. Osmanlı’da Strateji ve Askeri Güç. İstanbul: Timaş Yayınları, 2012.s. 119-120

[10]
Bilge, Sadık Müfit. Osmanlı’nın Macaristan’ı : Osmanlı Hakimiyetindeki Macaristan’ın Tarihi,Coğrafyası ve İdari Taksimatı (1526-1718). İstanbul: Kitabevi ayınları, 2010. s.133

[11]
Özgüven, Burcu. «The Palanka: A characteristic building type of the Ottoman fortification network in Hungary.» Proceedings of the 11th International Congress of Turkish Art. Ultrecht: Electronic Journal of Oriental Studies, 1999. s.178.

[12]
Bilge, Sadık Müfit. Osmanlı’nın Macaristan’ı : Osmanlı Hakimiyetindeki Macaristan’ın Tarihi, Coğrafyası ve İdari Taksimatı (1526-1718). İstanbul: Kitabevi ayınları, 2010.s. 133

[13]
Murphey, Rhoads. Osmanlı’da Ordu ve Savaş, 1500-1700. İstanbul: Homer Kitabevi ve Yayıncılık, 2007.s.44

[14]
Murphey, Rhoads. Osmanlı’da Ordu ve Savaş, 1500-1700. İstanbul: Homer Kitabevi ve Yayıncılık, 2007.s 44

[15]
Agoston, Gabor. Top, Tüfek ve Süngü, Yeniçağ’da Savaş Sanatı, 1453-1815. Düzenleyen Jeremy Black. İstanbul: Kitap Yayınevi, 2010. s. 128-153

[16]
Agoston, Gabor. «Habsburgs and Ottomans: Defense, military Change and Shifts in Power.» the Turkish Studies Association Bulletin, 22 1 1998: 126-141. Ayrıca her iki devletin de asker sınırdaki asker sayılarını karşılaştırmak için bakınız: Agoston, Gabor. Top, Tüfek ve Süngü, Yeniçağ’da Savaş Sanatı, 1453-1815. Düzenleyen Jeremy Black. İstanbul: Kitap Yayınevi, 2010. s. 128-153

[17]
Agoston, Gabor. Osmanlı’da Strateji ve Askeri Güç. İstanbul: Timaş Yayınları, 2012. s. 185

[18]
Agoston, Gabor. Osmanlı’da Strateji ve Askeri Güç. İstanbul: Timaş Yayınları, 2012.s. 186

[19] Askeri devrim tartışmaları için bakınız:
Agoston, Gabor. «Habsburgs and Ottomans: Defense, military Change and Shifts in Power.» the Turkish Studies Association Bulletin, 22 1 1998: 126-141.
Black, Jeremy. The Military Revolution Debate, Readings on the Military Transformations of Early Modern Europe. Boulder, Colarado: Westview Press, 1995.
Parker, Geoffrey. The military Revolution: Military İnnovation and the Rise of West, 1500-1800. Cambridge: Cambridge University Press, 2002.
Roberts, Michael. The Military Revolution, 1560-1660. Belfast, 1956.

[20]
Agoston, Gabor. Osmanlı’da Strateji ve Askeri Güç. İstanbul: Timaş Yayınları, 2012.s. 170

[21]
Agoston, Gabor. Top, Tüfek ve Süngü, Yeniçağ’da Savaş Sanatı, 1453-1815. Düzenleyen Jeremy Black. İstanbul: Kitap Yayınevi, 2010. s. 143-144

[22]
İnalcık, Halil. «Military and fiscal Transformation in the Ottoman Empire, 1600-1700.» Archivum Ottomanicum, 1980: 283-337.

[23]
Goffman, Daniel. Osmanlı Dünyası ve Avrupa 1300-1700. Çeviren Ülkün Tansel. İstanbul: Kitap Yayınevi, 2010.s. 139-149

[24]
David, Geza. «Studies ın Demographic and Administrative History of Ottoman Hungary.» Analecta Isısıana XXV, 1997: 14-15.

[25]
Bilge, Sadık Müfit. Osmanlı’nın Macaristan’ı : Osmanlı Hakimiyetindeki Macaristan’ın Tarihi, Coğrafyası ve İdari Taksimatı (1526-1718). İstanbul: Kitabevi ayınları, 2010.

[26]
Agoston, Gabor. Osmanlı’da Strateji ve Askeri Güç. İstanbul: Timaş Yayınları, 2012. s. 121

[27]
David, Geza. «Studies ın Demographic and Administrative History of Ottoman Hungary.» Analecta Isısıana XXV, 1997: 40.

[28]
Agoston, Gabor. Osmanlı’da Strateji ve Askeri Güç. İstanbul: Timaş Yayınları, 2012.s, 122

[29]
Agoston, Gabor. Osmanlı’da Strateji ve Askeri Güç. İstanbul: Timaş Yayınları, 2012.s,124-125

[30]
Agoston, Gabor. Guns for the Sultan. Military Power and the Weapons Industry in the Ottoman Empire. Cambridge, 2005.s. 135-138, 151-158

[31]
Agoston, Gabor. Osmanlı’da Strateji ve Askeri Güç. İstanbul: Timaş Yayınları, 2012.s,125

[32]
Agoston, Gabor. Osmanlı’da Strateji ve Askeri Güç. İstanbul: Timaş Yayınları, 2012.s,121-122