Fırtınam
Bir mevsim rüzgarı gibi geçtin gönlümden. Aslında mevsimlik olan bendim senin gözünde. İlk başta “rüzgar” dedim sana ama basit bir rüzgar olarak kalmadın. Büyüdün zamanla, büyüdü aşkım. Sonra uzaklaştın ama uzaktan daha fazla etki bıraktın. Mevsim rüzgarı bu kadar üşütür müydü? Sahi sen üşüyor musun? Yoksa benim kadar tedbirsiz değil misin fırtınalara? Ah bir konuşsan benimle. İki kelime etsen hiç değilse. Sen nasıl bir rüzgardın ki evlerimi yıktın, sığınaklarımı uçurdun, şehrimi alt üst ettin? Ve güneşimi çaldın. Uzun ve şiddetli mevsim rüzgarım… Fırtınan fazla sürdü şehrimde. Bu şehre yeni insanlar taşınmak istiyor Fırtınam. Fakat öyle şiddetli esiyor ki hala rüzgarların, insanlar içinde kaybolmaktan korkuyor. Daha doğrusu ben korkuyorum onlarında sığınaklarının yıkılmasından, şehirlerinin alt üst olmasından. Sıcak yaz gününde esen bir rüzgarsın sanmıştım seni, meğer ben ne çok yanılmışım sana olan sevdamı ve seni küçümseyerek. Serinlemek niyetine sevdiğim bu rüzgarın, fırtınasına kapılmışım. Şimdide kurtulamıyorum. Çırpınışlarım boşuna. Halbuki bu şehri yeni Fatihler fethetmek istiyor. Ama fırtınaların buna izin vermiyor. Her gün biraz daha yıkıp döküyorsun şehrimi. Yalvarırım terk et artık bu şehri! Ya da eskisi gibi gel, dinginleş, serinlet yazlarımı. Bu fırtına beni aşıyor artık. Yetişemiyorum soğuk esen rüzgarlarına. Gönlüm yıkık dökük bir şehir, sevdan fırtınamdır. Fırtınaların estikçe, bu şehir ayağa...
Devamını Oku