Yazar: ulubatlı

Hariciler, Baas ve ÖSO

‘’La Hükme İlla Lillah’’ diyerek Hz. Ali’nin katline giden süreci başlatanlar. ‘’Allah’u Ekber’’ diyerek Suriye’de Müslüman kanı akıtanlar. Hariciler, ÖSO ve Baas… Savundukları temel dayanak aynı. Allah yolunda malları ve canları ile müslüman kardeşini öldürerek cihat ediyorlar. Fikir yapılarıda aynı. Kendi gibi düşünmeyen herkes kafir. Kafir olduğu için de konuşmaya, anlaşmaya bile gerek yok. Öldürülmeliler. Hz. Ali de onlar gibi düşünmemişti ve kafir (!) olmuştu. Sonunda öldürüldü… Biri düzenin devamı için öldürüyor. Diğeri düzeni sürdürmek için öldürüyor. Kendisi gibi düşünmeyeni İslam düşmanı görüyor. İslam düşmanlarınında öldürülmesi gerekli. Bir taraf daha var. Tüm bu yaşananlara dünya çıkarları gereği sessiz kalanlar. En vahimi de belki bu taraf. Haksızlığa, zulme sessiz kalıp şereflerini yitiren dilsiz...

Devamını Oku

Türk Devlet Felsefesi ve Kürt Sorunu

Türk milleti devletine olan bağlılığını kayıtsız şartsız yüzyıllardır göstermiştir. Türk milletinin yöneticileri hem kendi halkına sahip çıkmış hemde kendisinden yardım isteyene yardım etmiştir. Bu yönetim anlayışı Türkleri Uygur Özerk Bölgesinden Bosna ya kadar olan bölgede hakimiyet kurmasını sağlamıştır. İçinde bulunan halka söz hakkı veren yönetim anlayışı onları bir cihan devletine kadar götürmüştür. Zaten bu anlayış olmasa idi cihan devleti yüzyıllar boyu yaşayamaz ve tarihin karanlık sayfalarında yerini alırdı.Başkasına yaşama hakkı vermeyen toplum kendi yaşama hakkınıda zamanla kaybeder. Bugün Türklerin devlet felsefesini diğerlerinden ayıran en büyük fark içerisinde bulunan çeşitli unsurlara söz hakkı vermesidir. Zulüm yapan bir devletin ya da hükümdarın uzun süre ayakta kalması beklenemez. Bu ilahi kanundur. Zulüm yapan zulüm görür. Kendi halkına söz hakkı vermeyen onların isteklerini göz ardı eden bir devlet ayakta duramaz. Türk devlet felsefesi yüzyıllardır bunun farkında olması sebebiyle tarihe damga vuran olaylara imza atmıştır. Günümüzde bunun örnekleri açıktır. Önce Hüsnü Mübarek sonra Kaddafi bir bir yok olmuşlardır. Kendi halkına zulüm yapmayı marifetmiş gibi gösterip dünyaya bunu normalmiş gibi gösteren Beşar Esad’ın da yokulması kaçınılmazdır. İttihat ve Terakki anlayışı ile içerisindeki sadece Türk unsurlara söz hakkı tanıyan anlayış Türklerin devlet felsefesine balta vurmuştur. Bu anlayış sürdükçe değil cihan devleti olmak şu anki devleti bile zor savunur duruma gelecektir. Türk devlet felsefesi içerisindeki çeşitli unsurlarla hareket ettikçe güçlenmektedir. Kürtleri yanına alamayan Türkiye’nin Ortadoğu da söz hakkı olamaz. Türkiye devlet ve millet olarak Yavuz Sultan Selim’i...

Devamını Oku

Bozuk Zihniyetli Avrupa

Dünya savaşlarında, soğuk savaş yıllarında, Afganistan, Vietnam, Irak ve son olarak Libya olayında Avrupa’nın haçlı zihniyetinin hiç bozulmadığı belli oldu. Aslında tarihe baktığımızda bu zihniyetin hiç bozulmadan sürekli devam ettiği görülür. Fakat Avrupalı siyasetçiler son yüzyılda bunu hiç saklamamışlar ve bir ülkenin dış politikasının yayılmacı olmazsa hedefe ulaşamayacağını akademik alanlarda dile getirmişlerdir.Bu fikrin ne kadar uygulamaya konulduğu ortadadır. Eskiden beri kök salan, 18. ve 19. yüzyılda sömürge hareketleriyle devam eden, 1. ve 2. Dünya Savaşlarında en kanlı dönemini yaşayan,soğuk savaş yıllarında diplomatik cepheler oluşturan iki yüzlü Avrupa zihniyeti kendinden bekleneni halen yapmaktadır. Osmanlıyla İttifak Devletleri arasında bulunan Almanların, 1. Dünya savaşında İngilizlerin Kudüs’ü almasıyla Kudüs Müslümanların elinden alındı diye sevinmesi iki yüzlülüğe çok güzel bir örnektir. Medeniyetler Çatışması tezininde asıl hedefi bu düzeni meşrulaştırmaya çalışmaktır. 2. Dünya savaşından sonra kanlı ellerini Afganistan ve Vietnam’a geçiren sömürge devletleri şimdi kendinden bekleneni Libya üzerinde uygulamaya başlamıştır.Görünen o ki batılı siyasetçiler tarihte insanların rüyalarını süsleyen Dünya hakimiyeti düşüncesinde yeni bir çığır açmışlardır. Artık güçlü devletlerin birbirleriyle savaşması kalkmış, mazlumun üzerine kim daha önce bomba atarsa ve kim bomba atana destek verirse o daha güçlüdür anlayışı ortaya çıkmıştır. Dünyanın yeniden amacı sömürge olmayan,mazlumun hiç korkmadan yardım isteyebileceği,yardım ederken amacı orayı sömürgeleştirmek olmayan bir süper güce ihtiyacı vardır. Bu devlet ortaya çıkarsa adı ne olursa olsun örnek aldığı yegane medeniyet Osmanlı...

Devamını Oku

Fikret

Eğitim fakültesini okuduğum yıllarda eğitim hep teoride kalmıştı. Hiçbir hocam sahaya indiğimizde nelerle karşılaşacağımız konusunda en ufak bir bilgi vermemişti/verememişti. Aldığımız eğitimin ne kadar içi boş olduğunu anladım.Bugün 3 senelik meslek hayatımda en zor anlardan birini yaşadım. Masum yüzlü, tertemiz kalpli, öğretmenlerinin gözdesi ama aynı zamanda yaşının gerektiğinden daha olgun, soğuktan elleri çatlamış, yüzünde olgun bir insanın bakışları bulunan Fikret okuldan alınıp çoban diye bir başka aileye tabiri caizse kiralanmıştı. İçimin yandığını hissettim, hayretler içinde kaldım, söyleyecek bir söz bulamadım. Nasıl olurda bir aile üç kuruş para için çocuğunun geleceğini koyunlara teslim ederdi? Nasıl olur Fikret’in geleceği bir koyun sürüsünün ardına bırakılırdı? Ne yapacağımı bilemedim. Bir öğrencimin geleceğinin engellenmesine mi? İnsanlığın ayaklar altına alındığına mı? Bir ailenin nasıl bu kadar cahil olduğuna mı? Öğretmenlerin bu konuda çaresiz kalışına mı? Neye üzüleceğimi şaşırdım… Ama çaresizlik yakışmaz bize. Şimdi bir karar aldım. Yarın gideceğim Fikret’in evine ve diyeceğimki ”Fikret al çantanı düş önüme hadi...

Devamını Oku

Köy Öğretmeniyim

Köy öğretmeni tabiri yıllardır ülkemizde vardır. Doğru tabir aslında koy öğretmeni olmalıdır. Evet yanlış okumadınız K O Y öğretmeni. Mantığıda şu koy öğretmeni dağın başına ne hali varsa görsün orada.Üç senedir doğudayım ve bu sene üçüncü görev yerindeyim. Neden? diye sorabilirsiniz. Çok basit. İlk sene vekil, 2. sene sözleşmeli, 3. senede kadrolu olarak görev yaptım. Bu sürede birçok insanla tanıştım ve doğuya olan ön yargım ortadan kalktı. Hatta yarım yamalak kürtçe bile öğrendim. Bir lisan bir insan mantığıyla çok kişiyle bu sayede dostluklar kurdum. Bunun yanında devriye gezen askerlerle, ayda bir alan taramasına gelen doktor ve hemşirelerle, köy korucularıyla,...

Devamını Oku