Sadece Türkiye’de değil küresel dünyada de sağcı sosyalist parti düşüncesi saçma bir yapı olarak kabul ediliyor, bu kombineden uzak duruluyordu. Dünya, dincileri sağcı, milliyetçileri faşist, sosyalistleri dinsiz ve komünistleri  dinsiz, bayraksız ve vatansız olarak nitelendirmeye koşulsuz sebat ve ısrar gösteriyordu.
Oysa dindar kesim ibadet ve inanç özgürlüğünün sağlanmasını, dindaşlarıyla sınır aşan bir bağ kurmayı ve dininin gereklerini yerine getirmeyi istiyor ve bu bazda kurulan partilerde aynı düşünceyi parti programlarına alıp bu şekilde devleti yönetme amacına ulaşmayı hedefliyorlardı.

Sponsor Bağlantılar

Sosyalistler ise İnsan Hakları Evrensel Bildirisiyle insanlara tanınan siyasal alanda eşit olma fikrini sosyal hayata yansıtıyor ve sosyal eşitlik ile adaletli paylaşımın tabi huzuru getireceğine inanıyorlardı. Zira sosyal alanda eşit olunmadıkça siyasal alandaki eşitliğin olmayacağını kabul ediyorlardı.

Bu görüşler üzerine sayfalarca yazı yazılabilir fakat işin teorik kısmına fazla dalmadan birkaç maddede tahlilimizi yapmaya çalışacağız.

Geçtiğimiz aylarda yeni partinin doğuşuna şahitlik ettik. Çoğumuz gibi bizde Türkiye koşullarında açılan ve kapanan partileri algımız seçmez olduğu için önemsemedik. Söz konusu partinin, (kurucu) genel başkanı ise tıpkı Recep T. Erdoğan gibi Saadet Partisinden kopan  Numan Kurtulmuştu. Halkın Sesi Partisi (HAS)…

Bu partiyi diğerlerinden farklı kılan nokta hiç şüphesiz partinin siyasi felsefesidir. Bir taraftan din, vatan, millet ve özgürlükler eksenine sahip HAS, diğer yandan sosyalist prensipleri temel hedef olarak ele alarak Türk siyasetine farklı bir soluk getiriyordu.

Yalnız bazıları bu partinin kurulmasından pek memnun değillerdi ki ansızın hayret edilecek sözler söylenmeye başlandı. Bir hoca efendi namı değer Mehdi Hazretleri(!) bir konuşmasında, Sosyalistlerin ve Komünistlerin materyalist olduğunu ve dolayısıyla tanrı tanımaz olduklarını söylüyor buda yetmezmiş gibi Numan Kurtulmuş’u irşada çağırarak dine tekrar dönmesini teklif ediyordu.

Bu ifadeleri dinlerken kanım adeta çekildi. İnsanların sosyal hayatta eşit olmasını istemek, Kapitalist düzenle savaşmak, para monopollerinin kasasını doldurmak ve dahi yaşlıyı, yoksulu, düşkünü ve çocuğu gözetmek dinden çıkma sebebiymiş. Biraz düşündükten sonra gülüp geçtim ve Darwinizm teorisine karşı ürettiği savlarla takip etmeye değer bulduğum birinin bu sözleri sarf etmesine şaşırdım. Sayın Hoca Efendi(!) ya İslam ilmini fazla idrak edememiş ondan Allah ile kul arasında ki ilişkiyi sorgulayarak ortaçağ papazı zihniyetiyle birini dinden çıkarıyor, ya da dinsiz olarak nitelendirdiği Sosyalistlerin görüşünü yeterince incelemeyerek onları bu şekilde tanımlayabiliyor.

İslam zekat ve fitre kurumunu ortaya çıkararak, peygamberimiz komşusu aç olan tok yatmasın derken, veda hutbesinde Kapitalizm’in en büyük silahı olan faizi haram kılarak İslam ile Sosyalizmin arasında bağ kurmadı mı? Sosyalist kuramcıların bir çoğu Hz. Muhammed’i ilk Sosyalist olarak kabul eder. Çünkü İslam paylaşma dinidir. Çünkü İslam insan üzerinden aşırı kazancı haram kılar. Çünkü İslam emekçinin hakkını anlının teri kurumadan ödenmesini emreder. Çünkü İslam tüyü bitmemiş yetimin hakkını korur, yaşlıları, fakirleri korur ve onları kollar. İbadetinde bile Sosyal Eşitlik vardır İslam’ın. Herkes aynı safı tutar ve hiçbir ayrımcılık olmaksızın secdeye koyarlar alınlarını.

Kapitalist sistem bugün zengin ile fakirin arasında ki uçurumu arttırmışsa, işçinin hakları hiçe sayılıyorsa, faiz acımasız bir silah gibi insanları katlediyorsa; şimdi soruyorum acaba bunlar sizin gibi dindarlar yüzünden mi böyle oldu?

Yazık ki ne yazık. İslam’ın arkasına sığınan şarlatanlar siyasette olduğu gibi milyonlarca dindar çevreyi etkileyen cemaatler içinde de olabiliyor.

Numan Kurtulmuş ve partisine yapılan eleştirilerden sadece biri, en acımasızı ve en cahil olanıydı bu.

Sizi bilmem saygıdeğer Hoca Efendi ama bir kimsenin salt Sosyalist olması, onun dinsiz olduğu anlamına gelmez.

Tarafsızlıkla…

Gökhan Çayan