Uyandı hayat; döndü yüzünü sevgi dileklerine!
Okul yolunda bir insanı tanıdı, ona hayran oldu. Bilge ve dik başlıydı, böylesine güçlü bir ses tonuyla konuşan birini şimdiye kadar duymamıştı. İçten bir dilek diledi.
“Bu kadar güzel anlatan biri öğretmenim olsaydı” dedi. Dilek kapısı açıktı, yazıldı…
Vakti geldi, bilgi edinmek için o adamdan yardım aldı.
Onu yakından tanımak başka özelliklerini de görmesini sağladı. O’ insan sevgi dolu bir babaydı; evlatlarına yakın ilgi ve sevgi veriyordu. Küçük kız kendi babasından, böylesine bir ilgi ve sevgi görmemişti; iç çekerek “Bu kadar sevgi dolu insan benim Babam olsaydı” dedi.
Kısa bir süre içinde, baba sevgisini o insanda, yaşamaya başladı.
Bir de baktı ne görsün; sevgi ve sadakat dolu bir kocaydı. ‘Umutsuzca,’ benim kocam olsa bu adam diye düşündü.
Evren-e 3 ayrı dilek gönderdi; o saf ve tertemiz duygularıyla; bunun imkânsız olduğuna inandırdı kendini ve unuttu dileğini.
Süreç başladı.
Yıllar geçiyordu küçük kız; Her yerde ona benzeyen insanlar aradı, bulamadı. Benzeri yoktu o bu dünyada tekti onun için; artık onun yerini kimse alamazdı. Beyin (Evren) bu arzu ve dilekleri asla yanıtsız bırakmayacaktı!
Ve hayat ilerledi, o küçük kız büyüdü. Ulaşılmaz olan o mutlu ailenin mutluluğuna ortak olmak ne mümkündü. Sustu sineye çekti; hayranlık duyduğu insanın mutluluğunu izlemekle yetindi.
Ona sahip olmak imkânsızdı. Hayranlığı aşka dönüştü; bu duygu ona yük olmuştu, nasıl anlatırdı bunu; bu kadar ağır yükü kiminle paylaşmalıydı. Çare bulunabilirimiydi! Aşkı o kadar güçlüydü ki dağları yerinden kaldıra bilirdi. O insanın yüzünde kendini görüyordu, onunla tamdı ve bütündü.
Sabır la bekledi; Zaman onun lehine işlemeye başladı. O mutlu aile hiç sorun olmadığı halde dağıldı.
Adam; Buna neyin sebep olduğunu aradı durdu, kendini suçladı ailesini suçladı. (Çünkü o masumane dileklerden habersizdi) uzun süre şaşkın bir şekilde çare aradı.
İş yeri iflas etmişti, eşi onu bir gömlekle evsiz yersiz bırakıp sırra kadem basmıştı; yokluk ve cefa içinde ölümün kıyısında yaşıyordu.
Bütün bu olaylar olup biterken o küçük kız onu hiç terk etmedi; hep uzağındaydı lakin şah damarı kadar yakındı; tıpkı ölüm gibi. Onu yaşata bilmek için telefonunu sattı, cep harçlıklarını ona verdi. Tanrıya taparcasına taptığı bu insanı yaşattı. Lakin adam kıza hiç sormadı, neden yanımdasın diye! Sadık ve sevgi dolu örgencisi ve kızıydı onun için!
Doldu, zaman arzlar tamam oldu; çekilmesi gereken acılar çekildi, temizlendi, benlik.
Uzaklardan bir el uzandı onlara; bu sevginin dokunuşuydu. “Haydi, gayret” dedi, küçük kız-a kalbinin götürdüğü yere git; “ bilgeliğin gücü her şeyi kolay kılacaktır” dedi.
Coştu yürek, şaha kalktı; açıldı yollar, hedef bir adım ötedeydi ve mutlu sona herkes şaşırdı kaldı.
‘Bu öykü sadece Bir örnektir;’ Gerçektir kanıtlanmıştır. Yürekten dilenmiş dilekler, er geç bize gelecektir!
Not: dilek kapısı acıksa neyi yürekten diliyorsak o bize mutlaka gelir.
Neyi sık düşünüyoruz ve neye inanıyoruz, iyi kontrol etmeliyiz. İyi dilekler kabul olsun, bu güzel, lakin kötü düşünceler de kabul oluyor; Evren ve Beynimiz tarafından! Nasıl konuşuyoruz hangi konuşmalarımız bize faydalı; zarar verenler hangi düşüncemiz; iyi ayırt etmekte çok fayda vardır.