Fazla hayal kuran bir insanım, hayalgücüm çok fazla gelişmiş değil belki ama hayal kurmayı seviyorum, çünkü hayal kurduğum sıralarda sanki gerçekten o anı yaşıyormuşçasına veya yaşayabilecekmişim edasıyla kalp ritmim değişiyor ve ben hayatta olduğumu o anlarda daha bir hissediyorum. Ama kurduğunuz hayaller ne kadar büyük olursa, hayalkırıklıklarınızın gürültüsü de o derece büyük olur. Evet bunun farkına da bugünlerde varmaya başladım. Sanırım bugünlerde büyüyorum.
İnsanlara pek güven olmuyor. İnsan kendine bile güvenemiyorken başkasına nasıl güvensin ki? Ağzından bal damlayan arının bile bir iğnesi varken, düşünme yetisi bahşedilmiş insanlara nasıl güvenelim?
İnsanlar delirmiş durumda, akıl hastanelerinin dolup taşması gerekirken, suçlularla dolu bir dünyada yaşadığımız yetmezmişçesine ömrünü deliliğe hasretmiş insanlarla da yaşamaya maruz bırakılıyoruz. Deli oldukları yapılan tetkiklerde belli olmuyormuş, delilik göstermiyormuş hal ve hareketleri, deli olanlar bir daha delirmezler.
İnsanlar ellerindekilerin farkında değiller ki ellerindekileri ellerinde tutmaya devam edebilsinler. Bazı şeylerin değil, her şeyin değerini o soyut ve yahut somut varlığı kaybettiğimizde anlıyoruz ve ne yazık ki çok sonra ayrımsayabiliyoruz; gülerek kaybettiklerimizi ağlayarak geri kazanamayacağımızı…
Emircan Alkan