Kutsallık, kutsayana özgü algılarla oluşan kanaatle belirlenir. İzafidir.

“Küçük Prens / Saint- Exupéry” (Okumamışsanız mutlaka okuyun, tavsiye ederim) Orada küçük bir gezegende tek başına yaşayan bir kral vardı. Uyruk olmadan krallığının tadına varamayan bir kral. Bu durumda kral bile sayılmaz…

Bir ilahiyatçı bas bas bağırıyor “takva” diye. Mütevazı, gerçek takva sahibi olan nasibini insanlar arasında aramaz. Takva sahibi beklentisiz olur. Günümüzde bazı din adamları, şeyhler, cemaat liderleri insanlar arasında takva ile yükselme peşinde! Takvayı insanlar arasında makam olarak algılayan bir kesim de bazılarını kutsama peşinde. Bu da “Dini otorite”nin oluşmasına sebep oluyor. Otorite ise özgün din algısını sınırlıyor. Dini inancı standart hale getirmek istiyor. Bu da insanın nihayetsiz algı ve yeteneğini kısırlaştırıyor. Özgün olmayan ezber, dolma inanç ise taklidi oluyor, tahkiki değil.

Sponsor Bağlantılar

Evlilik kutsal mıdır?

İki reşit insanın (Kadın-erkek) cinsel birliktelik maksadı ile sözleşmesine nikah denir. Kutsal kabul edilince dokunulmaz olur. Katoliklerde boşanmanın yasak oluşu bundandır. Yanlış başlamış bir evliliğe taraflar mecburen ömür boyu katlanmak zorunda kalır. Bir çok sorunu da (eşlerin sevgili bulması, v.b.) yaşamak pahasına… Akrabalar dahi işe karışmak ister kutsal diye.

Örnekler çoğaltılabilir.

Mahallenin namusu kutsal olursa kahvedeki boş gezenler namus bekçisi oluverirler. Namus, töre cinayetlerinin altından da namusun kutsal olduğu bahanesi çıkar.

En tehlikeli olanı şudur.

Kutsal olan güncellenemez.

Güncellemeye kalkan da şiddetli suçlamalara maruz kalır.

Klasik manada gericilik budur.

Kutsama gericiliğe sebep olabilir. Eski çağ filozoflarının ve fikir adamlarının görüşlerini güncellemeden kabul edip halka dayatmak arzusunun altından da kutsama çıkar. Eski fikirleri nakil olarak alıp, takılıp kalanlar yeni fikir de üretmiyorlar.

Kuran’ın yeterince okunmamasının veya anlaşılmamasının sebebi ne olabilir?

Dikkatimi çeken husus şu; hemen hemen her evde kuran var. Çoğunda birden fazla var. Kuran harfleri ile okuyabilen sayısı da az değil. Ama içerik yeterince bilinmez! Bazıları “kutsal” diyerek duvara asar, nakışlı kaplarda baş üzerinde saklar. Yatak odasına asmayanlar. Ayaklarını saygısızlık olmasın diye  o yöne uzatmayanlar çok.  Bu kadar çok sevilen kutsal görülen bir kitap neden yeterince okuyup anlaşılmaz? Kitaplığımızda diğer kitaplar arasında dursa daha mı fazla okuyup anlaşılır, acep?

Son tahlilde kutsallık izafidir.

Kişiye özel olmalıdır. Kimse kendi kutsalını başkasına dayatmamalıdır. Herkes özgür iradesi ile özgün kanaatiyle var olmalı. Düşüncelerini kutsallık ile destekleyip sunmamalı. Toplum özgün paylaşımla gelişir; Nakil, ezber dayatmalarla geri kalır.

Saygılar.

Ahmet Bektaş