MEVLANA SÖZLERİ
Gerek yok her sözü, laf ile beyana… Bir bakış bin söz eder, bakıştan anlayana…
Hz. Mevlana
Bildiğiniz Mevlana Sözlerini Yorum Olarak Yazın Biz Yayınlayalım…
“Yine gel, yine gel, her ne olursan ol yine gel
İster kafir, ateşe tapan, putperest ol yine gel
Bizim bu dergahımız ümitsizlik dergahı değildir
Yüz defa tövbeni bozmuş olsun da yine gel.”
2. Mevlana Sözleri
“Kendine gel, yepyeni bir söz söyle de dünya yenilensin! Sözün öylesine bir söz olmalı kidünyanında sınırını aşmalı. Sınır nedir, ölçü ne? Bilmemeli!”
3. Mevlana Sözleri
Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol,
Hataları örtmede gece gibi ol,
Tevazuda toprak gibi ol,
Öfkede ölü gibi ol,
Her ne olursan ol,
Ya olduğun gibi görün,
Ya da göründüğün gibi ol.
4. Mevlana Sözleri
Ne olurdu, sen razı olsaydın benden de, herkes kızsaydı bana.
Ne olurdu, seninle aram düzgün olsaydı da, bütün alemlerle aram açılsaydı, dünya yıkılıp yansaydı.
Sen beni sevdikten sonra malın mülkün değeri mi olur? Zaten toprak üstünde ne varsa hepsi de toprak olacaktır.
Alem O’nunla kaimdir ve O’nsuz olan hiçbir şey yoktur. O’nun rızası, rahmeti, bereketi ve tecellisi olmayan hiçbir şeyin değeri yoktur.
5. Mevlana İle İlgili Sözler
Hz. Mevlana’nın kendi bakış açılarını yansıttığı ve amaçlarını açıkladığı sözü:
“Biz birleştirmek için geldik, ayırmak için değil.”
6. Mevlana İle İlgili Sözler
Sen, değerinle ve düşüncenle iki aleme bedelsin.
Ama ne yapayım ki kendi değerini blmiyorsun.
Kendini ucuza satma, çünkü değerin yüksektir.
7. Mevlana İle İlgili Sözler
Hz. Mevlana’nın evrensel bakış açısını anlatan bir sözü:
“Tapımızda (yolumuzda) riyazat yok; burada hep lütuf var, bağış var. Hep sevgi, hep gönül alış, hep aşk, hep huzur var burada.”
8. Mevlana İle İlgili Sözler
Bizim Peygamberimizin yolu aşk yoludur.
Biz aşktan doğmuşuz, annemiz aşktır.
Aşk şeriatı, bütün dinlerden ayrıdır.
Aşıkların şeriatı da Allah’tır, mezhebi de.
Bu dünya pazarında sermaye altındır;
Orada ise aşk ve ıslak iki göz.
9. Hz. Mevlana Sözleri
Hz. Mevlana sözlerinin şifa ve gıda oluşunun sırrını şu sözlerle açıklaaktadır:
“Söz söyleyen kemal sahibi olursa, marifet ve hakikat sofrasını serdi mi, o sofrada her türlü yemek bulunur. Herkes orada gıdasını bulur.”
10. Hz. Mevlana Sözleri
Mesnevi şerhlerinde, Mevlana’nın “ney” ile “insan-ı kamil”i, “kamışlık” ile “elest bezmi”ni, “ateş” ile “ilahi aşk”ı sembolize ettiği belirtilmiştir.
“Duy şikayet etmede her an bu Ney,
Anlatır hep bu ayrılıklardan bu Ney.
Der ki; feryadım kamışlıktan gelir,
Duysa her kim, gözlerinden kan gelir.
Ayrılıktan parçalanmış bir yürek,
İsterim ben, derdimi dökmem gerek.
Şayet aslından biraz ayrılsa can,
Öyle bekler, vuslata ersin zaman.
Ağladım her yerde, hep ah eyledim,
Gördüğüm her kul için, dostum dedim.
Herkesin zannında dost oldum ama;
Kimse talip olmadı esrarıma.
Hiç değil feryadıma sırrım uzak,
Gözde lakin yok ışık, duymaz kulak.
Aşikardır can-beden, gör insanı,
Yok izin, görmez fakat insan, canı.
Ney sesi tekmil hava; oldu ateş,
Hem yok olsun, kimde yoksa bu ateş!
Ateş ateş olmuş, dökülmüştür Ney’e,
Cebesi aşkın karışmıştır mey’e.
Yardan ayrı dostu Ney dost kıldı hem,
Perdesinden perdemiz yırtıldı hem.
Kanlı yoldan Ney sunar hep arzuhal,
Hem verir Mecun’un aşkından misal.
Ney zehir, hem panzehir; ah nerde var,
Böyle bir dost, böyle bir özlemli yar?
Sırrı bu aklın, bilinmez akl ile,
Tek kulaktır müşteri, ancak dile.
Sırf keder, gam; gitti kaç gün kaç gece,
Geçti yanışlarla günler, öylece.
Geçse günler, korku yok, her şey masal;
Ey temizlik örneği, sen gitme kal!
Kandı her şey, tek balık kanmaz sudan,
Anlamaz olgun adamdan bil ki, ham,
Söz uzar, kesmek gerektir vesselam!”
11. Hz. Mevlana Sözleri
Ben sağ olduğum müddetçe Kur’an’ın bendesiyim
Ben, Seçilmiş Muhammed’in yolunun toprağıyım
Eğer birisi benden bundan başka söz naklederse
Ben ondan da bizarım, naklettiği sözlerden de bizarım.
Hasan Ali Yücel’in manzum tercümesi şöyledir:
“Can tende var oldukça kulum Kur’an’a,
Yol toprağıyımPeygamber-i zişana,
Hakkımda bunun zıddına söz etse biri,
Vay bu söze, vay böyle diyen insana…”
12. Hz. Mevlana Sözleri
Allah’a tekrar tekrar yemin ederim ki,
Bu mana (Mesnevi),
Güneşin doğduğu yerden, battığı yere kadar bütün dünyayı kaplayacak,
Ve bütün ülkelere ulaşacaktır.
Hiçbir mahfil ve meclis olmayacak ki orada Mesnevi okunmuş olmasın.
Hatta o dereceye varacak ki,
Mabetlerde, zevk u safa yerlerinde okunacak;
Bütün milletler bu sözlerle süslenecek ve onlardan faydalanacaktır.
13. Hz. Mevlana Sözleri
Güzel söyle de halk, yüzyıllar boyunca okusun.
Tanrı’nın dokuduğu kumaş ne yıpranır, ne eskir.
14. Hz. Mevlana Sözleri
Ben kilitten seslenen bir kapı anahtarı gibiyim sanki.
Sanır mısın ki benim sözüm sadece bir sözdür.
15. Hz. Mevlana Sözleri
Ey oğul, herkesin ölümü kendi rengindendir. Düşmana düşmandır, dosta dost!
Ayna Türk’e nazaran güzel bir renktedir. Zenciye nazaran o da zencidir.
Ey can, aklını başına devşir. Ölümden korkup kaçarsın ya; doğrusu sen, kendinden korkmaktasın.
Gördüğün, ölümün yüzü değil, kendi çirkin yüzün. Canın bir ağaca benzer; ölüm onun yaprağıdır.
İyiyse de senden yetişmiş, yeşermiştir; kötüyse de. Hoş nahoş… gönlüne gelen her şey senden, senin varlığından gelir.
16. Hz. Mevlana Sözleri
Bizim sözlerimizin hepsi nakit, başkalarınınki nakildir.
Nakil, nakdin fer’idir.
17. Mevlananın Sözleri
Sözünü öyle bir izah et ki havas da avam da istifade etsin.
Herkesin aklının ereceği, fikrinin anlayacağı bir tarzda anlat.
Söz söyleyen kemal sahibi olursa,
(mağfiret ve hakikat) sofrasını yaydı mı, o sofrada her türlü aş bulunur.
Hiçbir misafir aç kalmaz, herkes o sofrada kendi gıdasını bulur.
18. Mevlananın Sözleri
Güzel üslupla söz söyleyenleriz;
Mesih’in talebesiyiz; nice ölülere tuttuk da can üfürdük biz.
19. Mevlananın Sözleri
Surette kalırsan putperestsin. Her şeyin suretini bırak, manaya bak.
Hacca giderken hac yoldaşı ara. Ama ha Hintli olmuş, ha Türk, ha Arap.
Onun şekline, rengine bakma; azmine ve maksadına bak.
Rengi kara bile olsa değil mi ki seninle aynı maksadı gdüyor, aynı senin rengindedir, sen ona beyaz de.
20. Mevlananın Sözleri
Bu dünya zindandır, biz de zindandaki mahkumlarız.
Zindanı del, kendini kurtar!
Dünya nedir? Allah’tan gafil olmaktır.
Kumaş, para, ölçüp tartarak ticaret yapmak ve kadın; dünya değildir.
21. Mevlana’nın Sözleri
İnsan, büyük bir şeydir ve içinde her şey yazılıdır. Fakat karanlıklar ve perdeler bırakmaz ki insan içindeki o ilmi okuyabilsin. Bu perdeler ve karanlıklar; bu dünyadaki türlü türlü meşguliyetler, insanın dünya işlerinde aldığı çeşitli tedbirler ve gönlün sonsuz arzularıdır.
22. Mevlana’nın Sözleri
İnsaf et, aşk güzel bir iştir!
Onun bozulması, güzelliğini kaybetmesi, (insanlardaki) tabiatın kötü niyetli oluşundandır.
Sen, kendi şehvetine ve arzularına aşk adını takmışsın;
Halbuki şehvetten kurtulup aşka ulaşabilmek için yol çok uzundur.
23. Mevlananın Güzel Sözleri
Gönlünde Allah sevgisi arttı mı, şüphe yokki Allah seni seviyor.
24. Mevlananın Güzel Sözleri
Ben,
İnsanlara faydam dokunsun diye bu dünya zindanında kalmışım.
(Yoksa) hapishane nerede, ben nerede?
Kimin malını çalmışım?
25. Mevlananın Güzel Sözleri
Aynı dili konuşmak, akrabalık ve bağlılıktır.
İnsan, yabancılarla kalırsamahpusa benzer.
Nice Hintli, nice Türk vardır ki dildeştirler (aynı dili konuşurlar).
Nice iki Türk de vardır ki birbirine yabancı gibidirler.
Şu halde “mahremlik (yakınlık) dili” bambaşka bir dildir.
Gönül birliği (gönüldaşlık) dil birliğinden daha iyidir.
Gönülden sözsüz, işaretsiz, yazısız yüz binlerce tercüman zuhur eder.
26. Mevlananın Güzel Sözleri
Pergel gibiyiz; bir ayağımız sımsıkı şeriata bağlı,
Diğer ayağımızla yetmiş iki milleti dolaşıyoruz.
27. Mevlana Özlü Sözleri
Hz Mevlana “Ne Arıyorsan Kendinde Ara”…
Kişinin değeri nedir?
– Aradığı şeydir!
Eğer sen, can konağını arıyorsan, bil ki sen cansın.
Eğer bir lokma ekmek peşinde koşuyorsan, sen bir ekmeksin.
Bu gizli, bu nükteli sözün manasına akıl erdirirsen, anlarsın ki
Aradığın ancak sensin, sen.
Madendeki inciyi aradıkça madensin.
Ekmek lokmasına heves ettikçe ekmeksin.
Şu kapalı sözü anlarsan, anlarsın her şeyi;
Neyi arıyorsun, sen osun.
Senin canın içinde bir can var, o canı ara!
Beden dağının içinde mücevher var, o mücevherin madenini ara!
A yürüyüp giden sufi, gücün yeterse ara;
Ama dışarıda değil, aradığını kendinde ara.
28. Mevlana Özlü Sözleri
Hz. Mevlana “Ben’im Ancak”…
Demedim mi sana, gitme oraya; seni tanıyan, bilen ben’im ancak;
şu yokluk serabında hayat pınarın ben’im.
Kızıp uzaklaşsan da yüz yıllık yola gitsen, sonunda dönüp gene bana gelirsin;
son durağın ben’im demedim mi?
Demedim mi sana, dünyanın süsüne razı olma;
senin razı olacağın otağın ressamı ben’im ancak.
Demedim mi sana deniz ben’im, sen bir balıksın;
karaya gitme; arı duru denizin ben’im ancak.
Sana, kuşlar gibi tuzağa gitme;
haydi gel, kolundaki, kanadındaki kuvvet ben’im demedim mi?
Demedim mi sana, keserler yolunu, soğuturlar seni;
ateşin, coşkun, sıcaklığın ben’im ancak.
Demedim mi, yakıştırırlar sana kötü kötü sıfatlar; sen olursun kaybeden;
halbuki sıfatlarının kaynağın ben’im ancak.
Demedim mi sana; “kulun işi gücü hangi sebeple düzene girer acaba?” deme;
sebepsiz, cihetsiz yaratıcı ben’im ancak.
Gönlünde bir ışık varsa bil bakalım, nerede evinin yolu;
Tanrı sıfatlıysan eğer, bil ki ev sahibin, efendin ben’im ancak.
29. Mevlana Özlü Sözleri
Ey özden habersiz gafil!
Sen hala kabukla öğünüyorsun!
30. Mevlana Özlü Sözleri
Göğsünün içindekini hakiki gönül sanan kimse,
Hak yolunda iki üç adım attı da her şey oldu bitti sandı.
Aslında tesbih, seccade, tevbe, sofuluk, günahtan sakınma, bunların hepsi yolun başıdır.
Hak yolcusu aldandı da bunları varacağı konak sandı.
31. Mevlana Özlü Sözleri
Bedenler, ağızları kapalı testilere benzerler.
Her testide ne var? Sen ona bak.
32. Mevlana Özlü Sözleri
Ey Tanrı kitabının nüshası insanoğlu!
Sen, kainatı yaratan Hakk’ın güzelliğinin bir aynasısın!
Her şey sensin. Alemde ne varsa, senden dışarıda değil.
Her ne ararsan, onu kendinden iste, kendinde ara.
33. Mevlana İle İlgili Sözler
Kimden kaçıyoruz, kendimizden mi? Ne olmayacak şey!
Kimden kapıp kurtarıyoruz, Hak’tan mı? Ne boş zahmet.
34. Mevlana İle İlgili Sözler
Her gün bir yerden göçmek ne iyi!
Her gün bir yere konmak ne güzel!
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş!
Dünle beraber gitti cancağızım,
Ne kadar söz varsa düne ait.
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.
35. Mevlana İle İlgili Sözler
Yetmiş iki millet kendi sırrını bizden dinler. Biz, bir perde ile yüzlerce ses çıkaran bir ney gibiyiz.
36. Mevlana Sözleri
Yapılma, yıkılmadadır; topluluk, dağınıklıkta; düzeltme, kırılmada; murat, muratsızlıktadır; varlık yoklukta. Her şey buna benzer.. öbür zıtlar ve eşler de hep bunlar gibidir.
Birisi geldi, yeri bellemeye, sürmeye başladı. Aptalın biri dayanamayıp feryat etti.
Dedi ki: “Bu yeri neden yıkıyorsun… Neden yarıyor, dağıtıyorsun?!”
Adam dedi ki: “A ahmak, yürü git.. benimle uğraşma! Sen yapılmayı yıkılmada bil!”
Bu yer, böyle çirkin ve yıkık bir hale gelmedikçe, nasıl olur da gül bahçesi, buğday tarlası haline gelir?
Düzeni alt üst olmadıkça nasıl olur da bostanlık, ekinlik olur, mahsul ve meyve yetiştirir?
Yarayı neşterle deşmedikçe iyileşir, onulur mu hiç?
Ahlatın, ilaçla yıkanmadıkça hastalığın nasıl geçer, nasıl şifa bulursun?
Terzi kumaşı paramparça eder. Bir kimse çıkıp da o sanatını bilen terziye, mevlana sözleri
“Bu canım atlası neden bu hale getirdin, neden kestin; ben kesik kumaşı ne yapayım?” der mi?
Her eski yapıyı yaparlar, yenilerlerken eski yapıyı yıkmazlar mı?
Marangoz, demirci ve kasap da bunun gibi, yeni bir şey yapacakları zaman önce o şeyi yıkıp yakıp harap etmez mi?
O helileyi, belileyi dövmek -de öyledir-, onları adeta telef etmek, bedenin yapılmasıdır.
Buğdayı değirmende ezmeseydin ondan ekmek yapılabilir miydi? Bizim soframızı bezeyebilir miydi?
37. Mevlana Sözleri
Hz. Mevlana’ya sormuşlar “aşk nedir?” diye. Ben ol ki bilesin! demiş…
38. Mevlana Sözleri
“Üzülme der Mevlana ve devam eder; Bir yandan korku bir yandan ümidin varsa iki kanatlı olursun…, Tek kanatla uçulmaz zaten. Sopayla kilime vuranın gayesi kilimi dövmek değil, Kilimin tozunu almaktır. Allah sana sıkıntı vermekle tozunu, kirini alır. Niye kederlenirsin? Taş taşlıktan geçmedikçe parmaklara yüzük olamaz……. Yüzük olmak dileyen taş, ezilmeyi yontulmayı göze almalıdır..!”
39. Mevlana Sözleri
Ey kardeşim! Sen fikirden ve düşünceden ibaretsin. Senin varlığın bunlardandır. Geri kalan sinir ve kemiktir ki, onlar hayvanlarda da vardır.
40. Mevlana Sözleri
Varlık, yoklukta görülebilir. Zenginler, yoksula cömertlik edebilir.
41. Mevlana Sözleri
Dünya uykudaki kişinin gördüğü rüyadır.
42. Mevlana Sözleri
Nice bilginler vardır ki gerçek bilgiden, hakiki irfandan nasipsizdirler. Bu ilim sahipleri, bilgi hafızıdır, bilgi sevgilisi değil.
43. Mevlana Sözleri
Gönlü ışık yakmayı, aydınlanmayı öğrenen kişiyi, güneş bile yakamaz. Gündüz gibi ışıyıp durmayı istiyorsan, geceye benzeyen benliğini yakıver.
44. Mevlana Sözleri
Yanımda kimse olmadığından değil yalnızlığım, yalnız olduğumu söyleyeceğim kimse olmadığından yalnızım ben.
45. Mevlana Sözleri
Kötülerin kötülüklerine acıyın. Benliğin, kendini görüp beğenmenin etrafında dolaşmayın.
46. Mevlana Sözleri
Akıl, canla idrak sahibi olmuş, canla aydınlanmıştır. Ruh, nasıl olur da aklın tasarrufuna girer.
47. Mevlana Sözleri
Taş, taşlıktan çıkıp yok olmadıkça, mücevher olup yüzüğe takılır mı hiç?
48. Mevlana Sözleri
Kuru duayı bırak, ağaç isteyen tohum eker.
49. Mevlana Sözleri
Ne mutlu o kimseye ki kendi ayıbını görür.
50. Mevlana Sözleri
Pirlik, saçın sakalın ağarması ile elde edilmez. İblisten daha ihtiyar kim var?
51. Mevlana Sözleri
Bal yiyen, arısından gocunmaz.
52. Mevlana Sözleri
Üzülme der Mevlana ..! İstediğin bir şey olmuyorsa ya daha iyisi olacağı için ya da gerçekten de olmaması gerektiği için olmuyordur. . . !
Zeynep Sayılır tarafından eklendi (yorum)
53. Mevlana’nın Özlü Sözleri
Şu dünyada yüzlerce ahmak, etek dolusu altın verir de, şeytandan dert satın alır.
54. Hz. Mevlana’nın Sözleri
Ey altın sırmalarla süslü elbiseler giymeye, kemer takmaya alışmış kişi. Sonunda sana da dikişsiz elbiseyi giydirecekler.
55. Hz. Mevlana’nın Sözleri
Sarhoş, cinayeti yapar da sonra “özrüm vardı, kendimde değildim”der. Kendinde olmayış, kendiliğinden gelmedi sana, onu sen çağırdın.
* Hz. Mevlana’nın Sözleri
* Hz. Mevlana’nın Hayatı
* Hz. Mevlana Kimdir
* Hz. Mevlana’nın Vasiyeti
* 360 Derece Mevlana Müzesi’ni Dolaş
* Yanmadımki Söneyim
Arama Bulutu: Mevlana Celalettin Rumi sözleri, Mevlananın aşk sözleri, Mevlananın hoşgörü sözleri, Mevlananın önemli sözleri, Mevlananın ünlü sözleri, Hz. Mevlana ile ilgili sözler, Mevlananın dostluk sözleri, Mevlananın tüm sözleri, Hz. Mevlana şiirleri, Mevlana’nın ahlakla ilgili sözleri…
Bildiğiniz Mevlana Sözlerini Yorum Olarak Yazın Biz Yayınlayalım…
herkese teşekürler
Burax sen ağılı olmağı.Sen heyran olmagı öyrən.Zeki olm** şeytana məxsusdur. heyran olm** Alahı sevmək deməkdir.
ödevime yardımcı oldununuz
akıl der ki: ben onu dil dökerek, meth ü sena ederek kandırırım.
aşk der ki: sen sus, ben onu uğrunda can vererek aldatırım.
hz.mevlana
bulut ağlamazsa yeşilik nasıl güler var bunu mutlaka yazın en sewdim
bence bu sözler çok güzel
mum gibi erimiyorsa insan yanıyorum dememeli yanmaktan korkuyorsa kişi aşk kapısından gırmemeli
ben kısa istedim ama yoki
HZ.MEVLANA DER Kİ : YORULACAKSAN, ZORLANACAKSAN, ŞİKAYETÇİ OLACAKSAN, KEŞKELERE SIĞINACAKSAN, SÖZE AMA DİYE BAŞLAYACAKSAN GİRME AŞK YOLUNA !… AŞK DER Kİ : YOLUMDAYSAN BAŞIM FEDA YOLUNA AMA BİLKİ SENİN DE BAŞINI İSTERİM YOLUMA !… KAHIR KAPRİS GELECEKSE SENDEN AMENA !… AMA AYAĞINA DİKEN BATARSA YOLUMDA AH EDİP VAHLANMA !…AŞK BİLEK GÜCÜ DEĞİL YÜREKTİR !… YÜREĞİN YETMİYORSA DÜŞME YOLARA!…
Devamı: .yenimakale.com/wordpres/mevlana-sozleri.html#ixz27aPZm00
teşekür ederim yardımlarınız için
Gül dediğin nedir senin?
Üç beş diken biraz yaprak.
Ömür var ya çok sevgiğin,
Üç beş nefes sonra toprak…..Hz.Mevlana
mevlana sözlerinden 3. yü çok beğendim çok güzel :))) 😀 =))))
Yüreğinize sağlık.ve hz.mevlanaya teşekürler yılar önce etiği kelamlar bugün kalplere ışık tutuyor.sevgiler
· Bulutlar ağlamasa yeşilikler nasıl güler?
sözlerin hepsi çok güzel
Aşağıdaki linkten Android uygulamasına da ulaşabilirsiniz…
play.gogle.com/store/aps/details?id=com.zyba.mevlana&feature=search_result#?t=W251bGwsMSwxLDEsImNvbS56eWJhLm1ldmxhbmEiXQ..
Ne kadar acıdır insanın teseliyi içkide sigarada araması.. Çok mu zor elerini açıp rabine yalvarması ?…! Ve batuhan sadece peygamberlere değil alah dostlarına ve alimlere de hz. Denilir !
Ne kadar acıdır insanın teseliyi içkide sigarada araması.. Çok mu zor elerini açıp rabine yalvarması ?…! Ve batuhan sadece peygamberlere değil alah dostlarına ve alimlere de hz. Denilir !
hamdim yandım piştim diyolar ya ben hala hamlığimi hisediyorum mevlanayı okudukça
HZ.MEVLANA DER Kİ : YORULACAKSAN, ZORLANACAKSAN, ŞİKAYETÇİ OLACAKSAN, KEŞKELERE SIĞINACAKSAN, SÖZE AMA DİYE BAŞLAYACAKSAN GİRME AŞK YOLUNA !… AŞK DER Kİ : YOLUMDAYSAN BAŞIM FEDA YOLUNA AMA BİLKİ SENİN DE BAŞINI İSTERİM YOLUMA !… KAHIR KAPRİS GELECEKSE SENDEN AMENA !… AMA AYAĞINA DİKEN BATARSA YOLUMDA AH EDİP VAHLANMA !…AŞK BİLEK GÜCÜ DEĞİL YÜREKTİR !… YÜREĞİN YETMİYORSA DÜŞME YOLARA!…
çok güzel sözler süper
insan olabilmek okumakla konuşmakla olmuyor başkalarını incitmeden gönül kırmadan hisederek yaşamaktır insan olmak mevlananın dediği gibi acaba bizim meclisteki temsilcilerimizden kaç tanesi bu bilinçte çok merak ediyorum
Muhabet gerçek olduğu zaman, seveni sevdiğine bağlarsa; sevileni de sevene bağlar. {hamuş} mevlana*
Bülbül dağa karşı şakısın- çilesin de dağdan karga sesi
gelsin; yahut insan seslensin de dağ eşek anırışıyla yankılansın; mümkünü yok. Eşek anırışını duyuyorsan
iyice bil ki sen anırmışsındır.
Dağa geldin mi güzel sesle seslen;
Dağa karşı ne diye eşek gibi anırırsın?
cok begendim
çok güzel mevlana sözleri yazılmış elerinize salık teşekür ederim
sevginin yasi olurmu
mevlananın sözleri ışık oldu hayatıma.insanları sevdikçe hoşgörülü oldukça sığamıyorum öyle güzelki karanlıkta ışığı yakalamak, mutluyum dokunduğum çiçek baktığım doğa bakış açım değişti,biz insanız acı kaybım var güçlü olmayı öğrendim,ibadetin şekli sevgi…sevin hayata gülümseyin sen pirsin…ışıksın hz.MEVLANA ben mutluyum karanlık yok seviyorum Alahın yaratığı her şeyi
mevlana her yaşta guzeldır
Ya tutulacak kadar yakın ol
yada unutulacak kadar uzak…!
GERCEKTEN SUPER BILGILER VAR VUHU :::::
merhaba
banada mevlayla ilgili bilgi verebilirmisiniz
a5Y&7
süper seyler ödevme çok yararlı oldu
alah insanı kendisine ibadet etsin diye yaratmış dünya hayatınıda sınav olarak yaratmış bu sınavda alahı bulabilenler ebedi cenet hayatına kavuşrlar bulamayanlarsa ebedi ceheneme giderler alahı bulmak boş konuşmakla değil ibadet etmekle öğrenmekle öğretmekle olur alahı bulabilenler gerçek sadete kavuşanlardır
iyi yazmışsınız ma insanlar kendileri yapmadıklarını başkalarına yapın dememeli gerçek insanlar alahı ararlar dünyadan umutlarını keserler sadece alahın rızasını nasıl kazanırım diye düşünürler asıl yaşam sonu olmayan ahiret hayatıdır aöma cenete gidersin ama ceheneme ikiside haktır alah insana akıl vermiş doğruyu bulsun diye aklını kulanmayanın vay haline
nice elbiseler gördüm içinde insan yoknice insanlar gördüm üstünde elbise yok
çok güzel sözler yazmış mevlana elerine ağzına sağlık harika bişey ya bu!!!!!:)
bir mum diğer bir mumu yakmakla ışığından bişey kaybetmez
u jyhn7u5t
mevlanayı çok seviyorum.saygı duymak gerekiyor.
bence ödevim çok yardım etingi etin hemde çok güzel olmuş
çok güzel bilgiler yazıyor
sağolun
çok güzel mevlana’ nın ağzına saglık:):):)):):)
çok güzel tam mevlana’ya göre:)):))::)):):):)
ödevime yardımcı oldu TŞK
5A 198
ödevime yardımcı oldu TŞK
5A 198
çok güzel yalnız dikat edin yanlışlar var
thank you ödevimi yapapildim
mevlananın sözleri harika çok işime yaradı çok tşkler:)
bitane söz mevlanaya sormuşlar aşk nedir mevlanada ben olki bilesin:):):)
sağolun ödevime yardımcı oldunuz
ödevime yardımcı oldu tşk
sdsd,
sd
sdsd,
sd
sdsd,
sd
mevlananın sözleri onun gibi güzel…..
Dilini terbiye etmeden önce yüreğini terbiye et;
Çünkü söz yürekten gelir
hz.mevlana çok önemli ve saygıdeğer biridir ona kötü söz edenin cezası ahirete çok ağır bir şekilde verilecektir onun sözlerinden kendimize akıl edinmeli ve çeki düzen vermeliyiz onun sözleri ile sevaba yürümeliyiz bütün kötülükleri unutup hayatımızdan silmeli ve geleceğe yeni bir adım atmalıyız…
çok güzel çok beğendim.
sevgide akarsu gibi ol ne olursan ol ol 🙂 🙁
alah nasıp edıyoda okumaya ne guzel yazmış hz mevlana okumakda ıbret almak bıze nasıp oluyor
selamün aleyküm kardeşler .. hz mevlananın sözü sadece ödev içinmi araştırdınız doğrusu çok üzüldüm.. hz mevlana dibi görünmeyen bir sudur… ne kadar yakınlaşırsan seni o kadar kendine çeker sizide kendine çekmesi dileğiyle,, ilahi aşkla kalın inşalah iyi akşamlar… 🙂
biri ağlar biri güler hayat onun için kuruldu
Odevıme yardımcı oldugunuz ıcın teşekürler
dünya uykudaki kişinin gördüğü rüyadır.
hz değil tek mevlana malar
EĞER İNSANLAR BİLDİKLERİNİ KONUŞACAK OLSAYDI : DÜNYAYI DERİN BİR SESİZLİK ALIRDI…
“Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguyu paylaşanlar anlaşır…”
……………………….
Yüce Pîr Hazreti Mevlânâ…
Alah aşkı ile geçen koskoca bir ömür…
Ve ömür boyunca Cenab-ı Hakın huzurunda sanki her an namazdaymış gibi edepli, istikametli ve dirayetli bir ESAS DURUŞ.
Müslümanlara namaz günde 5 vakit farz kılındı, aşıklara ise günde 24 sat…
Namaz vakitleri sana… Banadır… Oysa aşıklara vakit haramdır! Onlar için huzura çıkmanın ne vakti vardır, ne sati.
Çünkü onlar bedenlerini dünyada bırakıp gönüleri ile çıktıkları huzurdan hiç ayrılmazlar…
Yüce Pîr Hazreti Mevlânâ…
Yol göstericim, manevi mürşidim, ruhumun Doktoru Hz. Mevlânâ…
Kalbimin kırıldığında, haksızlığa uğradığımda, istediklerimin olmadığında nasihatlerine müracat edip, teseli bulduğum Alah dostu Hz. Mevlânâ…
Bize Alah’tan daha yakın, bizi Alah’tan daha çok seven kimsenin bulunmadığı bu dünyada bakış açımı değiştiren Yüce Pîr Hz. Mevlânâ…
Ne zaman sıkıntıya düşsem ruhaniyetinin yanımda olduğunu hisetiğim erenler Padişahı Hz. Mevlânâ… İnsanları aşka, sevgiye, bir birini anlamaya, dinlemeye çağıran, zulmü bertaraf edip yerine sevgiyi inşa etmeye çalışan,;
ÂDEM’DEKİ ÂLEMİ, yazdırdığı Mesnevi’sinde uzun uzadıya anlatan İnsan-ı Kâmil Hz. Mevlânâ…
Yüreğimdeki sonsuzluk dilinin tercümanı; Kal’u Belâ’da kendisine biat etiğim yol güzergâhımın aynası Hz. Mevlânâ…
Mesnevî’sindeki Alah aşkını dalga dalga asırlara, çağlara ulaştıran, “Gel!” diyerek cümle yaratılmışı Rahmeti bol Padişahın aşkına ve sevgisine buyur eden; Kindarlığın yerine dindarlığı, düşmanlığın yerine dostluğu, insanlara eziyet etmenin yerine yardımına koşmayı görev bilen, çevresine anlatan, adaleti yeryüzüne kaim kılmaya çalışan Hz. Mevlânâ…
Nefsimizin Firavununa Musa kılıcı ile savaşmayı öğreten, Alah ve Peygamber aşkının sevgi kılavuzu, bir ayağı arz’da, bir ayağı arş’ta gönül sema’sı yapan Hz. Mevlânâ…
– Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in kölesi;
– Yüce Peygamberimiz Hz. Muhamed Mustafa (s.a.v) ‘nın ayağının tozu Hz. Mevlânâ:
Keşke ben de senin ayağının altında bir toz zeresi olabilseydim ne olurdu…
İslam’ın insana kazandırdığı şerefi, Can Muhamed Mustafa’nın üstün ahlakını, yaş-kuru içinde her şeyi muhafaza eden Kelâm-ı Kadîm’in kadim dilini anlatan Yüce Pîr Hz. Mevlânâ ‘nın ruhaniyetine selam ve naçizane hürmetlerimi iletirken, iyi mi yaptım kötü mü, bilmiyorum ama çok küçük de olsa bazı eklemeler yaparak aşağıya aktardığım dizelerinden dolayı iyi niyetle bile olsa hadimi aştığım için yüce Pîr’den afını diler, hoşgörüsüne sığınırım…
(Kırık kalplilere.. Dertli gönülülere… İçi güneş kadar aydınlık olsa da dünyası zindan olanlara bir teseli niyetine:)
Üzülme!..
İnsanlar senin kalbini kırmışsa üzülme!
Rahman: (c.c), “Ben kırık kalplerdeyim” buyurmadı mı?”
O halde ne diye üzülürsün ey can!
Sanma ki dert sadece sende var.
Şunu bil ki;
Sendeki derdi nimet sayanlar da var. Umudunu yıkma; Yusuf’u hatırla. Dert nerede ise deva oraya gider. Yoksuluk nerede ise nimet oraya gider. Soru nerede ise cevap oraya verilir. Gemi nerede ise su oradadır. Suyu ara, susuzluğu elde et de sular altan da yerden de fışkırmaya başlasın. Dünya malı Alah’ın tebesümüdür.
-Ona bak, ama sarhoş olma!
Gündüz gibi ışıyıp durmak istiyorsan; önce gece gibi kapkaranlık nefsini yak !..
Ayağın…
Devamı: .yenimakale.com/wordpres/mevlana-sozleri.html#ixz1smT1aucz
Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.
(Hz. Mevlana’nın 7 öğüdünden)
ya olduğun gibi ol ya da göründüğün gibi.. bu lafı hiç unutmuyorum. süper yazmış mevlana.
hey
Saolun ödevime çok yardımı dokundu.
Bir söz de ben yazayım:
Bulutlar ağlamasa yeşilikler nasıl güler?
cok guzel
sfafsafdgsd
sfafsafdgsd
çok saolun ödev için yaradı 1 sözünü çok beğeniom
-_-
gel ne olursan gel…
wala hepside süper
adam gibi adam ertuğrul sağlam olamadıysan mevlana gibi ol
1-Ey oğul, herkesin ölümü kendi rengindendir. Düşmana düşmandır, dosta dost!
Ayna Türk’e nazaran güzel bir renktedir. Zenciye nazaran o da zencidir.
Ey can, aklını başına devşir. Ölümden korkup kaçarsın ya; doğrusu sen, kendinden korkmaktasın.
Gördüğün, ölümün yüzü değil, kendi çirkin yüzün. Canın bir ağaca benzer; ölüm onun yaprağıdır.
İyiyse de senden yetişmiş, yeşermiştir; kötüyse de. Hoş nahoş.. gönlüne gelen her şey senden, senin varlığından gelir.
2-Bizim sözlerimizin hepsi nakit, başkalarınınki nakildir.
Nakil, nakdin fer’idir.
3-Sözünü öyle bir izah et ki havas da avam da istifade etsin.
Herkesin aklının ereceği, fikrinin anlayacağı bir tarzda anlat.
Söz söyleyen kemal sahibi olursa,
(mağfiret ve hakikat) sofrasını yaydı mı, o sofrada her türlü aş bulunur.
Hiçbir misafir aç kalmaz, herkes o sofrada kendi gıdasını bulur.
4-Güzel üslupla söz söyleyenleriz;
Mesih’in talebesiyiz; nice ölülere tutuk da can üfürdük biz.
5-Surete kalırsan putperestsin. Her şeyin suretini bırak, manaya bak.
Haca giderken hac yoldaşı ara. Ama ha Hintli olmuş, ha Türk, ha Arap.
Onun şekline, rengine bakma; azmine ve maksadına bak.
Rengi kara bile olsa değil mi ki seninle aynı maksadı gdüyor, aynı senin rengindedir, sen ona beyaz de
ılove you
ya göründüğün gibi ol ya da olduğun gibi görün.bunu hiç kimse uygulamıyor ben uyguluyorum.
adam çok güxel şeyler demiş
gel ne olursan ol yine de gel
güzel sözler
cok guzel
çok güzel hazırlamışsınız elinize sağlık
bence ödevim çok yardım etingi etin hemde çok güzel olmuş
bence ödevim çok yardım etingi etin hemde çok güzel olmuş
bence ödevim çok yardım etingi etin hemde çok güzel olmuş
bence ödevim çok yardım etingi etin hemde çok güzel olmuş
ben hiç dostlarımı satmadım çünkü ya beş para etmez yada paha biçilmez çıktılar!!
hz.mevlana
hayata herşeyi önemseme çünkü hayat değil sen hayatı üzmelisin ve bazen üstünü çizdiklerinin bazende altını çizmelisin….
süten çıkınca bütün kaşıklar aktır önemli olan içinden çıktığın sütü ak bırakmaktır…
ben hiç dostlarımı satmadım çünkü ya beş para etmez yada paha biçilmez çıktılar!!
hz.mevlana
hayata herşeyi önemseme çünkü hayat değil sen hayatı üzmelisin ve bazen üstünü çizdiklerinin bazende altını çizmelisin….
süten çıkınca bütün kaşıklar aktır önemli olan içinden çıktığın sütü ak bırakmaktır…
her gün öğretmenimiz özlü söz istedi ve bu siteyi kaydetimn çok yardımcı oldun çok güzel sözler çok teşekürler
harika
mevlana yüceler yücesi esiz bir insanıkamil hakla hak olmuş
bugün onun daha gelişmişi var yüceler yücesi alahımız onunla
tanışmak onun tasarufu altına girmek nasip etsin
geçmişe mazi derler
geleceğe istikbal derler
dem bu dem dem bu dem
inşalah bugünki mevlanayı bulmak nasip etsin
çünki o. biz ölmeyiz bizi sevenlerin kalbindeyiz. der
şu an şu sat dünyamızda ve özelikle türkiyemizde nice aşıklar sadıklar evliyalar veliler ve bütün bunların başı olan insanıkamil mürşidikamil o yüceler yücesi hak dostuda bu dünyada yaşamakta
arayan belasınıda bulur mevlasınıda bulur
EĞER İNSANLAR BİLDİKLERİNİ KONUŞACAK OLSAYDI : DÜNYAYI DERİN BİR SESİZLİK ALIRDI…
“Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguyu paylaşanlar anlaşır…”
……………………….
Yüce Pîr Hazreti Mevlânâ…
Alah aşkı ile geçen koskoca bir ömür…
Ve ömür boyunca Cenab-ı Hakın huzurunda sanki her an namazdaymış gibi edepli, istikametli ve dirayetli bir ESAS DURUŞ.
Müslümanlara namaz günde 5 vakit farz kılındı, aşıklara ise günde 24 sat…
Namaz vakitleri sana… Banadır… Oysa aşıklara vakit haramdır! Onlar için huzura çıkmanın ne vakti vardır, ne sati.
Çünkü onlar bedenlerini dünyada bırakıp gönüleri ile çıktıkları huzurdan hiç ayrılmazlar…
Yüce Pîr Hazreti Mevlânâ…
Yol göstericim, manevi mürşidim, ruhumun Doktoru Hz. Mevlânâ…
Kalbimin kırıldığında, haksızlığa uğradığımda, istediklerimin olmadığında nasihatlerine müracat edip, teseli bulduğum Alah dostu Hz. Mevlânâ…
Bize Alah’tan daha yakın, bizi Alah’tan daha çok seven kimsenin bulunmadığı bu dünyada bakış açımı değiştiren Yüce Pîr Hz. Mevlânâ…
Ne zaman sıkıntıya düşsem ruhaniyetinin yanımda olduğunu hisetiğim erenler Padişahı Hz. Mevlânâ… İnsanları aşka, sevgiye, bir birini anlamaya, dinlemeye çağıran, zulmü bertaraf edip yerine sevgiyi inşa etmeye çalışan,;
ÂDEM’DEKİ ÂLEMİ, yazdırdığı Mesnevi’sinde uzun uzadıya anlatan İnsan-ı Kâmil Hz. Mevlânâ…
Yüreğimdeki sonsuzluk dilinin tercümanı; Kal’u Belâ’da kendisine biat etiğim yol güzergâhımın aynası Hz. Mevlânâ…
Mesnevî’sindeki Alah aşkını dalga dalga asırlara, çağlara ulaştıran, “Gel!” diyerek cümle yaratılmışı Rahmeti bol Padişahın aşkına ve sevgisine buyur eden; Kindarlığın yerine dindarlığı, düşmanlığın yerine dostluğu, insanlara eziyet etmenin yerine yardımına koşmayı görev bilen, çevresine anlatan, adaleti yeryüzüne kaim kılmaya çalışan Hz. Mevlânâ…
Nefsimizin Firavununa Musa kılıcı ile savaşmayı öğreten, Alah ve Peygamber aşkının sevgi kılavuzu, bir ayağı arz’da, bir ayağı arş’ta gönül sema’sı yapan Hz. Mevlânâ…
– Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in kölesi;
– Yüce Peygamberimiz Hz. Muhamed Mustafa (s.a.v) ‘nın ayağının tozu Hz. Mevlânâ:
Keşke ben de senin ayağının altında bir toz zeresi olabilseydim ne olurdu…
İslam’ın insana kazandırdığı şerefi, Can Muhamed Mustafa’nın üstün ahlakını, yaş-kuru içinde her şeyi muhafaza eden Kelâm-ı Kadîm’in kadim dilini anlatan Yüce Pîr Hz. Mevlânâ ‘nın ruhaniyetine selam ve naçizane hürmetlerimi iletirken, iyi mi yaptım kötü mü, bilmiyorum ama çok küçük de olsa bazı eklemeler yaparak aşağıya aktardığım dizelerinden dolayı iyi niyetle bile olsa hadimi aştığım için yüce Pîr’den afını diler, hoşgörüsüne sığınırım…
(Kırık kalplilere.. Dertli gönülülere… İçi güneş kadar aydınlık olsa da dünyası zindan olanlara bir teseli niyetine:)
Üzülme!..
İnsanlar senin kalbini kırmışsa üzülme!
Rahman: (c.c), “Ben kırık kalplerdeyim” buyurmadı mı?”
O halde ne diye üzülürsün ey can!
Sanma ki dert sadece sende var.
Şunu bil ki;
Sendeki derdi nimet sayanlar da var. Umudunu yıkma; Yusuf’u hatırla. Dert nerede ise deva oraya gider. Yoksuluk nerede ise nimet oraya gider. Soru nerede ise cevap oraya verilir. Gemi nerede ise su oradadır. Suyu ara, susuzluğu elde et de sular altan da yerden de fışkırmaya başlasın. Dünya malı Alah’ın tebesümüdür.
-Ona bak, ama sarhoş olma!
Gündüz gibi ışıyıp durmak istiyorsan; önce gece gibi kapkaranlık nefsini yak !..
Ayağın kırıldı diye üzülme!
Alah senden aldığı ayak yerine belki sana kanat verecek.
Kuyu dibinde kaldın diye üzülme! Yusuf kuyudan çıktı da Mısır’a sultan oldu, unutma!
İstediğin Bir şey; Olursa Bir Hayır,
Olmazsa Bin Hayır Ara…
Geçmiş ve gelecek insana göredir. Yoksa hakikat âlemi birdir. Bu âlem bir rüyadır. Zana kapılma ey can! Rüyada elin kesilse de korkma, elin yerindedir. Dünya bir rüya ise, başına gelen felaketler de geçicidir. Neden çok üzülürsün ki? Her şey üstüne gelip seni dayanamayacağın bir noktaya getirdiğinde sakın vaz geçme:
– Çünkü orası gidişatın değişeceği yerdir. Dikenler eline batıp, canını acıtığında; Anla ki, güle ulaşmana çok az kalmıştır. Bu âlemin, bu kâinatın kitabı sensin. Aç da kendini oku ey can!
Kâinatın en uzak köşesi, senin içinde ufak bir nokta… Ama sen bunun farkında bile değilsin. Derdin ne olursa olsun korkma! Yeter ki umudun ALAH olsun…
Herkes bir şeye güvenirken;
Senin güvencen de ALAH olsun.
Hiçbir günah, ALAH’ın yüce merhametinden büyük değildir ama;
Sen yine de günah işlememeye bak.
Ûzûlme..!
Derdin ne olursa olsun , bir abdest al nefes gibi…
Ve bir secade ser odanın bir kösesine, otur ve ağla , dilersen hiç konuşma. O seni ve dertlerini senden daha iyi biliyor unutma. Dua ederken O’na kırık bir gönüle el kaldır. Çünkü Alah’ın merhamet ve ihsanı, gönlü kırık kişiye doğru uçar.
Sopayla kilime vuranın gayesi, kilimi dövmek değil, tozu kovmaktır. Alah tozunu alıyor diye, niye kederlenirsin ey oğul..?
(1.Bölümün sonu)
ödevime çok yardımcı olduğu için tşklerimi sunuyom
Performans ödevi için cok yardımcı oLdu Tskrler
İlahi Aşk ve Cezbe, Şehvet, Alah’ın el-Vedûd Güzel İsmi
Tasavufun temeli aşk ve cezbeye dayanır. Cezbe irade dışı olarak Alah’a (c.c.) doğru çekiliş demektir. Aşk da böyledir. Tasavufun temeli aşk ve cezbe derken iki kavramı da, yani aşk ve cezbeyi birbirinin yerine kulanmıştık. Gerçekte ise aşk gizli iken cezbe açıktadır. Yani ilahi aşk kendisini bedende cezbe ile gösterir. Cezbe çeşitleri ise pek çoktur. Tasavuf kitaplarında cezbenin iki yüzden fazla çeşidi olduğundan söz edilir. Ama ilahi aşkın kaynağı değişmez. Birdir. O da Alah’tır.
Aşk ve cezbe kuldan kaynaklanmaz. Alah’tan gelir. Yani ilahidirler. Zira Alah’ın bir güzel ismi de el-Vedûd’dur. El-Vedûd (Alah [c.c.] müminleri sever; Alah [c.c.] sevilecek asıl varlıktır) güzel ismi, Alah âşıklarında, ariflerinde ilahi aşk ve cezbe olarak teceli eder.
Alah (c.c.) neslin devamını kadın ile erkek arasında koyduğu aşk ve sevgiye bağlamıştır. El-Vedûd güzel ismin en büyük ve dikati çeken tecelisi burada görülür. Bu sayede eşler ailenin onca sıkıntısına göğüs gererler.
Kuşkusuz insanın Alah’ı (c.c.) sevmesi kadar O’ndan korkması da gerekir. Bazı insanların Alah’ın (c.c.) yasaklarından kaçınmadıkları ve emirlerini yerine getirmedikleri halde Alah’ı (c.c.) sevdiklerini idia etmeleri kuru bir sözdür. Gerçek sevgi sevileni memnun etmekten geçer. Öyleleri nefislerine uymanın verdiği bir coşkuyla ve dünyada herhangi bir cezaya çarptırılmamış olmanın cüreti ve güven duygusu ile böyle bir idiada bulunmaktadırlar. Hâlbuki dünya bir hikmet ve imtihan yurdudur, ceza ve ödül yeri ahiretir. Gerçi O’nun yüce hikmeti gereği daha ahirete intikal etmeden de bazı kimselere bu dünyada yaptıklarının bir kısmının cezası tatırılır.
Alah’ı (c.c.) sevmek kuru bir söz olmamalı, O’nun emir ve yasakları ve rızası istikametindeki bir yaşam biçimiyle kanıtlanmalıdır.
Alah’ın haram kıldığı şeyleri işleyen kişiler, Alah’ı (c.c.) değil nefislerini sevmektedirler. Nefis sevgisi ise zamanla insanları tapılacak putlara ***ürür. Çağımızda insanların en çok taptıkları put ise paradır.
Alah’ın (c.c.) insanı sevmesi ise ayrı bir konudur. Kuran-ı Kerim’de geçen el-Vedûd güzel ismi ile ilgili aşağıdaki ayet-i kerimeler, buna önemli bir ışık tutmaktadırlar. Büyük bir sırı da barındırmaktadırlar: “O, çok bağışlayandır, sevendir (Burûç suresi, ayet 14).”, “Rab’inizden af ve mağfiret dileyin. Sonra günahlarınıza tövbe edip O’na sığının. O sizi afeder ve korur. Gerçekten benim Rab’im esirgeyendir, sevendir (Hûd suresi, ayet 90).”
Dikat edilirse her iki ayet-i kerimede de Alah’ın (c.c.) sevgisi, bağışlama (el-Gafûr) ve esirgeme (er-Rahîm) anl***** gelen güzel isimlerinden sonra geçmektedir. Bunlar da kulun Alah’a (c.c.) tövbe edip günahlarının afı için sığındığı durumları karşılamaktadır. Demek ki Alah (c.c.), kulun tövbe ile kendisine yönelmesine sevinmekte ve böyle birisini de sevmektedir. Alah’ın (c.c.) sevgisi ise evrendeki en güzel şeydir. Kul için bundan daha güzel bir şey yoktur.
Şu hadis-i şerif de tövbe eden birisine karşı Alah’ın (c.c.) sevincini ve sevgisini açıklaması bakımından değerlidir: “Herhangi biriniz, ısız bir çölde yiyeceklerle yüklü devesi ile birlikte giderken devesi elinden yiyeceklerle birlikte kaçsa o durumda aç ve üzüntülü bir halde ölümü beklerken aniden devesinin geri geldiğini görse şaşkınlık ve sevinç içinde şöyle demez misiniz: ‘Alah’ım Sen benim kulumsun, ben de Senin Rab’inim.’ Yemin olsun ki, tövbe eden kimsenin tövbesinden dolayı yüce Alah’ın (c.c.) sevinci, işte bu kulun sevincinden daha üstündür.”
El-Vedûd güzel ismi ile kula düşen görev, günahlarına tövbe ederek Alah’ın (c.c.) emir ve yasakları ve rızası istikametinde bir yaşam biçimiyle O’nun sevgisine talip olmaktır.
İlahi aşk ve cezbe daima tövbe ve istiğfar halinde olan müminlere teceli eder. Peygamberimizin (s.a.s) günde 70 kere (başka bir rivayete 100) kere tövbe ve istiğfar etmesi de böyle bir sıra sahiptir. Bilindiği üzere peygamberler ismet sıfatları icabı günahlara düşmezler. Ama onların her daim tövbe ve istiğfar etmeleri ilahi aşk ve cezbeyi davet etmekteydi, bu da Alah (c.c.) indindeki derecelerini ve makamlarını yükseltiyordu. Her ulaşılan makam ve derece, bir önceki için tövbe ve istiğfarı gerekli kılıyordu. Bu böylece devam edip gidiyordu.
Tasavuf ve tarikat yolu tövbe ve istiğfarla başlar ve devam eder. İlahi aşk ve cezbe de bunun mükâfatı olarak peşinden gelir. Bunun sonu yoktur. Veliler de bu yola makam ve derecelerini artırırlar. Nefis pişmanlık ateşi ile erir ve ruh da bu sırada ilahi aşk ve cezbe ile coşar. Pişmanlık ateşi ile erimeyen nefis ruhu hapsetmiştir. Bu yüzden ruhun aşka gelmesi ve coşması imkânsız bir hale gelir. Nefis aşk ve cezbe halini yaşayamaz. Aşk ve cezbe hali sadece ruha mahsustur.
Nefis ancak helal dairedeki şehvetle kendisinden geçer, yatışır. Nefis için şehveten daha büyük bir zevk kaynağı yoktur. Bunun için adeta ona tapar. Şehvet ise bizim hayvanlarla olan ortak yanımızdır. Bizi bu dünyaya bağlar. Dünya hayatının hedefi de onun üzerine kuruludur. Aile kurmamızda ve evlat sahibi olmamızda gerekir. Bu açılardan yararlıdır. Aile hayatını da küçük görmemek gerekir. Çünkü bu dünyada cenet hayatının nüvesi aile hayatıdır. Nefis ancak aile hayatı ile teskin olup huzura erer. Ama şehvetin ilahi aşkla hiçbir ilgisi yoktur. İlahi aşkın verdiği zevk yanında o bir hiçtir. Zevk alma açısından ilahi aşk bir güneşse şehvet ancak bir mumdur. Çünkü şehvet ancak kendisi gibi bir nefis olan başka bir nefisle kaynaşırken zevk verir ve insanı tatmin eder, ilahi aşk ise âlemlerin yaratıcısı Alah’a karşı duyulur. İlahi aşk hiçbir zaman tatmin olmaz, gün geçtikçe daha çok kavurur. Nefis meşru daire dışında şehvet ateşine düştüğü zaman insanı hayvanlardan daha aşağı bir tabakaya indirir. Bu azmış ve bela arayan nefistir. Eğer tövbe nasip olmazsa bela ve musibet hem dünyada hem ahrete bu nefis sahibine mutlaka isabet eder. Hadis-i şeriflerde cehenemin ikinci katının zina edenlere ayrıldığı belirtilmektedir. Alah bundan muhafaza buyursun. Âmin. Şehvetiyle imtihan edilmeyen nefis yoktur. Hele ilahi aşk yolcusu şehvet hususunda elinin rahatlıkla uzanacağı veya bizat karşı taraftan gelen davetlerle, baştan çıkarmalarla hem ins hem de cin sınıfındaki çok güzel dişilerle imtihan edilmeden ve bu imtihanları da geçmeden Alah dostu mevkisine çıkarılmaz. İnsan böyle bir şehvet karşısında Alah aşkını tercih ederse büyük bir devlete erer. Gönülerin sultanı olur. Bu da ancak gerçek erlerin başarabileceği bir yiğitliktir. Geniş anlamda şehvet bizi dünyaya bağlayan bütün bağlara denir. Hak âşıkı bu bağlara yaşamı için zaruri nesneler ölçüsünce değer verir. Onun için sevgilinin murakabesi dışında hiçbir şey değerli değildir.
Nefsin tövbe ve istiğfarla oluşan pişmanlık hali, tasavufta çok önemlidir. Bazı sofiler tarikata intisaplarında günahlarına tövbe ve istiğfar ile başlangıçta güzel haler yaşarlar. Sonra tövbe ve istiğfar devrinin bitiğini sanırlar. Artık Alah (c.c.) kendilerini afetmiştir, diye düşünürler. Hâlbuki her ibadeten sonra tövbe ve istiğfar etme tarikat adabındandır. Çünkü her ibadete kusurlarımız pek çoktur. Alah’a layık ibadet yapmamız mümkün değildir. Ayrıca sofiler virtleri ve ibadetleri sırasındaki tövbe ve istiğfarları gelişigüzel çekerler. İçten bir pişmanlık ateşi duymazlar. Yine şeyhlerine tövbe veya biyat tazeleme sırasında da yüreklerinde derin bir pişmanlık ateşi hisetmezler. Çünkü onlar pişmanlığın sadece günahlara mahsus olduğunu düşünürler. Artık günah işlemediklerine göre pişman olmalarına da gerek yoktur. Oysa tarikat ve tasavuf yolunda en büyük günah, insanın Alah karşısında var olduğunu düşünmesidir. Onun için peygamberimizin (s.a.s) bir hadis-i şerifi delil olarak mutasavıflarca çokça söylenir: ‘Varlığın öyle büyük bir günahtır ki onunla hiç bir günah mukayese edilemez.’ Bundan başka bu dünyanın meşru nimetleri müminlere helaldir. Yani günah değildirler. Ama Alah âşıklarının veya böyle bir adayın bir idiası vardır: ‘Alah’tan (c.c.) başka sevilecek varlık yoktur. Hata Alah’tan (c.c.) başka her şey yoktur.’ O yüzden ona yani Hak âşıkına Alah (c.c.) dışındaki her şey, haramdır, günahtır. Bunlar için de, yani gönlünün dünyaya kaymasından da, helal olan şeylerden lezet duyup saplanıp kalmasından da her tövbe ve istiğfar edişinde derin bir pişmanlık duyması, yüreğinde büyük bir ateş hisetmesi gerekir.
Nefis tövbe ve istiğfar sırasında pişmanlık ateşini duymuyorsa demek ki kendisini büyük görmektedir. Oysa tasavuf ve tarikat yolunun amacı nefsi ezmek, hiç etmektir. Çünkü nefis engeli aşılmadıkça kişiye ilahi lütuflar da erişemez. Gerçi bu yolda tek amaç sevgilinin hoşnutluğunu ve rızasını elde etmektir. Bu nedenle ilahi lütuflara da kıymet verilmez.
Dünyayı helal nimetleri ile terk etmek kolay değildir. Bunu ancak gerçek yiğitler başarabilir. Elbete mesele bunları kalpten çıkarmaktır. Yoksa kalbe girmedikten sonra bütün dünyaya sahip olsak da ilahi aşkta bir sıkıntı meydana getirmezler. Ama bunu gerçekleştirmek çok zordur. Zira malı ve nüfuzu koruma düşüncesi nefsi cömert olmaktan alıkor ve bu durum da ilahi aşkı olumsuz yönde engeler. Onun için tasavuf ve tarikat yolu genelikle zenginlere ve toplumda nüfuz sahibi insanlara pek hitap etmez ve nasip olmaz. Öyle kimselerin bir cematle İslami hizmete sarılmaları daha çok tabiatlarına ve meşreplerine uygun düşer. Bu yol da Alah’ın rızasına uygundur. Hele bu devirde tasavuf ve tarikat yolundan daha önemli bir hale gelmiştir. Onun için bazı İslam büyükleri devrimizin tasavuf ve tarikata uygun düşmediğini belirtmişlerdir. Bu sözleri ile tasavuf ve tarikata karşı çıkmamışlar ama İslam’a hizmetin başka bir cephesinin önemine işaret etmişlerdir. Elbete tabiatı, meşrebi ve durumu tasavuf ve tarikatlara uygun düşen insanlara kimse bir şey diyemez. Herkes sevdiği, hoşlandığı şeylerde ancak verimli olabilir. Kendisini kurtarıp başkalarına yardım edebilir.
Alah’tan başka kimsesi olmayan veya malı mülkü bulunmayanlar, tasavuf ve tarikat yoluna çok uygundurlar. Şayet böyleleri tövbe ve istiğfar sırasında içlerindeki derin pişmanlık ateşini kaybetmeyip zikre ve rabıtaya yönelirlerse kısa zamanda ilahi aşkın eserlerini duymaya başlarlar. En azından zikir ve rabıtadan büyük zevk alırlar. Bu durum ise bu yolda büyük bir devletir. Alah kimisine mal mülkle, nüfuzla cömertlik gösterir kimisine de ilahi aşk ve lütuflarla. Onun hikmetinden sual olunmaz.
İlahi aşk elbete Alah’ın (c.c.) zatına karşı duyulur. Ama Alah (c.c.) görülmez. Zatı da tasarlanamaz. O’nun zatını tasarlamak da hadis-i şeriflerde yasaklanmıştır. Bu yüzden O’nun zatına karşı duyulan ilahi aşk ibadetlerde hisedilir. Örneğin sofi için zikir ilahi aşkın bir sofrası olur. Doyamaz ve kanamaz. Cezbeye gelir. Onun zevk aldığı en sevimli uğraşısı ve işi haline gelir. Beri tarafta ilahi aşktan zere kadar nasibi olmayan sofi için ise zikir uyku ilacı gibi tesir eder. Sofiyi mışıl mışıl uyutur. Bazılarını da vesveseye düşürür. Yani zikir hakında olumsuz tavırlar takınmaya ve sözler söylemeye yöneltir.
Yalnız şunu unutmamak lazım ki, Alah sabredenleri sevmektedir (bk. Enfal suresi 46). Zikir hususunda ayak direyenler en sonunda gayelerine ulaşabilirler. Yani zikir başlangıçta onlara tatsız tuzsuz gelirken sonradan bundan büyük bir zevk alabilirler. Bir de insan zikirden zevk almasa da kendisinin yapabileceği beli sayıdaki virdi yerine getirmesi büyük bir kazançtır. Buna devam etmesi övülecek bir hasletir. Alah indinde de bu büyük mükâfatlar içerir. Her insanın beli bir sayıda zikir edinip çekmesi ve bu sayede Alah rızasına talip olması çok güzel bir davranıştır. İnsanın bunun için bir tarikata da intisap etmesine gerek yoktur. İnsan kendi başına da beli sayıda faziletli zikirleri edinip çekebilir. Tabi birtakım haler yaşarsa bir mürşid-i kâmilin rehberliğine mutlaka ihtiyaç duyacaktır.
İlahi aşkı nefis değil ruh hiseder. Çünkü nefis anasır-ı erbadan (toprak, su, hava, ateş) yaratılmışken ruh Alah’tan ilahi bir soluktur. Kuran-ı Kerim’de yüce Alah (c.c.) Hz. Âdem’i topraktan yaratıktan sonra ona ruhundan üflediğini beyan buyurmaktadır (bk. Secde suresi, 9,). Demek ki nefsimiz bu dünyaya, ruhumuz da Alah’a aitir. İlahi aşk Alah’tan gelen ruhun tekrar Alah’a ulaşmak istemesi üzerine duyulan büyük bir çekiliştir. Tabi bu çekiliş ilahi olduğundan büyük bir zevk ve kendinden geçme de buna iştirak etmektedir. Vücuta cezbe eserleri bu sayede kendisini gösterir. Bu durum beşeri (mecazi) aşkta da böyledir. Ruh beşeri aşkta da yanar, kavrulur. Böyle birisi daima sevgilisini düşünür. Başka her şey gözünden düşer. Dünyanın hiçbir kıymeti kalmadığı gibi kişi kendisini de bir hiç olarak görür. Sadece var olan sevgilisidir. Ruhun karşı cinse aşkı bu yüzden mutasavıflarca övülmüş ve ilahi aşka geçişte bir köprü olarak görülmüştür. Böylelerinin tasavuf ve tarikat yoluna girdiklerinde mecazi (beşeri) aşktan ilahi (gerçek) aşka çok daha kolay geçebileceklerini söylemişledir. Edebiyatımızda mesnevilerin konusu genelikle mecazi aşktan ilahi aşka yükselmedir. Eski devirlerde kadının sosyal hayata görülmemesi, örtünmesi, evlilik dışı her türlü ilişkinin (arkadaşlık, flörtlük) yasak oluşu bu mecazi aşkları kara sevdaya dönüştürmekteydi. Dolayısıyla edebiyat dünyasında mesneviler bir yaşam gerçekliğine yararlı olmak amacıyla bu konuyu seçiyordu. Mecazi aşka tutulanları ilahi aşka yönlendiriyorlardı.
Bazı şeyler kitaplardan öğrenilmez. Bunların öğrenilmesi için bir üstat gerekir. İlahi aşkta da durum böyledir. Bir mürşid-i kâmil bu ilahi aşkta ilk adımdır. Mürit ilahi aşkı önce mürşidine karşı yaşar. Çünkü mürşit ilahi teceliye mazhardır. Mürit onu görünce cezbeye tutulur. Rabıtada adeta erir. Mürşidi bir nur ve feyz kaynağıdır. Bu durum fenafişeyh (mürşidinde yok olma) haline kadar böyle gider. Mürşit onu manevi âlemde Rasululah’la tanıştırır. Fenafirasuldan (peygamberde yok olma) sonra fenafilâh (Alah’ta yok olma) makamı gelir ki o zaman ilahi aşktan söz edilebilir.
Dini kitaplar, güzel manzaralar insanı Alah’la ilgili tefeküre ***ürebilir. Hak âşıkı pek tefekürle meşgul olmaz. Daha doğrusu tefekür onun ruhunu doyurmaz. Sadece bir değişiklik verir. Ruhu bu açıdan biraz rahatlatır. İştahlandırır. O vaktini daha ziyade murakabe ile geçirir. Daima kendisinin sevgilisi tarafından gözetlendiğini düşünür.
İlahi aşkın insan için en yararlı şekli kendisini ibadetlerde gösterir. Nefis hiçbir ibadeti sevmez. Her ibadet onun zoruna gider. İbadetlerden nefret eder, kaçar. Kişi nefsinin bu eğilimine rağmen ibadetlerini yerine getiriyorsa o büyük bir kahramandır. Müslüman’dır. Nefsiyle yaptığı savaşı kazanmıştır. Alah fazl u ikramıyla bu kişiye zamanla ibadetleri sevdirir. Beli ki ruhu nefsin baskısından kurtulup ibadetlere karşı olan aşkını sahibine hisetirmiştir. O kişinin nefsi de buna pek ses çıkarmaz. Bu olgun müminin vasfıdır. Hak âşıkı ise ibadetlere adeta koşar. Yorulmak nedir bilmez. Hiçbir dünya nimeti ibadet kadar ona lezet vermez. İşte gerçek, ilahi aşk da budur. İbadetlere karşı duyulan bu aşk Alah’ın (c.c.) zatına karşı duyulan aşkın bir yansımasından başka bir şey değildir.
Alah (c.c.) lutf u ihsanıyla her birimize ibadetlerine karşı sevgisini ve aşkını nasip eylesin. Âmin.
Muhsin İyi
ödevime yardımcı oldu yaşasın