Artık sanki sorduğum ve cevabını beni ve benim gibileri aydınlatabilecek insanlardan alabilinceye kadar, kendi kendime cevaplar aradığım soruların dışındayız. Sorular üreterek sıkıntıların temel sebeplerini aramış gibiydim. Belki o soruların tatmin edici cevaplarının hayata geçtiğini görmek şu anda irdelediğim bütün problemleri çözebilecektir.Yani sivrisineklerle uğraşmak yerine top yekûn bataklığı kurutmak olurdu. Ama bataklık kurutuluncaya kadar da sivrisineklerin işkencesini çekmek oldukça zordur. Onlarla mücadeleye devam etmek için sebep oldukları sorunları görmek gerekiyor.
Yinelemek istiyorum gerçek çözüm bataklığı kurutmakla özdeşleştirebileceğimiz, cahilliği ve şarlatanlığı yok edici tedbirler almaktır. Cahilliği ve şarlatanlığı yok edinceye kadarda, bunların sebep olduğu sorunları görüp teşhis etmek ve fert bazında bile olsa mütemadiyen mücadele etmektir. Ülkemizde yaşayan insan kesimlerine bir nebze göz gezdirdiğimizde sorunların belki küçücük bir kısmını görebilme basireti gösterebilmekteyiz. Bu satırlarımla da okuyucu olmaktan ileriye geçip de asla ciddi bir yazar olamayacak olan ben bile bir şeyler görebiliyorsam herkes denemeli diyorum. Sana mı kaldı diye soranlar olursa, çözüm için çok geniş yetkiler bizlerde olmasa da sorunları görebilme hakkımız olabilmeli diyorum.
Yukarıda biraz işsizlerden birazda çocuklarımızdan sohbetler ettik. Emeklilerimiz den de bahsetsek mi! Ne dersiniz? Emekliler artık çocuklarına vaktiyle ne kadar şerefli meslekler yaptıklarını söylemeye utanıyorlar. Durum bundan ibarettir. Ne fazlaca konuşulabilecek durumları vardır nede artık üretime katkıları olmadıkları için hatırlanmaya gerek vardır. Artık hiçbir şey üretmedikleri için aslında oy haklarını da ellerinden alıp tamamen layığını bulmalarını sağlamalıyız. Onlar hakkında yapılan işler kadar konuştuk yeter. Ama inşallah onlar yaptıkları işler kadar hatırlanmaya başlarlar.
Yeter mi? Tüğlerim diken, diken oluyor. Bu gün 78 yaşında emekli makinist, yıllarca Diyarbakır, Malatya, Adana, Zonguldak, İzmir de tren sürdü babam. Anne, babamı özledim, ne zaman gelecek? Diye sorduğumda ekseri “ haftaya “ şeklinde alırdım cevabımı. Babam emekli olduktan çok sonra bir gün onunla istasyonda şehir içi tren bekliyorduk. Önce sesi geldi sonra kendisi göründü öbür baştan, ihtişam ve süratle girdi istasyona. Sıkı bir frenle rayların üzerinde kayarak durdu. Babam gözlerini sıkarak yummuş, başını yana doğru eğmişti.” İşşşş” diye bir inleme duydum. İnanın gözlerinde yaş vardı. Baba ne oldu? Dedim. “Oğlum mahvetti tekerleri” dedi. Bende bir gün babamla Ankara / Behiçbey deki TCDD tren bakım onarım hangarlarının olduğu depolarda tren tekerleklerinin bakımına rastlamıştım. Tek, tek özel makinelerle düzleniyorlar. Çok zahmetli bir iş, sanırım yüksekte maliyeti vardır. Babamın şu cümlesini de yazmadan geçemeyeceğim “ Oğlum yirmi yıldır bedava ekmek yiyoruz, devlete yük oluyoruz, yok mu acaba yapabileceğimiz bir hizmet? ” Var baba ve babalarımız, var, siz işinize devam edin, bizi özendirmeye, bu nesli de sizin gibi olmaya davet etmek için var gücünüzle vatan aşkınızı sergilemeye.
Ben eğitim, sağlık, sigorta, iletişim ve sayılarak artırılabilecek konularda yapılan teknik çalışmaları irdeleyebilecek bir durumda değilim. Ancak hayatı yaşarken bir şeylerin ters gittiğini de herkesle beraber hissedebiliyorum. Halk ve devletin kurumları beraberce yaşam düzenini oluşturuyorlar. Tavuk mu yumurtadan çıktı, yumurta mı tavuktan? Halk mı duygularının esiri olmuş mevcut düzeni ve yetişmekte olan, olanlardan habersiz çocuklarımızı kendine benzetiyorlar? Yoksa kurumlar mı halkımızı karanlıklara yuvarlıyorlar? Karşılıklı bir erozyon biteviye sürüp gidiyor. Öyle başa böyle şapka deniyor. Sanki insanlar bu sistemde böyle yaşanır diyorlar. Kurumlar, kuruluşlarda bu halka bu çok bile der gibi. Gemisini kurtaran kaptan misali bir akış yüksek debisiyle devam ediyor. Donanmanın komşu gemisi batınca sağ yanımı kim koruyacak bunu düşünenimiz yok gibi.
OLUP BİTENLER
* Olup Bitenler 1
* Olup Bitenler 2
* Olup Bitenler 3
* Olup Bitenler 4
* Olup Bitenler 5
İnsan pikolojisi ve davranışlarının ülke yönetimine kadar uzanan yansımalarını irdeleyen yazınızı ilgiç ve keyifli buldum, elinize sağlık