Taşlama, doğası gereği mizah basınına genişletilmiş bir kapsam verir. Bir halkın ihtiyacından ve alay edilen konuya gülecek “önceden oluşmuş” bir gruptan doğan mizah basınının tutucu karakterini benzer şekilde göz önüne alırsak, mizah basını, aydın bir topluluğun özellikle geçiş dönemlerinde, aidiyet bilinci yaratma sürecinde kendini tanımlamaya yardımcı olan parametrelerini teste tâbi’ tutmaya yarayabilir.[1]
Osmanlı Mizah basınının tarihinde iki dönemi ayırt etmek gerekir. 1870-1877 yılları arası mizah basınının doğduğu dönemdir. 1908’de Jön Türk hareketinin ertesi de mizah basının hızla geliştiği dönemdir. Abdülhamid’in saltanat dönemi ise, mizah ve taşlamanın sansüre uğradığı ve dışarıya kaçtığı yıllardır ve ara dönem olarak adlandırılabilir.[2] 1870’li yıllarda bu basının hızla gelişme nedeni hiç şüphesiz resimleri sayesinde geleneksel basından daha çok okuyucuya hitap edebilmesinde yatmaktadır. Derginin bir kıraathanede okunmasını kafamızda canlandırmamız gerekir; taşlamalı resimlerin bolca yorumlanmış oldukları kesin. Büyük bir bölümünün okuma yazması bulunmayan bir toplumda resim, toplum üzerinde daha büyük bir etki yaratma gücüne sahipti. Ayrıca mizahlı anlatım biçimi, başka bir uslupta olup da sansür edilebilecek bilgilerin ve fikirlerin tedavülünü sağlıyordu.
Türk basınında ilk süreli mizah yayını bir ilavedir.1868 yılında Ali Reşat ve Filip Efendi tarafından kurulan Terakki gazetesi, 1869 yılında haftanın iki günü ilave vermiştir. Terakki Eğlence adındaki bu ilavenin hemen ardından Letaif-i Asar gelmiştir.[3]
İlk mizah gazetesi olan Diyojen’den başka, 1873-1877 yılları arasında yayınlanan Çıngıraklı Tatar ve Hayal gazeteleri yayınlanır. Bu arada Latife, Şafak, Kamer, Meddah, Tiyatro, Kahkaha, Şarivari Medeniyet, Geveze, Çaylak adlı mizah yayınları da bu dönemde ismi sıkça duyulan kısa dönemli yayınlardır.[4]
Tam dört kez kapatılan Diyojen 1870’de İstanbul’lu bir Rum olan Teodor Kasap tarafından kuruldu. Osmanlının ilk mizah gazetesi olarak adlandırılan Diyojen, fıçısında İskender ile konuşmakta olan bir Yunan filozofunu gösteren ilk sayfasındaki resim hariç yaklaşık bir buçuk yıl resimsiz olarak basıldı. İlk mizahi resim 26 Mayıs 1872 tarihinde 121. sayısında yayınlandı.[5] İlk kapatılma nedeni, dördüncü sayıda İran Şahı’nın Bağdat’ı ziyaretini anlatırken etrafındakilerin sayısını abartması üzerinedir. Gazete 1,5 ay kapatılır.
Diyojen’in ikinci kez kapatılmasına ise 14 ve 15. sayılarında yayımladığı fıkralar sebep oldu ve gazete 15 gün süre ile kapatıldı. Diyojen 128. sayısında Namık Kemal tarafından kaleme alınan ve Sadrazam Mahmut Nedim Paşa’yı kediye benzeterek hiciv eden “Kedi Mersiyesi” adlı bir manzume yayımladı. Bu mersiye çok tutuldu ve Çaylak gazetesi 23. sayısında “Diyojen’in Kedisi” başlığı ile aynen yayımladı. Diyojen 132. sayısında Kedi Mersiyesine ek olarak bir de “Köpek Mersiyesi” yayımladı. Bu mersiyeden hükümet rahatsız oldu ve 133. sayıda yayımlanan bir uyarı gönderdi.
Diyojen’in son kapatılması ise 179, 180 ve 182. sayılarında Rus Çarı ve Mısır Hidivi İsmail Paşa ve Rus Başbakanı Gorçakof ile Rus elçisi İgnatiyef’in ağızlarından hayali mektuplar yazması üzerine olmuştur. Bu hayali mektupları Hakayikul Vakayi gazetesi ciddiye alarak “ Devlet ileri gelenleri ağzından sahte mektup yazmak” şeklinde yorumlandı ve eleştirdi. Diyojen’in savunması hükümeti ikna etmedi ve Diyojen tamamen kapatıldı. Kapatılma ilanında “Diyojen gazetesi mizaha mahsus bir gazete olduğunu bahane ederek adab-ı umumiye ve kaide-i hükümetin gösteremeyeceği bir yolda idare-i lisan etmeyi itiyat etmiş ve tashih-i usul etmesi için defatle ihtar ve tenbih ve birkaç kere tatil edilmiş ise de gene mesleğinde ısrar ve 179, 180 ve 182 numrolarında dahi bazı zevat-ı fihamın şan ve haysiyetine dokunacak isnidatı şamil imzalarıyla sahte mektuplar neşretmek faciasına kadar ihtiyar etmiş olduğuna ve bu halile devamı asla caiz olamayacağına binaen 12 Mart 1867 tarihli kararname mucibince işbu tarihten itibaren külliyen fesih ve ilga” edildiği ilan edilmiştir. [6]
Sultan Abdülaziz döneminde en önemli siyasi olaylar Balkanlar’daki ayaklanmalardır. Hızlı silahlanma sonucu o bölgede 1876‘dan itibaren olaylar hızlandı. Abdülaziz’den V.Murad’a, onsan da Abdülhamid’e bir yıl içinde taht üç kez el değiştirdi. Sırbistan ve Karadağ ayaklandı. Çaylak gazetesi de böyle bir ortamda yayın hayatına başladı. Öte yandan bu dönem, yayıncılık alanında da ıslahatçıların siyasi tesirinin altında belli bir serbestliğin yaşandığı parlak günlere tanık olmuştur. 1 Aralık 1876’dan 26 Haziran 1877’ye kadar 162 sayı yayınlayan Çaylak gazetesi, Balkanlar’daki ayaklanmalara çok önem vermiştir.[7] Hemen hemen her sayısında bu konuyu işleyen hükümetin dikkatini çeken karikatürler çizmiştir. Olaylar arifesinde yakalanan bir Sırp komitesi liderinin perişan haldeki karikatürünü büyük bir zevkle vermiştir.
Mizah gazeteleri Balkanlar’daki yabancı ellerin faaliyetlerini de iyi görmüştür. Özellikle Rusya’yı kastederek “Ayı”lı karikatürlere yer vermiştir.
II.Meşrutiyet’in ilanının hemen ertesinde Avusturya 1908’de Bosna-Hersek’i ilhak etmiş, bu durum Osmanlı İmparatorluğu tarafından şiddetle protesto etmesine neden olmuştu. Ancak Devletin içinde bulunduğu durum nedeniyle bu ilhaka karşılık ellerinden pek bir şey gelmeyen hükümet yetkilileri, İngilizlerin başlangıçtan beri desteklediği taviz kopartma politikasını uygulamaya koyarak Avusturya mallarını boykot kararı almışlardı. İşte beş ay sürecek boykot Kalem dergisinde yayınlanan karikatürlerle çok iyi takip eidlmiş ve kamuoyuna yansıtılmıştır. Kamuoyunun da önemli tepkisiyle boykot büyüdü. Sonuçta ilhaktan beş ay sonra, Osmanlı İmparatorluğu Avusturya’yla anlaşarak Bosna-Hersek’e karşılık 2,58 milyon Osmanlı Lirası alındı.[8]
Osmanlı İmparatorluğu’nde gayrimüslim unsurların çıkardıkları mizah yayınları da mevcuttur. Bunlardan biri de Osmanlıların birliğini ifade eden “Osmanlılık” rüyasını canlandıran Jön Türk devriminin ertesinde Türkçülük gerçeği karşısında, Osmanlılık rüyasını en kısa zamanda dağıtmak amasıyla yayın hayatına atılan Embros dergisidir. Rum Ortodoks değerleri sistemini benimser ve onu tartışma konusu yapan ya da sadece ona karşı bir alternatif sunan hemen her şeye karşı çıkar. Kadınların özgürlüğü, geleneklerin çözülmesinin ürkütücü bir işareti olarak algılanmaktadır. Kısacası yayıncısı Makridis’in söyleminde o dönemdeki İstanbul’un orta halli Rum zihniyetinin genel çizgilerini ayırt edebilmek mümkündür.[9]
Dergide gerek “Osmanlı”, gerekse uluslararası siyasal ve toplumsal durumlar ile alay edilir: Rum cemaati ile, Türk Hükümeti ile, Batı ile, Yunanistan ve Balkanlarla ilgili olay ve durumları temel malzeme olarak kullanılmıştır.[10]
——————————————————————————–
[1] Efthymia CANNER; “Jön Türk Devriminin Ertesinde İstanbul Rum Mizah Basını: Embros Dergisi”, Toplumsal Tarih, Aralık 1997, C.48, s.25.
[2] François GEORGEON; “Şehrin Aynası: Osmanlı Mizah Basını”, Toplumsal Tarih, C.IX, S.49
(Ocak 1998), s.25.
[3] M.Bülent VARLIK; “Tanzimat’tan Cumhueiyet’e Mizah”, T.C.T.A, C.IV, İletişim Yay., İstanbul 1985, s.1093.
[4] Ebuzziya Tevfik Diyojen’de yazılan yazılar için “Diyojen sayesinde fikirlerimizi yayabildik. Ciddi bir şekilde söyleyemeyeceklerimizi mizahi bir uslupla yazabiliyorduk” demektedir. Ebuzziya Tevfik; Yeni Osmanlılar Tarihi, c.II, İst. 1973, s.185.
[5] GEORGEON; “Şehrin Aynası: Osmanlı Mizah Basını”, s.24.
[6] İsmail GÜNDOĞDU; Sultan Abdülaziz Devrinde Mizah Basını Yoluyla Muhalefet, Basılmamış Y.L.Tezi, Sakarya Üniversitesi, Sakarya 1998, 222.
[7] Christiane CZYGAN; “Çaylak”, Toplumsal Tarih , Kasım 1999, s.26.
[8] Mehmet Emin ELMACI; “Karikatürlerle Avusturya Boykotu”, Toplumsal Tarih, Mart 1999, S.63,s.48,53.
[9] CANNER; “Embros Dergisi” s.25.
[10] CANNER; “Embros Dergisi”, s.26.
Canım belki fikir verir…