Birileri bile-isteye Fethullah Gülen adιnda bir emekli hoca efendinin iktidardan çok daha güçlü olduğuna dair bir korku salιp sonrada aralarιnda „kavga“ olduğu fitnesini yayιyor. Gülen hareketinin 7-10 milyon bağlιsιnιn olduğunu savunuyorlar ve bununla güya iktidarι hizaya getirme gayretkeşliğine soyunuyorlar. Bir kere bu rakam meselesinden ben kişisel olarak oldum olasι hazzetmem. Bazιlarι çιkιyor 20 milyon Kürt var diyor, bazιlarι çιkιp 25 milyon Alevi var diyor, tam da „ağzι olan konuşuyor“ durumu yani…
Kimileri bu hareketin yada onlarιn tabiri ile cemaatin „şeriatçι” olduğunu, kimileri de „ιlιmlι İslamcι“ ve diyalogdan yana olduğunu savunuyor. Yani at izi it izine karιşmιş durumda.
Bir kere hemen ifade edelim ki Hoca efendinin uzun yιllar emek verdiği bu hareket tamamen „sosyal“ bir vakιa dιr. Ak Parti ise “siyasal” bir partidir. Bu hareket Ak partiden çok önceleri de vardι ve hatta çok farklι siyasal hareketleri de desteklediğini bilmekteyiz. Bu harekete gönül vermiş herekesin mutlak anlamda Ak Partiyi desteklediği gibi bir veri zaten kimsenin elinde yok ama bu hareketin Ak Parti öncesinde bu partinin içinden çιktιğι anlayιş tarafιndan kurulan hiç bir partiye oy vermediğini çok iyi bilmekteyiz. Üstelik bu durum sadece bu hareketle de sιnιrlι değildir. Ülkemizde bulunan irili ufaklι cemaat diye tanιmlanan hiç bir hareket bu görüşe (milli görüş) oy vermemiştir. Bu tür yapιlar genelde iktidar kimse onun yanιnda olmayι hemen her zaman kendi çιkarlarι için öncelemişlerdir. Kendi zaviyelerinden bakιldιğιnda bu problemli bir durum da değildir. Şimdi moda Gülen hareketine saldιrmak olduğu için (meyvesi olan ağaca taş atmak aslιnda sağlιklι bir duruma işaret eder) biz de bunun üzerinde durmaya çalιşalιm. Bu konularda bazιlarι hareketin hem sayιsιnι ve hem de gücünü abartarak kasιtlι olarak bir “fitne” yaratma yolunu seçerken bazιlarι da hem Hocaefendiye ve hem de gönüllülerine salya-sümük saldιrarak hakaret etme yolunu seçiyorlar.
Dershaneler ve kolejler vasιtasιyla bu hareketin, donanιmlι, ülkesini seven ve hizmet aşkιyla yanιp tutuşan bir kuşak yetiştirdiği inkar edilemez bir gerçektir. Ancak ülkenin tamamen onlar tarafιndan idare edildiği gibi bir algι yaratmaya çalιşmak ahmaklιk değilse kasιttιr ve tabi ki kuyruklu bir yalandιr.
Görüş ve düşüncelerinin tamamιnι yahut bir kιsmιnι paylaşmak yahutta hiç paylaşmamak gibi konularιn tamamι saygιndιr. Ancak insaf ve vicdan sahibi olanlarιn “hak ve adalet” gibi kavramlara borçlarι vardιr ve bunu ödemek zorundadιrlar. Ülkemiz içerisindeki hizmetleri tarafgirlik kaygιsιyla bir kenara koysak bile bu gönüllü hareketin ülkemiz dιşιnda yapmakta olduğu hizmetleri görmezden gelemeyiz, gelmemeliyiz. Belki ilk bakιşta biraz garip kaçabilir ama biz bu memlekette hani hiç müstemleke olmadιk diye hava atιp duruyoruz ya şu Osmanlιnιn son aydιnlarιnιn hangi okullardan yetiştiklerini bana birisi bir söylesin. Bazι paşalarιmιzιn İngiliz hayranι olmasιna rağmen Fransιz konsolosluğu daha yakιn diye oralara sιğιndιklarι bir vakιa değil mi?
Dünyanιn dört bir yanιnda bir gönüllü ordusuyla çok ciddi eğitimler veren okullar yaptιran ve o ülkelerde yarιn Türkiyemiz hakkιnda bilgi sahibi olan ciddi bürokrat yahut devlet adamι çιkaracak insanlarιn yetişmesine vesile olan bir harekete bu ülkeyi seven insanlarιn ancak teşekkürle karşιlιk vermesi gerekir. Aslιnda bu tür girişimler hep büyük devletler tarafιndan yapιlmιştιr. Bunu bizim devletimiz değil de böylesine gönüllü bir hareket yapmιşsa bundan ancak kιvanç duyulur. Ak Partinin ileri gelenleri de bunu her fιrsatta dile getiriyorlar zaten. Bunun sonucunda Türkiyemiz lehine bile olsa illa da sömürü aramak gerekmez. Bu engin, evrensel ve büyük düşünmenin bir sonucudur.
Ülkeyi 10 yιldan bu yana yönetmekte olan Ak Partinin bu iyi yetişmiş insanlarι istihdam etmesinden daha makul ne olabilir. Zira başbakan hemen her zaman, „ehliyet, liyakat ve emanet“ ilkelerinden bahsetmiş ve bunlardan da hiç bir zaman taviz vermemiştir. Hem ciddi bir donanιmι olan ve hem de ülkesini seven insanlar dururken monşer eskilerini mi istihdam edecekti.
Ben kişisel olarak cemaat demesem bile sosyal bir vakιa olarak bu hareketin ne zararlι bir teşkilat ne de ülkeyi ele geçirmiş bir sosyal yapι olduğuna inanιrιm. Bu hareket de tιpkι diğerleri gibi bu ülkenin sosyal dokusunun ortaya çιkarttιğι bir gerçekliktir. Belki ilave olarak bu hareketin gönüllüleri arasιnda varlιklι insanlarιn sayιsal olarak daha fazla sayιda olduğunu ve bunlarιnda gerek medya ve gerekse diğer alanlarda bir nebze daha etkin konumda olduklarιnι varsayabiliriz. Ancak bu zaten eşyanιn tabiatι gereğidir. Dün de başka birileri bu konumda idiler ve belki yarιn çok daha başka birileri bu konumlara gelebileceklerdir. Bütün bunlar toplumsal gelişimin seyri ile alakalιdιr.
Daha düne kadar iktidarlarιn toplumun gerisinde kalmakta olduklarιndan müşteki olmaktaydιk. Ancak şu anda hem iktidar hem toplum ciddi bir dönüşüm ve değişimi yakalamιş gözüküyor. Bu ülkenin tapusu nasιl olsa bizde, bize kimse bir şey yapamaz, köleler nasιl olsa efendilerini azat edemez diye düşünen ve yatan bazι kimseler bu dönüşüm ve değişimi zamanιnda okuyamadιklarι için hemen her alanda mevzi kaybettiler, kaybetmeye de devam ediyorlar. Ancak bunlar arasιndan çιkan bazι aymazlar adeta kιskançlιk nöbetine tutulmuşcasιna hareket ediyorlar. Böyle olunca da gözleri görmüyor ve kulaklarι işitmiyor. Kör ve sağιr (mânen) olursanιz sizden başka bir şey yok zannetmeye başlarsιnιz. Bu durum sadece böyle yapanlara zarar verir. Zira hiç kimse gözünü kapatarak „ιşιğι“ yok edemez, ancak kendini karanlιkta bιrakabilir. Son olarak bu kιskançlιk krizine tutulmuş olanlara bir tavsiye ile bitirelim:
Nazar etme ne olur! Gayret et senin de olur!
Baki Selam Ve Saygιlarιmla.
Ömer Erdem
Mainz/Almanya
34 kaçakçının bombalanması olayı da spekülasyon muydu? Böyle bir şey hiç olmadı da sadece ortaya atılan paranoyolar ve hezeyanlar mıdır?
Bu olayların öncesinde C.Başkanı görev süresi 5 mi 7 mi tartışmaları vardı ve halihazırda köşkte oturanın canı sıkılmıştı, bunu da en sonunda beyan etmişti. Gelelim tekrar bombalama olayına,
İstihbaratı veren kim?
Bombalama emrini veren kim?
Hiçbir şey netleşmedi değil mi, neden? Olayların ucunu birbirine bağlamanızı öneririm.
Mit olayına kadar “Dokunulamayanlara dokunacağız” deniyordu, ta ki H.Fidan’a gelinceye kadar.. Ona dokundurtmadı neden?
Perdenin önündeki yalancı gülücük ve uyduruk beyanatlara değil, kulisteki itişip-kapışma ve çatışmalara, sözle değil eyleme, gölgeye değil, ayak izine ve izlerin nereye gitiğine bakınız. Bakarsanız inanıyorum ki birçok şeyi daha objektif olarak analiz edip çözümleyebileceksiniz.
Sayin yorumcu arkadasimiz,
Kendi kendinize vehmetiginiz böyle bir catisma vaki degildir. Olsa bile bu kimseyi ilgilendirmez. Bir mesele de Rusen cakir in fikir belirtmesi onun dogru oldugunu göstermez. Hem sonra cemat denilen bu sosyal yapiya birileri kasten böyle bir güc hamlediyor. Biraz zenginlikleri var ama sayisal olarak öyle bir partinin oy oraniyla oyanayabilecek gücleri yok. Kavganin vekilik dolayisiyla ciktigi dedikodusuna kargalar bile güler. Bu anlayisa bagli insanlarin cok iyi okularda yetisip bürokraside baziu mevkilere geldikleri dogru ama hepsi bu. Ak Parti 21 milyon oy aliyor. Bu ve benzer cematlerin sayisi milyonu bile bulmaz. Bunlarda güc vehmedenler “irtica” kelimesi tedavülden kalktigi yada prim yapmadigi icin bir cemat fenomeni ve dolayisiyla paranoyasi yaymaya calisiyorlar. Bunlar art niyetli kisilerdir. Sabiha Gökcen ismi degisin de ne olursa olsun. Ben sahsen bu anlayisa cok yakin olmayan birisiyim. Ama sizin gibiler saldirinca car-nacar savunmak durumunda kaliyorum. Bir savci muhtemelen CMK 250. madeye dayanarak ve MIT yasasinin 26. madesini de bilmedigi icin(ki bilmek zoriunda degildir) icin tesadüfen böyle bir yanlisa yol acmis ve hükümete danismanlik veren bazi kimseler panikleyerek bu isi büytmesi sonucu ortaya cikmis olan basit bir meseleyi, iktidar-cemat kavgasi, hükümet ve devlet krizi olarak sunmaktan ibaretir. Ama kabul etmeliyiz ki hükümete muhalefet etmekte acze düsmüs bazi cevrelerin imdadina yetismis olan medya meseleyi alalyip-pulayip bir kriz algisi olusmasina önemli bir katki sundugu icin takdiri haketmektedir.
Bu basit bir olaydir, hepsi bu, gerisi, laf-i güzaf ve mahale dedikodusundan ibaretir.
Baki Selamlar
Korkma, kaygı duymana gerek yok. Partiniz zeval bulmuyor. Yalnızca küçük bir görev değişikliği yapılması planlanıyor. Yani geminin kaptan ve müretabatının değiştirilmesi söz konusu:)
Sizin için birşey fark eder mi? Müretebatan biri değilseniz endişe etmenizi gerektiren bir durum yok demektir.
Uçağın havalanma vakti gitikçe yaklaşıyor..
O iki hava limanının henüz isimleri değişmedi, o beyaz takeli gelmezden önce değişmiş olacağını sanıyorum, mesela birinin adı “Bediüzaman Hava Limanı” diğerinin adı “Kutbul Aktab Hava Limanı” olarak adlandırılabilir, bilmem tam olarak ismi ne olur da kesin olan şu ki, değişecek.
Sizinle iyi kötü bu sayfada oluşan bir özel hukukumuz olduğu için diyorum ki: “Yanlış ata oynamayınız!”
Tabiki takdir hakı kendinize aitir. Dostça selam.
23 Şubat 2012 Perşembe 10:51
AKP ve cemat arasında savaş var
İslami kesim içinde Cumhuriyet tarihinin en büyük kavgası yaşanıyor…
Vatan gazetesi yazarı Ruşen Çakır, Yeni Şafak gazetesi yazarı Ali Bayramoğlu’yla MİT krizini ve AKP-Gülen cemati ilişkisini konuştu.
Vatan gazetesi yazarı Ruşen Çakır, Yeni Şafak gazetesi yazarı Ali Bayramoğlu’yla MİT krizini ve AKP-Gülen cemati ilişkisini konuştu.
Cemati ve iktidarı yakından tanıyan Yenişafak gazetesi yazarı Bayramoğlu, iktidar cemat arasındaki krizi çok çarpıcı bir cümleyle özetledi:
“İslami kesim içinde Cumhuriyet tarihinin en büyük kavgası yaşanıyor”
Bayramoğlu, Gülen Cemati ile iktidar arasındaki savaşın başlangıç noktasını da tespit eti:
“Cemat Meclis’e gelmek istedi, ancak iktidar buna izin vermedi”
İşte o çarpıcı ropörtajın önemli satırbaşları…
CEMAAT İKTİDAR ÇATIŞMASI
AKP ile Gülen cemati arasında bir çatışma olduğunu düşünüyor musun?
Evet, düşünüyorum. İşe “Neden çatışma var” meselesinden başlamak gerekiyor. Bunun içinse biraz geriye gitmek lazım. 2002 ile 2007 arasında bir yanda AK Parti reformlar yaparken eski düzenin kurumları olan asker, yargı ve üniversiteyle bir tür süngü savaşına girmişti. Diğer yanda 1999’da yurtdışına çıkmak zorunda kalan Fethulah Gülen’e yakın emniyetçilerin 2002-2003 yılarındaki Sarıkız, Ayışığı gibi kendi varlıklarını da özelikle hedefleyecek askeri darbe girişimlerini saptadıkları, buna bağlı olarak cematin sosyolojik ve yarı-politik dokusundan çıkıp çok daha aktif bir örgütlenmeye gitiklerini, yani kendilerini agresyon içinde savunmaya yöneldiklerini görüyoruz. İşte cemateki bu yönelişle AK Parti’nin askerle karşı karşıya kalışının paraleliği, zaten tabi olan ama bu koşularda çok daha pekişen bir işbirliğine yol açtı.
SAVAŞIN BAŞLAMA TARİHİ 27 NİSAN
Her ne kadar mecburen ortaya çıkmış olsa da bu itifakın başarılı olduğunu görüyoruz. Sonuçta askeri vesayet büyük ölçüde geriletildi, hata tasfiye edildiğine inananlar da var…
Muhakak, meşruiyetlerinin temelinde de bu başarı var. AK Parti, bugün eleştirilen özel yetkili savcılık ve mahkemeler düzenlemesiyle, buradaki aktif yapılanmayla yol alabildi. Bu ikili açıkçası Türkiye’nin sivileşme, geçmişle yüzleşme sürecinde çok önemli, tarihi roler oynadılar. Demokrat kamuoyundan da büyük destek gördüler. Ancak şunu da belirtmeliyim. Bence bu aktif yapıyı sadece cemat üzerinden tanımlamak doğru değil. O emniyet-yargı yapısında çeşitli katmanlar var. Örneğin sosyolojik bir doku var, Orta Anadolu kökenli, mütedeyin ve orta-alt sınıflardan gelen hakim ve savcıların elde etikleri güçle geçmişte maruz kaldıkları toplumsal ve siyasal tahkir arasındaki elektrikli ilişkiler var. Ancak burada örgütlenmesi, çekim gücü ve ana dalga olması itibariyle ve sahip olduğu stratejilerle itici güç elbete cematir.
“MOSAD, ERGENEKON İDİASI GERÇEKÇİ GELMİYOR”
Son krize baktığımızda “Neden bu çılgınlık?” diye soramadan edemiyor insan. Çünkü bu bir intihar. Bu sorunun üç cevabı olabilir. Birincisi, son derece merkezi bir otorite var ve bu otorite son derece planlı bir şekilde, adım adım giderek bu hamleleri yapıyor. Ancak senin de yazmış olduğun gibi, Fethulah Gülen’in fazlasıyla işin merkezinde olduğunu kabul etmekle birlikte cematin çok büyük ve geniş bir network (ağ) olduğunu ve bu networkün de kişilere geniş inisiyatif imkanları sağladığını…”
BUNLARI BEN YAZMADIM. YAZSAYDIM DA ANA HATLARIYLA ZATEN BUNLARI YAZARDIM… KORKMA, AKP ZEVAL BULMAYACAK. BU İŞLER PARTİNİZİN SONUNU GETİRMEYECEK, YALNIZCA BAŞ VE ELİT KADRO DEĞİŞİKLİĞİ YAPILACAK. TAVSİYEM: OLAYLARIN ARKA PLANINI İYİ OKUYUNUZ.
Bak dinsizin biri, bu seninki ucuz bir paranoya dan ibaret. Bahsetigin kisi Türkiye`ye dönse sadece bazi tv lerde haber olur o kadar.Bu korku eger kasitli degilse valahi yazi derim. Sabiha Gökcen havalimaninin adinin degistigini bilmiyordum, sizden ögerendim, tesekür ederim. Oldukca gec kalinmis olsa da hayirli bir gelismedir. Müslümanlardan kimsenin korkmasi gerekmez. Zira müslümanlik bir baris ve esenlik, selamet ve mutluluk yoludur. Müslümanlar tarih boyunca müslüman olmayanlara simdiki demokrasi havarileri ve libos tayfasinin hayal bile edemiyecegi kadar toleransli davranmislardir.
Baki Selamlar.
Bir gün Amerika’dan, Türkiye Hava sınırlarına Boing 707 mi olur daha yüksek bir modeli mi bilmem, özel bir uçak yaklaşıp, yere inecek. Atatürk Hava Limanı mı olur, yoksa Sabiha Gökçen mi (Eski adıyla tabi) onu da bilemem. İçinden çok saygıdeğer, boynu bükük, başında beyaz takesi olan bir kişi inecek ve o zaman Türkiye bambaşka bir Türkiye olacak ve o zaman herkes gerçek güç sahibi kimiş görüp anlayacak. Kıskananlar mı, nazar edenler mi yoksa bu durumu görmezden gelip inkar edenler mi ağlayacak, onu da bilemem.