Kimine göre ruhun bedenle yollarını ayırmasıdır ölüm, kimine göre Yaradana kavuşmak, kimine göre sil baştan başlamak yaşama, kimine göreyse dünyayla bütün bağını koparması insanın,kimine göre… kimine göre…
Herbirimiz haberdarızdır ölümden. Biliriz ki bu dünyaya gelmiş ve gelecek kim varsa geri dönmek için gelmiştir. Yani hepimizin bileti kesilmiştir aslında, gününü ve saatini bilmediğimiz… Kendine dünyayı dost edindiğin bir anda kulağına fısıldar ölüm ve anlarsın ki: yolculuk vakti geldi. Vedalaşmaya bile fırsatın olmayıp giderken bir parçan kalır dünyada senden son hatıra… Birilerimizi son yolculuğuna uğurlayıp da hatıralarıyla avunmadıkça pek gelmez aklımıza ölüm. Bilmem, belki yakıştıramadığımızdan ölümü kendimize, belki gençliğin verdiği teselli, belki anıldıkça geride korku bırakması…
Belki de bir çocuğun oyuna dalıp eve gitmeyi unutması gibi, dünyeviliğe dalıp ölümün varlığını unutmamız..
Yaşıyoruz ama sebeb-i hilkatimiz akıllardan silinmiş, beşeriyete defalarca galibiyet duygusu yaşatılmış vaziyette yaşıyoruz.
Yaşıyoruz ama lahzaların kıymetini bilmeden yaşıyoruz.
Yaşıyoruz ama dünya en kıymetli oluyor gözümüzde
Kısacası, HİÇ ÖLMEYECEKMİŞ GİBİ YAŞIYORUZ..
VAKİT VARKEN
Gün gelecek
Kapanacak sevgi ile bakan gözlerin
Ve duracak heyecanla atan kalbin
Solan bir çiçek bile daha canlı olacak senden
Çürümeye mahkum olacak artık bedenin…
Duyamayacaksın seni çağıran sesleri
Duysan bile çaresizsin,onlar duymayacaklar seni
Ve zamanında söyleyemediğin onca sözcük
Hapsolacak karanlığa,çıkmayacak geri…
M.G