Yazar: güne$

Dersimli Kemal, Bu Ne Hal

Küçük bir hikayecikle başlayalım. Anadolunun kuş uçmaz kervan geçmez köyüne imam aranıyor. Fakat o köye hiç bir imam gitmez. Muhtar, çareyi kör bir imamda bulur. Yeterki Camii imamsız kalmasın. Muhtar kör imamla köye gider ve imama düzen kurmaya çalışır.Camii ile lojman arasına bir ip gerer, Hoca’da yardıma ihtiyaç duymadan Camii ile lojman arasında gidip gelir. Fakat lojman komşusu dul Fatma bu durumdan faydalanmak istemektedir. Sabah namazına giden Hocaya dul Fatma tuzak kurmuştur. Lojmanda gelen ipin ucunu evinin kapısına bağlar. Hoca durumdan habersiz dul Fatmanın evine girer. Ve devamı… Muhtar durumu farkedince baskın yapar. Gördüğü manzara karşısında şaşıran muhtar Hocaya, – Hoca bu ne hal. – Hoca, muhtara. – Muhtar ben göremiyorum. Ben ne haldeyim. Bu hikaye Kemal KILIÇDAROĞLU’na uygun bir hikaye. Dersimli Kemal’e Dersim hakkında soruyorlar. Dersimli Kemal bu durum karşısında “ben o zaman yoktum” diyor. Veya parti çalışanlarıyla beraber, insanları tarih bilmemekle suçluyorlar. Ya bu Dersimli Kemal, bu yüzyılın insanlarını mal mı zannediyor. Bu çağda bu teknolojik imkanlar içerisinde herkesi ve en önemlisi Dersimlileri CHP’li mi zanediyor? Bakın Dersimli Kemal, size dersimin 1937-38 yıllarına ait küçük bir hatırlatmada bulunmak istiyorum. Bundan sonra siz karar verin Dersim katliamının kimin yaptığına dair. ‘İnönü mü Bayar mı yaptı?’ ‘O zaman var mıydın yok muydun?’ İsmet Paşa zamanında ve 1937 yazında başlayan hareket çok sert karşılık bulmuştur. Karşılık öyle sert olmuştu ki uçaklarla her yer bombalanıyor. Seyyid Rıza bu sırada atılan bombaların...

Devamını Oku

İç Ses

– Kes artık şu saçmalıkları, tamam mı?! – Ama korkuyorum. – Korktuğun falan yok, yalnızca birinin gelip seni kurtarmasını istiyorsun o kadar. Çıkar bunu aklından.  Kimsenin gelip seni kurtaracağı falan yok, anladın mı? Hatta bunu gördüklerinde öcü gibi kaçıyorlar senden, anlamıyor musun? Ürkek zayıf kızla şövalye erkeğin aşkı eski filmlerde kaldı. Aş artık bunları. Evet, erkekler kahraman olmak isterler, ama kahramanlık yapmadan! Geri kalan zamandaysa senin ona dadılık yapıp şımartmanı beklerler. O yüzden kendine acımaktan vazgeç, acınmaksa seni yalnızca basitleştirir; bunu kazanmaya uğraşma, yeter artık. Birden şiddetle farkına vardı ki iç sesi haklıydı, gelmesi neden bu kadar uzun sürmüştü ki sanki. Silkindi ve artık diğerlerinin önüne kendi varlığını koymanın vaktinin geldiğini gördü. Hepimiz bir yerlerde bir şeyleri bekleriz tüm kalbimizle. Fakat bazılarımız o bekledikleri yerde gereğinden uzun kalıp hayatı beklemeye alır. – Başaramayacağına inanmaktan daha da kötüsü varsa o, başarıdan korkmaktır. Sen yalnız kalmaktan değil, yalnız da yapabilmekten korkuyorsun. İnsanlarla mutlu değilken yine de onlarla kalmayı seçiyorsun. Sebebi ve nasılı önemsemeden sadece biraz daha az yalnız kalabilmek için onlara sınırsız alan tanıyorsun. Fakat seninkini kimse umursamıyor, görmüyor musun? Çünkü sen umursamıyorsun! Sen kendine zerrece değer vermezken, bunu onlardan nasıl bekleyebiliyorsun, inan aklım almıyor… Bundan sonrasını iç ses devraldı, konuştu da konuştu…  Kendi iç sesine bile hayır diyemiyordu, belki dememesi de gerekiyordu; diğerlerinin aksine. Ama tartışmak yerine dinlemeyi seçmek ne zamandır iyiydi ki bu konularda? Susulacak yerde konuşmak aptallıktı evet,...

Devamını Oku

Aşk

Aşk… Nasıl bi kelime bilmiyorum.. Telaffuz ettikçe güçlenen, İnsanın içini titreten belki de tek kelime AŞK… Kendimi savunmasız hissettiğim tek an aşkı düşünürken geçirdiğim hızlıca geçen anlarım.. A lmış gibi hayatını elinden,, Ş aşkına çevirmiş gelen her şeyi kalbinden… K açmak istedikçe teslim olursun kendiliğinden.. A nsızın için acır hissetmezsin senden gittiğini.. Ş ımarık bi çocuk gibi ağlamaya başlarsın ille de  AŞK diye.. K açmıştır artık faydası yoktur ki çırpınmanın kalsın diye.. Üç harf bi insanın canını hem bu kadar acıtırken hem de nasıl mutlu edebiliyor… Belki de hiç bi şeyin yerini dolduramayacağı tek his bizde ki.. O kadar alışılmış ki AŞK‘a.. O kadar gözümüz kapalı güvenebiliyoruz ki o duyguya.. Bazen onun yüzünden acı çekmek bile keyiflenmemize yetiyor.. İçimizde bir yerlerde varlığını bilmek belki de bizi mutlu eden… Belki de onun sayesinde kıpırdıyor yüreğimiz.. Kalbimiz belki de o duygu sayesinde varlığının bilincinde… A itlik.. Ş ahit olmak aşk! K ırılıp kırılıp birleşebilmektir yeniden.. A nsızlıktır ,zaman kavramından uzak.. Ş öyle geçmişe göz gezdirip bi ah çekmektir .. K aybolmaktır kendi içimizde.. Onun için belki de kahrolmaktır.. Kısacası AŞK işte !! söze, cümlelere, kelimelere ne kadar sığabilir ki.. Yazdığımız şeylerle ne kadar anlamlanabilir… Ne yazsak eksiktir HİSSEDİLMEDİĞİ SÜRECE.. Aşk bi mucize.. değer kıymet bilene… ““ G...

Devamını Oku

Siyah Kurdelem

Yok mu bi haber? Kalbinden… Adımı söylemiyor mu en içten sesiyle seslenmiyor mu eskisi gibi “kalbimm” diye.. Unuttu mu çok kırılgan olduğumu Samimiyetimi İçten oluşlarımı Değer verişlerimi Sana en çok kendim kadar saygı duymalarımı unuttu mu kalbin .. Bu kadar mı acımasız senin kalbin? Benim sevdiğim o sıcacık kalp bu değil Baktığım o sıcacık iki göz bunlar değil !! Ben tek başıma gözlerinde ve kalbinde yaşamaya, var olmaya çalıştıkça sen beni kimlere emanet ettin Hangi kuytu köşende hapsoldum Ben sensizliğe dayanamazken, sen beni kendinden tamamen mahrum bırakmak için çaba harcıyorsun .. En ücralarında gözlerim kapalı yüreğim ıssız bir şekilde seni bekliyorum .. Beni karanlıklara teslim etme !! Beni en açık renklerimle attın o karanlıklara .. Bi mum bile yakmadın içinde benim için .. Sadece bir kere gelebildik göz göze  ..sen gözlerini benden alıncaya kadar bakabildim sadece.. O tarifi imkansız huzur kaynağına sadece saniyelerce bakabilmenin burukluğunu bastırmaya çalışıyorum .. Ben seni sevdiğimi daha ne şekilde anlatabilirim bilmiyorum Sana verdiğim değer bu! Hiç azalmayıp aksine her geçen gün biraz daha artan bi özlem .. Sana en ücra köşenden, beni orda tek başıma bıraktığın yerden sesleniyorum Seni o kadar çok seviyorum ki ..bazen kendimden korkuyorum .. Issızlığımda can çekişiyorum sanki. Yüreğimde siyah bi kurdeleyle bütün hislerimi bağlamışsında hiç açmayacakmışsın gibi. Eğer bunları duymak istiyorsan duydun ..ben seviyorum … ama öyle yalandan dolandan değil gerçek en az gözlerim kadar ..kalbimin sahici oluşu kadar...

Devamını Oku

Sevgi…

Sevgi… Evet, üç nokta koyuyorum. Çünkü devamı var ve bitmek bilmez bir sürekliliği. Gerçi öncedenmiş sevginin değeri ve insanda bıraktığı o tarifi olmayan mutluluk duygusu. Çok öncelerde kalmış sadık sevmek, yalansız dolansız, sahici, yapmacıksız, oyunsuz, saf… İnsan gerilere gittikçe yaşamasa bile o sevgiyi yaşayanlardan dinlediğinde bile gözlerini doldururcasına işler yüreğine, kalbine en önemlisi mantığına ve aklına… Ansızın gelir zaten içine sessiz sedasız. Almış olur avuçlarının arasına o sevgiyi… Karşı koyamazsın dur! Hiç diyemesin. Seni o kadar mutlu eder ki eskisine göre o kadar huzurlu olursun ki, hiç bitmesin dersin, hiç senden gitmesini istemezsin! Ama olmaz o çoktan senden alacağını almıştır, geldiği ilk andan itibaren senin olmamıştır ki zaten. Sen kendi kendine sahiplenmişsindir. O hiç hiçbir zaman“ ben senin için, hiç senden gitmemek üzere geldim“ demez. Diyemez çünkü. O bazı duygular gibi sadık değildir, çok canını yakar insanın bu yüzden her kalpten ayrı ayrı saklanır… Aslında saklanma değil de onunki de değişik bir kaçış… Kimisinde gecenin o ıssız, zifiri karanlığına teslim ederken kendini, kimisini güneşin ihtişamına bırakıyor. Bazen de öylesine gelmiştir ki sana, öylesine sevmiştir ki seni yüreğinin en uç köşesine öyle bir saklanmıştır ki sen kovalasan da gitmez senden sessizce, hiç mırıldanmadan senin, kalbinin kölesi olup çıkıverir ortaya…...

Devamını Oku

Başa Al Al Oku!!!

Söylenmemiş sözcüklerle başlıyorum günüme… Tam söyleyecekken derin bir nefes alıp, yutkunu veriyorum harfleri bir bir… Kendi kalbimden kovuyorum sevdiklerimi yavaş yavaş sonra bir bakıyorum ben ben olmaktan çıkmış.. Artık kendi kalbim bana fayda etmiyor… Meğersem çoktan başkalarının kalbi bana yaşama alanı olmuş da benim haberim yokmuş… Yaşıyormuşum ama bir şekilde, başka bir vücutta, başka bir kalpte… Başkasının kalbinden sevdiğime selam söylerken buluyordum kendimi.. Başka ağızlarla yolluyordum sevdiğimi, nefesimi… Ama geri bana cevap gelmiyordu. Meğersem oda başka bir kalbi yaşam alanı seçmiş bile kendine… Üzülüyorum… Üzülüyorum ve yine üzülüyorum… Hiç bir günüm farklı geçmiyordu maalesef bir döngü gibi hep aynı sabah oluyor ben yine söylenmemiş sözlerimin esiri oluyordum… Söylenmemiş diğer sözler ise benim esirim!! Yüzüstü bırakan kalbime, beni kalbinden kovan 0’na aslında bütün sitemim ve söylenmemişlerim… Birgün geri döneceğini bile bile gidene bu sözlerim.. Gözlerime yeniden bakabilmek için her şeyini verebilecek olana… Geri geldiğinde YENİDEN diyebilecek olana aslında yutkunduğum BEN!! Nefes alamayıp susmayı tercih ettiğim her an aslında O ‘un için… Artık her şey için çok geç BEN SENDEN.. SENSE BENDEN ÇOKTAN GİTMİŞİZ.. YANAN  BİR AŞKIN KÜLLERİNİ TOPLAMAK SADECE AMA SADECE BU AŞKI YERDEN ALIP ÖZLEM GİDERECEK OLAN SENSİN.. Bütün bu söylediklerim ve söylenmemişliklerim aciz olan sanaydı.. Oku oku başa al yine...

Devamını Oku

Moda mı? Aman Kalsın

Son yıllarda bir moda rüzgarı esti gidiyor İstanbul’da. Özellikle de son birkaç yıldır dikkat ediyorum insanlar gitgide standartlaşmaya başladı. Küçük yerlerde de modanın etkilerinin daha fazla olduğuda gayet açık. Moda deyince benim aklıma iki farklı tanım geliyor.Birincisi televizyonlarda gördüğümüz üst düzey modacıların (Roberto Cavalli, Cristian Dior gibi) yaptığı pahalı ve İstanbul’da bir insanın kolay kolay giyemeyeceği garip elbiseler, ikincisi ise daha küçüklükten bizimkilerin söylediği “ Bir şey olmaz zaten bu sene moda” cümlesinden yola çıkarak sokaktaki insanların yani halkın giydiği kıyafetler gelir aklıma.Eminim yaşınız kaç olursa olsun sizde bu cümleyi mutlaka birinden duymuşsunuzdur. Mesela bir tişört almışsınızdır garip renkte o zaman size derler “Bir şey olmaz bu sene zaten moda.” Diye . Ya da şortunuzun kesimi farklıdır onun için söylenmiştir ya da ne bileyim daha farklı bir nedenden de olsa mutlaka duymuşsunuzdur. Benimde bugün üzerinde durmak istediğim konu bu ikincisi yani halk için geçerli olan moda terimi. Genelde moda hep yenilik sözcüğüyle eşdeğer bir anlam taşır.Fakat artık görüyorum ki herkes aynı şeyleri giyer hale gelmiş.Örneğin geçen sene bir mor renk modası vardı ; ya gömlek ya tişört herkes mor giyiyordu.Çarşıda gezerken sanki Fiorentina’nın İstanbul’daki maçına gidiyorlarmış gibi bir his bırakıyor insana.Sonra saçları çatı gibi üçgen yapmak da çok modaydı.Bende dahil birçok genç için vazgeçilmezler arasındaydı.Şimdi yana taramak ya da 3 numara yapmak daha farklı geliyor insanlara.Bir de güneş gözlükleri vardır mesela özellikle şu pilotların taktığı “TOP GUN” modeli olmazsa...

Devamını Oku

İnterrail Macerası

Günlüğün bu kısmında Erasmus ve Polonya hakkında yazmaktan çok, hemen hemen bütün erasmus öğrencilerinin hayali olan, kısa Avrupa turu macerasından bahsedeceğim.Günlüğe başlık olan İnterrail aslında Avrupa’da kullanılan bir bilet. Daha önce sadece 24 yaş altı öğrenciler için düzenlenmiş olan bu uygulama artık her yaştan insan tarafından kullanılabiliyor. ERARMUS GÜNLÜĞÜ 3 İnterrail Macerası Biletin anlatıldığı web sayfasında geçen şu ifade aslında her şeyi anlatıyor; ”İçinde Biraz Evliya Çelebilik Ruhu Olan Herkes İçin Sihirli Bilet”. Biletin çeşitli seçenekleri mevcut; sadece bir ülke için şehirler arası sınırsız kullanım, Ülkeler arası kullanım gibi. Bilet hava yolları haricinde demiryolu başta olmak üzere tüm ulaşım araçlarında kullanılabiliyor. Bu bileti ulusal nitelik taşıyan bütün devlet şirketleri ve özel şirketler onaylıyor. Bunu adı Türkiye’de TCDD, Polonya’da PKP, Almanya’da DB, Hollanda’da NS, Belçika’da SNCB, Fransa’da SNCF. Bilet için farklı gün seçenekleri bulmakta mümkün; 30 gün içinde 22 defa,10 gün içinde 5 defa gibi. Ben ekonomik olması ve zamanı düşünerek 10 gün içinde 5 kullanımlık olanı tercih ettim. Bu bileti tüm Avrupa Ülkelerinde belirtilen süre içinde istediğiniz zaman kullanabiliyorsunuz, bilet zaten tamamen özgür bir düşünceyle oluşturulmuş. Benim seçtiğim 2. sınıf koltuk için159 € ödedim. Yolculuğunuz boyunca en hızlı ve konforlu trenleri kullanacağınız için bazı firmalar daha önceden yer rezervasyonu yaptırmanızı istiyor. Tekli koltuk, cam kenarı, yataklı gibi yer seçenekleri için 4 € ile 25 € arasında değişen rezervasyon ücreti ödemelisiniz (Bu ücret standart koltuk için!). Ayrıca numarasız koltuğu olan...

Devamını Oku

Erasmus Günlüğü 2

Neredeyse iki ay olmuş Polonya’ya geleli, zaman ne kadar da hızlı geçiyor. Erasmus serüveninin yarısına gelmişiz üç ay sonra dönüş var. En son trendeydik galiba oradan devam edelim; Haydarpaşa Tren Garından sonra vapurla Avrupa yakasına geçip, Aksaray Metrosu’nun son durağı olan Atatürk Hava Limanı gidip, Check-in (Kontrol) saatinin gelmesini beklemeye başladık.   Hava limanına gidip Dış Hatlar Gidiş bölümüne geldiğinizde bir dizi güvenlik önlemiyle karşılaşacaksınız, görevliler üzerinizde hiçbir metal kalmamasını (kemer dahil!) ve valizinizin içinde de sıvı, kesici, delici, yanıcı vs. maddelerin olmamasını isteyecekler. Yanlışlıkla valizinize koyduğunuz bir makas sizin uzun bir süre beklemenize neden olabilir. Valizleriniz X-Ray cihazından sorunsuzca geçerse, yukarı çıkıp ekranlardan kendi havayolu firmanızın Check-in saatini kontrol edip uçuş saatinizin gelmesini bekleyecekseniz. Bazen Check-in işlemleri tek kişi tarafından yapılabiliyor veya uzun kuyruklar olabiliyor onun için, uçuş saatinizden birkaç saat önce hava limanında olursanız kendinizi riske atmamış olursunuz. Saatinizin gelmesini beklerken biraz fotoğraf çekip, Wireless keyfi yapabilirsiniz. Daha sonra pasaport ve bilet kontrolünüzü yaptırıp valizlerinizi telsim edersiniz. Bagaj ağırlığınız uçakta aldığınız yerin Ekonomic Class veya Business Class olmasına göre, hava yolu firmasına, uçak tipine göre de değişmekle birlikte Economic Class için bagaj valizinin 23-25 kilo, el çantasının da 7-8 kilo olması istenir. Fazla kilolarınız için kilo başına 10 € ödemeniz istenebilir, biraz ısrar ederseniz bir kaç kilo fazla için ödeme yapmayabilirsiniz. Daha sonra son bir KDV daha ödersiniz ülkenize yurtdışı çıkış pulu alırsınız, Polis memuru pasaportunuza çıkış...

Devamını Oku