İtalya’da, 14. yy’ın sonuna doğru Rönesans ile birlikte, yeni deniz yollarının keşfedilmesiyle yeni ticari merkezler (Floransa, Venedik, Cenova gibi) ortaya çıkmış ve dış ticaret hareketlenmiştir.
Rönesans’ın etkisi altında. 15 ve 16. yy’da Kuzey Avrupa’da Amsterdam ve Londra gibi yeni finansal merkezler oluşmaya başlamıştır.
18. yy.’da, İngiltere’de sanayi devriminin başlamasıyla, üretimde görülen büyük artış, hammadde ithalatı ve mamul madde ihracatı yapılması ihtiyacını ortaya çıkarmış dış ticaret dahil olmak üzere her türlü ekonomik serbestliğin savunulduğu Liberalizm teorisi, dünyayı etkisi altına almaya başlamıştır. Bu gelişmelerin sonucunda, dünya dış ticaret hacmi gelişmiş ekonomiler özellikle de İngiltere lehinde önemli miktarda artmış ve sterlin uluslararası ödeme aracı, Londra ise dünya ticaret merkezi haline gelmiştir. Bu dönemde çok sayıda yabancı banka, Londra’da şube açmaya başlamış ve açılan yabancı banka sayısı kısa sürede 135’e çıkarak, İngiltere’yi dünya finans merkezi haline getirmiştir.
ABD’de ise ilk bankacılık faaliyetleri 18. yy’ın sonlarında, eyaletlerde küçük ticari bankaların kurulmasıyla ortaya çıkmıştır. 1863 yılında ülkedeki ilk Bankacılık kanunu yerel bankalardan vergi alarak devletin gelirlerini artırmak amacıyla çıkarılmış ve 1864’de 1500 olan banka sayısı on yıl içinde 250’ye düşmüştür.