Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölaşan’la ilgili daha yeni yazmıştım bu sitede. “Ey halkım sana hakaret ettim beni unutma: Emin Çölaşan” başlıklı yazımın ardından hem olumlu hem de olumsuz tepkiler geldi. Yazının altına birkaç yorum yazıldı. Eleştirenler tabii ki çoğunluktaydı…
Çölaşan’ın 28 Temmuz Perşembe günü Sözcü’de yayınlanan “Subayın onuru” başlıklı yazısı dikkatimi çekti. Doğrusu yazının tamamını okuyacak sabır yok bende. Dolayısıyla yazının birazını okudum ve bu bile bana bu yazıyı yazdırmaya yetti.
Yazısında Çölaşan, 13 askerimizin şehit edildiği Silvan saldırısıyla ilgili şunları yazmıştı kısaca: “Olayda komutanların hatası vardır veya yoktur, bilemeyiz. Ama bundan sonra her baskında ve her şehitte sen oraya İçişleri Bakanlığı müfettişlerini gönderirsen, bu ordu savaşamaz. Komutan ister istemez korkar.”
Bu nasıl bir yazı?
Şimdiye kadar o bölgede yüzlerce askerimiz şehit oldu.
Ciddi ihmal ve hataların yaşandığı ortaya çıktı…
İçişleri Bakanlığı da TSK da hiçbirinde Silvan saldırısında olduğu gibi işin üzerine düşmediler maalesef.
Doğrusu bu sefer medya işin üzerine düştü ve “ihmal ve hata var mı?” diye yayın yaptı. Hatta ilk kez yandaşıyla candaşıyla…
Bir tek Aydınlık ile Sözcü gazeteleri böyle yayın yapmadı…
Zaten Sözcü’nün niye yapmadığı Çölaşan’ın bu yazısıyla belli oluyor: Çünkü Sözcü, TSK’nın ve İçişleri’nin yaptığı soruşturmalardan rahatsız… (Niyesini ben bilmem onu benim beyim bilir!)
Çölaşan diyor ki “her baskında ve her şehitte sen oraya İçişleri Bakanlığı müfettişlerini gönderirsen, bu ordu savaşamaz. Komutan ister istemez korkar.”
Yahu zaten oraya müfettiş göndermezsen şimdiye kadar olduğu gibi ihmal ve hataların önü alınamaz ve şehit haberleri gelmeye devam eder…
Bu ordu savaşamazmış!
Şimdiye kadar savaştı da ne oldu diye sorarlar adama…
Madem komutanlar savaştı, madem ihmal ve hatalar yaşanmadı peki ama şimdiye kadar o kadar şehit niye ve nasıl verildi? Aktütün, Dağlıca niye yaşandı? En son Silvan saldırısı niye yaşandı?
Komutan ister istemez korkarmış…
Korksun korksun ki ihmal ve hataya geçit vermesin…
Unutulmamalı ki TSK, Başbakanlığa bağlıdır…
İsterse hükümet, Genelkurmay Başkanını bile görevden alır…
Tabi bizim ülkemizde henüz böyle bir şey yaşanmaz ama demokratik ülkelerde bu böyledir…
Bizde de böyle olacak zamanla ve artık “devlet adamı değilsin devlet memurusun” yazan yazarlar (bknz. Rasim Ozan Kütahyalı) birileri tarafından linç edilmeyecekler…
Bol bol hamaset, orduyu göreve davet etme, iftira atma, aksi kanıtlandığında utanmama, saldırılacak kişiye hemen bir isim bulma gibi yüzsüzlükte lider biri aklıma geldi.
Hedef tahtamız emin çölaşan.Üzerine düşülen konu komutanların ihmalkarlığı.Eleştirilen mevzu, komutanlığın içişleri bakanlığı müfetişlerinin orada bulunmasından ötürü çekingen davranması ve görevini tam olarak yerine getirememesi…Denmişse doğru denmiştir.Basın özgürlüğünün olmadığı bir ülkede gazetecilerin içeri tıkıldığı bir ülkede komutanın çekingen davranması, görevini layıkıyla yapamaması karşısında bu görüşe katılmak saçma olmaz.Bu ülke komutanların içeri alındığı bir ülke…İnsanların ürkek davranmalarına hak vermek gerek.