Bu hafta Milliyet gazetesinin Pazar ekinden Mehmet Tez’in köşe yazısı dikkatimi çekti. Dedim ki “biraz bekleyeyim”, belki sonra yazarım…
“Ne ayaksın kızım sen” başlıklı köşe yazısında Tez, başörtülü bir okurunun mektubunu yayınlamış. (Ben hiç “başörtüsüz bir okurumun mektubunu yayınlıyorum” diyen yazar görmedim, siz gördünüz mü?)
Yazının sonunu yazar şöyle bitiriyordu “Ne ayaksın kızım sen hakikaten?
Önyargıları falan yıkmak üzere and içmişsin sanki. Başörtüsüyle festivale mi gidilir? Valla şaka bir yana, başörtülü müzikseverin durumu herhalde bu mektuptakinden daha güzel anlatılamaz. Herkese ama HERKESE bol müzikli günler…”
26 Temmuz günkü Zaman gazetesinin yorum sayfasında Yıldız Ramazanoğlu’nun “Başörtülü kadınlar sanattan niye anlamasın?” başlıklı yazısını görünce…
Bu yazıyı yazmaya karar verdim ben de…
Öncelikle “Ne ayaksın kızım sen” ne demek?
Festivallere, konserlere başörtülüler gidemezler mi?
Festivaller, konserler sadece açık bayanlar için midir?
Namaz kılmayanlar için midir?
Bu ülkede başörtülüler, namaz kılanlar konserlere, festivallere gidemezler mi? Gitmiyorlar mı?
Dindarlar sanattan, festivalden, konserden anlamazlar mı?
Onlar, şarkı dinleyemezler mi? Eğlenemezler mi?
İlla konserlere dindar olmayanlar mı giderler?
Başörtülü kız, mektubunda geçen yıl ve 2005’te gittiği konser ve festivalde etraftakilerden laflar işittiğinden bahsetmiş… Bazı densizler, “senin burada ne işin var” demişler kıza. Başörtülü kız da “sizin gibi eğlenmeye geldim” demiş…
Ve eğlenmiş…
Konser sonrası, kıza laf atanlar kızla fotoğraf da çekinmişler… (Herhalde hayatlarında ilk kez başörtülü gördüklerinden “bir hatıra fotoğrafı çekinebilir miyiz” demişler!)
Biliyoruz ki ülkemizde çokça densiz var…
Size mi soracağız konserlere, festivallere kimin gidip gitmeyeceğini?
Ülkemizde birçok kişi, diğerlerine karşı inanılmaz saygısız…
İnanılmaz hoşgörüsüz…
Bunu da biliyoruz…
Hatta geçenlerde açıklanan Dünya Değerleri Araştırması da bunu göstermiyor mu?
İnsanların çoğu eşcinselleri, şort giyen kızı olan aileleri, başka dinden olanları, başörtülüleri, dindarları falan filan kendine komşu istemiyor…
İlla kendin gibi olanlardan mı oluşacak bu dünya?
Diğerleri yaşayamazlar mı senin çevrende veya bu dünyada?
Görmüyor musunuz Norveç’teki caninin yaptığı katliamı?
Hani “İşçisin sen işçi kal” diyordu ya birileri…
“Başörtülüsün sen başörtülü kal, senin konserde festivalde ne işin var?” diyor bazıları da…
İslâm Dîni, kadın hakları üzerinde titizlikle durmuş ve kadını, hiçbir nizâm ve sistemin veremediği müstesnâ bir makâma sâhip kılmıştır. Nitekim Cenâb-ı Hak Kur’ân-ı Kerîm’inde:”Erkeklerin kadınlar üzerinde hakları olduğu gibi, kadınların da erkekler üzerinde hakları vardır.” buyurmuştur.Rasûlulâh (s.a.v.) Efendimiz de erkekleri, kadınların hak ve hukûkunu gözetmeye dâvet etmekte ve bu konuda: “Kadınların haklarını yerine getirme husûsunda Alâh’tan korkunuz! Zîrâ siz onları Alâh’ın bir emâneti olarak aldınız.” buyurmaktadır.Başka bir hadîs-i şerîflerinde de: “Sizin en hayırlınız, ehline (eşine ve çocuklarına) en hayırlı olanınızdır. Ve ben de ehline karşı en hayırlı olanınızım.” buyurur.Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, erkeklere, kadınlara dâimâ iyi davranmalarını tavsiye ederek:”Mü’minlerin îmân bakımından en olgunu ve en hayırlısı, hanımına karşı en hayırlı olanıdır.” buyurmaktadır.