Mainz, 12.06.2012
 
Hemen herkesin hoşlanmadιğι bazι kavramlar vardιr. Ben de şu „toplumsal mutabakat“ denerek ağιzlarda habire sakιz gibi çiynenmekte olan kavrama kafayι takmιş durumdayιm. Yok, kavramιn kendisiyle bir alιp veremediğim olduğundan değil aksine bu kavramιn içinin boşaltιlιp sinsi emellere „teşne“ hale getirilmesine bozuluyorum.Hani toplum olarak şu „inşâallah“ kavramιna yaptιğιmiz kötülük gibi. (Biz genellikle yapma ihtimalimizin az olduğu durumlarda karşι tarafι teskin etmek maksadιyla bu kavramι kullanιrιz. Halbuki Allah dilemezse yaprak bile kιmιldayamaz.) Siyasilerimizin de „toplumsal mutabakat“ kavramιnι bu yolla „iğdiş“ ettiklerini görüyoruz. Birisi çιkιp güya ön alιp ortaya bir şey atιyor ama arkasιndan hemen bir toplumsal mutabakat şartι koşuyor. Yani meseleyi sulandιrιyor.

Sponsor Bağlantılar

Bilindiği üzere bu ülkenin kendi bölgesinde daha büyük inisiyatifler alabilmesi ancak ve ancak kendi iç meselelerini halletmesine bağlιdιr. Kabul etmeliyiz ki daha adιnda bile tam bir mutabakat sağlanamamιş ama ülkenin en büyük meselesi olan ve fakat „özgürlük-güvenlik“ sarmalιnda ocaklara ateş düşürmeye devam eden „Kürt“ meselesi konusunda daha cesur adιmlarιn atιlmasι kaçιnιlmazdιr. Son olarak CHP`nin bu konuda inisiyatif almaya kalkιşmasι bir kere takdire şayan bir harekettir. Bu konularda muhtelif eleştiriler olsa bile CHP sonunda kendi lehine doğru istikameti yakalamιş görünüyor. İçinde oldukça „hart kemalist ulusalcι“ bir damarι barιndιrmakta olan bir partinin bu konuda íktidar ile birlikte bir çözüm arayιşι iradesini orataya koymuş olmasι bile tek başιna bir değer taşιyor. Tabi „çarkçι“ lakabιyla ünlenen genel başkanιn bir kaç gün sonra olayι şu menem kavrama boğdurmamasι şartιyla…

Ak Partinin olayι çözme konusunda ne büyük bir irade ve cesaret ortaya koyduğunu süreç içinde hep beraber gördük. Ama hemen her defasιnda devlet kuran parti edasιyla yedeğine de diğer iki „morg bekçisi“ partiyi alarak yapιlmakta olan bütün güzel girişimleri „ihanet“ olarak nitelendirip sabote etmişlerdi. Hatιrlarsanιz Ak Partinin içini birlikte dolduralιm dediği açιlιm projesini dinleme zahmetine bile katlanmamιş, görüşme için siyasi nezaketi bile hiçe sayarak ancak kameralar eşliğinde görüşebileceklerini söyleyerek ülkenin zaman ve can kaybetmesine hizmet etmişlerdi. Uludere konusunda hükümetin bir miktar da olsa „limoni“ duruşundan istifade ederek CHP`nin inisiyatif alarak Ak Partiyi köşeye sιkιştιrmak istediğini iddia edenler bile var. Olsun, öyle bile olsa bu önemli bir aşamadιr. Ancak ben kişisel olarak böyle düşünmüyorum. Sayιn Kιlιçdaroğlunun partiye yeterince hakim olamamasι dolayιsιyla bu iyi niyet taşιdιğιna inandιğιm girişimin başarιsιz olma ihtimalini yüksek görmeme rağmen önemsiyorum. CHP`nin 50 yιldan bu yana seçilerek iş başιna geldiği vaki değil. Ama şu son 5-10 yιla kadar iktidar dιşιnda kaldιğι da vaki değildi. Yani CHP son zamanlara kadar hep „de-facto“ iktidar konumunda idi. Ancak özellikle 2007 sonrasιnda Ak Parti kurumsallaştιrma konusunu tam halledememiş olsa bile „vesayet rejimini“ bir hayli geriletti. Bu rejimin geriletilmesi demek CHP`nin fiili ve haksιz iktidarιnιn son bulmasι demekti. 2011 seçimlerinde yapιlan onca atraksiyona, içerden-dιşardan desteğe rağmen ancak %26 oy alabilen bir partinin artιk kendini ve politikalarιnι sorgulamaktan başka bir şansι yoktu. Bana kalιrsa „Yeni CHP“ sloganι ile hareket eden yönetim „daldaki 10 kuş için eldeki 1 kuştan vazgeçme“ riskini göze alabilirse son zamanda ele aldιğι inisiyatif önünü açabilecektir. Bu yönetim bu başarιyι zorlayabilir mi? Onu zaman içinde hep beraber göreceğiz.

Daha önce de söyledik ama konjönktür gereği ama bir başka gerekçe ile olsun farketmez. Ülkenin bu önemli sorunu için çözüme varιm demesi bile çok önemli bir hadisedir ve bence çözüm yolunda en önemli kilometre taşι olmaya adaydιr. Zira CHP`nin böyle bir adιm atmasι „samimiyet“ testini icbar ettirmiş olsa bile derin zihinlerdeki barikatlarιn kιrιlmasι açιsιndan çok ciddi bir rol oynayacaktιr.

Şimdi gelelim sayιn başbakanιn doğru bir teşhisle „morg bekçisi“ olarak isimlendirdiği mecliste temsil edilen diğer iki partinin meselenin çözümü konusundaki pozisyonlarιna. CHP`nin randevu talebine yine hiç dinlemeden „red cevabι“ veren MHP ile bir yerlere henüz soramadιğι için cevap veremeyen BDP sorunun çözümü noktasιnda iyi sinyaller vermiyorlar. Esasen birbirinin varlιk sebebi konumunda olan ve ters yönden kardeş konumunda bulunan bu iki partinin ikisi de bizzatihi sorunun bir parçasι olduklarι için sorunun çözümüne katkι vermeleri zaten düşünülemez. Her ikisi de „ιrkçι“, her ikisi de „hart“, her ikisi de „cesetsever“, her ikisi de morg bekçiliği yapmakta olan bu iki partiden çözüm yönünde bir irade beklemek asιl şasιrιlmasι gereken durumdur. Yιllar yιlι MHP şehit cenazelerini, BDP`de terörist cenazelerini istismar etmekte ve her ikisi de morg bekçiliği yapmaktadιr. MHP Türk milliyetçisi, BDP ise Kürt milliyetçisi. Yani biri diğerinin sonucu. Zaten her tür ιrkçιlιklar diğerinin ana rahminde döllenir. Kemalist rejim toplumu dönüştüreceğim ve illâ da „dinsiz ve donsuz“ hale getireceğim diye her tür zorbalιğι denemeseydi elbette ki böyle bir derdimiz olmayacaktι. Nitekim sağlam düşünceli müslümanlarιn bu tür kafatasçι ve dolayιsιyla çatιşmacι görüşlere rağbet etmediği bilinmektedir. Bu sebeple dir ki Ak Partiye oy vermekte olan milyonlarca Kürt meselenin bir „etnisite“ değil bir „özgürlükler ve haklar“ meselesi olduğuna inanιyor. Oysa marksist-Leninist örgütün siyasi uzantιsι olan BDP meselenin „Kürt“ meselesi olduğu fikrini yayarak kimlik üzerinden rant devşirmeye çalιşιyor. Hem MHP ve hem de BDP`nin varlιk sebebi işte bu meseledir. Onlara, gelin bu meseleyi çözelim demek siz „siyasi mevta“ olun demekle eş anlamlιdιr. Morg lar boşaldιğιnda her iki partinin de oylarι kesin ve kesif olarak düşeceğinden ve bu iki partinin her ikisinden de yeter ki mesele çözülsün benim oylarιm düşerse düşsün gibi alicenap bir tavιr beklenemeyeceğinden bu partilere yapιlmakta olan çağrιlarιn işin içinde eğer „canbaza bak“ hinliği yoksa havanda su dövmektir.

Ben de zaten bu toplumsal mutabakat kavramιna işte tam bu yüzden bozuluyorum. Korkarιm ki birileri yine bu kavramιn arkasιna sιğιnacak. Halbuki şimdilerde pek mümkün değilse de devletin partisi CHP ile milletin partisi Ak Parti bu meseleyi pekala çözebilirler. Yeter ki her iki taraf da bu konuda samimi olsun. Üstelik bu „kangren“ meselenin çözümü özellikle de CHP`ye mutlaka rey olarak önemli ölçüde yarayacaktιr.

Benim kanaatime göre ülkenin en önemli iki damarιnι ve oy olarak da % 75 gibi kahιr ekseriyetini temsil eden CHP ve Ak Parti samimiyetle konunun üzerine giderlerse bu mesele çözülür. Üstelik burada o sihirli toplumsal mutabakat kavramιna muhalif bir durum da yok. Ne yani yüzde yüz bir mutabakat
aranacak değil ya! Neticede toplumdan bahsediyoruz kereste deposundan değil. Gerek dünya ve gerekse bölgesel gelişmeler açιsιndan baktιğιmιzda genel konjönktürün de çok uygun düştüğünü ve hatta 2009 yιlιndaki vasattan çok daha iyi bir durumda olduğumuzu söylemek mümkün. Dolayιsιyla CHP`nin katkι verme konusundaki hevesini ülkemizin lehine çevirmek için çok önemli bir fιrsat yakalanmιştιr. Bu fιrsatι ülkemiz için mutlaka değerlendirmek gerekir. Bu da iktidar edenlerin sorumluluğundadιr. İktidar bu konuda zaten kararlι durmaktadιr. Bu durumda pek yakιnda olumlu gelişmeler umabiliriz.

Baki Selam Ve Saygιlarιmla.

Ömer Erdem
Mainz/Almanya