Kimi insan, dört köşesi olan yapbozda başroldedir. Demir attığını zanneder o yere. İki köşesi düz olsa bile, o dört köşenin diğer iki yanı her zaman girintili çıkıntılıdır, bunu aklından çıkarır. Hep yerinden indirilip aynı yerine konur o parça. Ve kaybolsan bile, o yer asla dolmaz.
O zeminde tamamlanmak zordur. Tamamlandığında, işte tam o sırada hayat başlar. Ana karakterleri, önemli değerleri o zeminde tutup, işe yaramayan parçaları sağlam bir şekilde tespit edip, çıkardığın zaman, mutluluk resmi için pozu oluşturmuş olur insan.
Yapbozu olmayan bir yaşam, kendiliğinden gelişen hayatlar, olursa olur tarzı yaşanacak mutluluklar negatifliğin başlangıcıdır sadece. Eğer ki hayattan en tatlı tat alınmak isteniyorsa, planın olduğu ve yaşamın renginin en beyaz yaşandığı bir düzen arzulanıyorsa, o yapbozun zemini sağlam ve üzerindeki resim özenle seçilmiş olmalıdır.
Hepimizin şekli bozuk bir parçası vardır içimizde. O parçayı yerli yerine en güzel ve en doğru yere yerleştirmektir önemli olan.
İnsanlar, ülkeler, devlet hep eksiktir. Her zaman bir yanları eksiktir. Ama doldurabilen bu eksikleri başarıya kavuşur, mükemmel diye bir şey yoktur ya hani, eksik olsan da aslında başarıya sahip olan her şey mükemmeldir.
Dünyada yaşanan felaketlere kılını kıpırdatmayan insanlar, yardım yapmak istemeyen gerici insan kalabalığı, aydınlanamayan cinayetler, kaybedilen değerlere saygısı olmayan zayıf, aciz insanlar, insan kılığına girmiş şeytanlar… Sizce bir ülke de başarı ne kadar olursa olsun, bu zihniyetlere sahip olanların her birinin yapboz parçası eksik değil midir? Hem de hiçbir zaman tamamlanamayacak ölçüde eksik…
Yaşadığı toprakların değerini ve nasıl yaşadığını, bu günlere hangi ataların savaşlarıyla geldiğini bilmeyen kişiliklerin gerici zihniyetleriyle Atatürk’ü suçlamaları?
Ölen kadının arkasından konuşulan bir ton laf?
İnsanlığı kalbin durması, kan akması öldürmez. Manen kalpsiz olmak tüm ölümlere bedeldir. Emekçi olmayan, yapboz oynamayı bile bilmeyenlere cevabımdır; ya düşünce yığını altında ezilin, ya da bilinçsizce kendinizi ezdirmeyin; en az bir çocuk kadar masum olun, şeytan olmayı yürekli olmak bellediyse zihniniz, kapatın kendinizi sadece karanlık dünyanıza, düşünün.
Aslolan şudur ki; yapboz gibi bir düşünceye değil de, yapboz-ma fikriyle bezenen beyinlere ihtiyaç duymaktır.
SEMA KAHVECİ tarafından “Makale Yarışması” için yazılmıştır…