Sıradan insanların düşünceleri sıradan olur derler, ben sıradan insanım ve bunlarda benim düşüncelerim.
Ha şu anda duyar gibiyim, buda nerden çıktı, bu kadar kolay mı kolaysa yapsaydın diyenlerin sesi kulağımda ve yazıyorum.
Evet, mümkündür yeter ki biz keşkekleri biryana bırakıp bu günü yaşamayı bilseydik, gelecek korkusu bizi esir almasa geleceği geldiği gün çözerim, biye bilseydim, her olayın çıkış yolu mutlaka vardı.
Ölüm ve hastalıklar dahi hayatımın bir parçası olarak kabul edip, doğal olan bu deyip o gün üzülüp ertesi gün, güneşin ne kadar güzel oluşunu çiçeklerin hala benim için var olduğunu hala renge renk açtıklarını göre bilseydim, elimden geldiğince huzurlu yasamayı deneseydim. Düşüncelerimi, bugünkü kadar denetlemeyi bilseydim.
Her şeyin olumlu yanlarını arasaydım, hatalarımla yüzleşip kendimle, barış sağlasaydım. Hatalı değilim diyerek suç başka yerde aramasaydım, bu düşüncem den şimdiye kadar ne kazandım, neyi değiştire bildim? Şimdi soruyorum kendime, keşke vaktiyle sora bilseydim.
İnsan hatalarıyla vardır, ona öfke duymak yerine, hata yaptım ama bu hatamdan iyi bir ders aldım, bir daha düşmem bu hataya, hey! İçimdeki ben biye bilseydim, o çok kolay yola gelirmiş keşke o vakitler bilseydim, herkes kadar hata yapmak hakkım vardı, neden hep hatasız olmak zorundaydım kendimle yüzleşip hatalarımı sevgiyle değiştirseydim, onları depolamak yerine sevgiyle azat ede bilseydim.
Yolumu kayıp etmek aşamasında bana yardıma gelen, tesadüflere minnettarım, kendi öz varlığım olan içsel sesimi keşfettim ve bütün öğretilmiş olan yanlış düşüncelerimi ve duygularımı, gerçeğinden ayırmayı başardım, burada artık pişmanlığa yer yok elimde kalanın tanını çıkarmalıyım, biliyorum ve kendime minnettarım.
Hayatımın, cennet bahçesini, yani bu dünyada bize emanet olan canı, korumalıyız bu bizim görevim kendimi olduğum gibi seviyorum ve onaylıyorum.
Hayatımın zehir zemberek olmasını sağlayan, geçmişte kalan anılarıma, bana öğretilen yanlışlara tutunup, doğrularım diye savunmak yerine, onları sevgiyle azat ediyorum ve mutlu günlerimin tadını çıkarıyorum.
Yukarıda bahsedilen, düşünceye sahip olamayan insanların yaşamı nasıl olur, herkes iyi bilir, ben de tanıklık ediyorum. Karamsarlık umutsuzluk, kıskançlık, geoistlik, öfke kin ve zor bir hayat, işte biz insanoğlunun son durağı, biri birilerinin kuyusunu kazan savaşan, ilişkileri çıkar üstüne kurulan topluluklardan oluşan koca, koca ülkeler oluştururuz.
Zengini ayrı mutsuz fakiri bir başka mutsuz. Ve doğa bildiğini işliyor ben size bunca imkân sağladım siz bunları seçtiniz layığınızı buldunuz diyor ve elinden gelen kötülüğü bizlere sunuyor.
İNSANLAR BUNU HAK EDİYOR. Kendi kuyularımızı kendimiz kazıyoruz suçu başkalarında aramak boşuna.
Elimizde olanların değerini bilmiyoruz, gözümüz hep başkalarının başarısında olmasın, hak edemediğimizi zorla elde edemeyiz, yaşadığımız hayat kendi başarılarımızdan oluşur
Hayat kimseye gümüş tepsi içinde sunulmuyor.
Hayatımızı ancak biz güzel kıla biliriz, önce düşüncelerimizi yönetmeyi öğrenelim, insanın düşüncesi ne ise hayatı o yönde gelişiyor. Bir örnek bir şahıs düşünün ki birilerine kin besliyor, mutlaka bir gün öcümü alırım diyor, peki o insanı nasıl bir son bekliyor sizce? 1. şık mahpushane, 2. şık kanser.
2.örnek, sürekli korku içinde yaşayan biri, her daim yanlış yapacaktır, işlerinde başarısız olacaktır, en kötüsü suçu hep başkalarında arayacaktır, yaptığı hataları görmezden gelerek kurtuluşu inkârda bulacaktır, hatasıyla yüzleşmeyip üst üste hatalar yapacaktır. Çünkü hatalıyım demekten korkuyordur.
Hatalıyım demekten asla korkmayalım, kendimizle yüzleşmek her şeyi çözer, yüzleşmekten korkmayalım, bize ancak biz yardım edebiliriz. Kendinde asla hata aramayan biri,
Suçu nerede arayacak? Batsın bu dünya! Yahu dünya ne yapsın, elin kolun ayağın zekân yerindeyse, sen kendi yanlışlarını göremiyorsan dünya ne yapsın.
(yazının önermesi, kendimizle yüzleşelim, inkâr etmeyelim, olduğumuz gibi kendimizi sevelim,
Hatalarımızdan ders alalım, içsel değişimi deneyelim.)