Ülkenin en büyük alkış sanatçılarından biri üniversitede öğrencilerle sohbet ediyordu. Öğrenciler onun bu mertebeye nasıl geldiğini merak ediyorlardı…

Yıllar önce bir karakter testinden geçtim, diğer alkışçı adaylarıyla birlikte. Bu testte kişiliğimin her şeyi alkışlamaya elverişli olup olmadığına, küçük bir karşı çıkma ve reddetme potansiyelimin olup olmadığına bakıldı. Alınan veriler uzman kurulunca değerlendirildi. Bu aşamayı geçmeyi başardıktan sonra kollarıma bakıldı. Pazularımın ölçüsü alındı ve yeterli olmadığı görüldü. Bir korku düştü içime. Acaba alkışçı olamayacak mıydım? Neyse ki sorun çözüldü. Kollarımı güçlendirmek için üç aylık bir çalışma programına alındım. Anlıyordum: Bir alkışçının kolları güçlü olmalıydı. Yılmadan çalıştım. Üç ayın sonunda tekrar pazularımın ölçüsü alındı. Bu sefer geçmiştim bu aşamayı da.

Sponsor Bağlantılar

Alkışçı olmanın en önemli basamaklarından birindeydi sıra: Kurs. Uzmanlardan oluşan bir kurul bizi kursa aldı. Niçin alkışlamalıydık? Konuşmacı hangi alkışı beğenirdi? Alkışın tonu, hızı ve konuşmanın neresinde ve nasıl alkışlayacağımız gibi bir çok konuda kurs aldık. Kursun sonunda sınav yapıldı: Hem uygulamalı, hem de yazılı. Uygulamalı sınavda biraz zorlandım. Bu uzmanların dikkatini çekmiş. Beni tekrar karakter testine aldılar. Yanlış bir seçim yapmak istemiyorlardı. Bu hayat memat meselesiydi onlar için. Ya konuşma sırasında bir alkışçı alkışlamazsa ya da az alkışlarsa? Ne derlerdi Bay Konuşmacı’ya?

Tekrar girdiğim karakter testinde yurt dışından gelen uzmanlarca testte tabi tutuldum bu sefer. Sonuç yine olumluydu. Bir problem görünmüyordu. Alkışçı olmak için bu üç safhayı tamamladıktan sonra stajyer alkışçı oldum. Stajyer alkışçı olarak mecliste kıdemli bir alkış sanatçısının yanında staja alındım. Mecliste çeşitli alkışçı grupları vardı. Her grup kendi konuşmacısını alkışlıyordu avuçları patlarcasına. Böylece gruplar arasında tatlı bir çekişme de yaşanıyordu. Sayıları az olan gruplar diğer grupları geçmek için daha fazla alkışlıyorlardı. Onların kolları daha güçlüydü haliyle. Toplantıların başladığı saatten bittiği saate kadar kesintisiz alkış tufanı eksik olmuyordu mecliste. Sanki alkış kutsal bir görevdi.

Her grubun alkışçı müfettişleri vardı. Bu müfettişler her alkış sanatçısına puan veriyordu. Kıdemli alkış sanatçıları yıllarca alkışçı kalabilmelerini gruplarının konuşmacılarını kayıtsız şartsız alkışlamalarına borçluydu. Rehberim olan kıdemli alkışçı bana tüm tecrübesini aktardı. Bir yılın sonunda stajyerliğimin kaldırılması için gruba rapor gönderildi. Kıdemli alkışçı hakkımda olumlu kanaat vermiş. Bir hafta sonunda artık alkış sanatçısı olmuştum. Benim farkım alkışla adeta bütünleşmem ve alkışlamayı hayatımın merkezine koymamdır.

Öğrenciler hayran kalmıştı alkış sanatçısına…