Bir Can İsterim Candan İleri
Bir yalnızlık türküsü benimkisi. Notalarında varlık içinde yüzen bir yokluk vardır öyle mahzun, öyle içli… Altın kafesinde çırpınan bülbül misali, yanık yanık dillendiriyor en can yakıcı, iç parçalayıcı melodilerini… Yalnızlığın sildiği çokluğumun ardından ağıt yakıyor tüm zerrelerim. Saçlarıma düşen aklarım, gözlerimin altına imzasını çakan kırışıklıklarım ve illaki sızım sızım sızlayan pişmanlıklarım. Bir sürünün içinde kalan tekliğimle kıvranıyor kalabalığım. Çoğullarda kayboluyor yalınlığım… Öyle bir el olmalı ki çekip kurtaran; adına hayat dediğim koşturmacanın içinde sımsıkı sarmalamalı yalnızca beni. Elleri ellerimi ısıtırken yüreği ile yoldaş olmalı yüreciğime. Adına dost demişim, yar demişim, ana demişim ne çıkar daralan göğsüme nefes olmalı sadece. Kaldırmalı düştüğüm yerden böğrüme yönelen tekmeleri savurarak ve merhem olmalı yarama, basılan tuzlara inat. Yanlışlarımı horlamak değil, kabullenmek değil, doğruluk abası biçip kuşatmalı cengâver misali. Bir yaren isterim gözlerimin nemine ağıtlar yakan ve bir can isterim canımın oflamalarına neşeler saçan. Derdimin dermanını kendinde değil de yine kendimde olduğunu bana hatırlatan ve tüm mutluluklarımda bir şükrüme bin hisseli ortak olan. Dualarını ve niyazlarını üzerime siper eden ve dünyasından dünyama ahreti katan… Hayırlarına ortak eylediği beni, şerlerin kıskacından koparmalı usulca ama çaktırmadan. Sözlerin büyüsüne kaptırmak yerine, yeri gediğinde tatlı tatlı tokatlamalı ama her tokadının acısına yine kendi çare bularaktan. Bir dost isterim, gamıma, kederime boş ver demek yerine doldur bende içeyim demeli. Hayatıma girişinden pişmanlık duymak değil de çıkışından endişe etmeli. Her yediğinde beni anmalı dili ve her ortamında...
Devamını Oku