‘Her Türk Asker Doğar’ nidaları ile başlayan askerlik; gençler için atalarımızdan emanet olan vatan toprağını müdafaa, bir işe girmenin ön kabul şartlarından birini yerine getirme, askerliğini yapmayana kız vermeme sürecinden kurtulma, vasıfsız eleman olarak başıboş gezmektense gidelim üç beş kuruş para kazanalım umuduyla, macera veya aksiyon olsun şeklindeki türlü nedenlerden dolayı gençlerin gitmek zorunda oldukları bir kurum haline gelmiştir.
Üniversite mezunu olma veya olmama gibi durumlardan ötürü de 6 ay veya 1 yıllık bir zaman diliminde gençler; vatani görevlerini yerine getirme amacıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinde silah altına alınmaktadırlar. Bu süreçte yiyecek, giyim, barınma, ısınma, sağlık hizmeti ve daha birçok açıdan bir askerin çeşitli ihtiyaçları olmaktadır. Tabi bunlar tamamen devlet tarafından karşılanmaktadır.
Askerliğin 15 aydan 12 aya indirildiği 2014 yılında, Devlet ; aylık 400 milyon Tl olmak üzere yılda toplam 1.2 milyar Tl tasarruf sağlamıştı. Ülkemizde erlerin maliyeti ortalama 800 tl, yedek subayların ise 3500 tl olarak hesaplandığında; 2017 verilerine göre 338.027 er/erbaş ve yedek subayın olduğunu farzedersek, toplamda devletin aylık giderinin yaklasik 1 milyar 500 milyon tl olduğunu görürüz.
Rakamlardan da anlaşıldığı gibi bu kadar çok sayıda gencin askerlik hizmeti kapsamında silah altına alınmasının maliyeti oldukça yüksek hesaplanmaktadır. Ayrıca bu hesaplara TSK bünyesinde çalışan personel giderleri ve diğer masraflar da eklendiğinde muazzam bir gider tablosu ile karşılaşmaktayız.
Tüm bu hesaplamaların ve problemlerin sonucunda, vatanını ve milletini seven herkesin ortak görüşü dünya üzerinde hakim ve vurucu bir güç ortaya sergilemek adına güçlü bir orduya sahip olmaktır. Bu doğrultuda profesyonel orduya duyulan ihtiyaç gün geçtikçe daha da gerekli hale gelmekte ve mevcut sistemde verim alınmadığı herkes tarafından bilinmektedir. Mevcut sistemde harcanan bu meblağ; profesyonel askerin ihtiyaçlarına ve savunma sanayiine ayrılmış olsa daha güçlü ve donanımlı bir Türk Silahlı Kuvvetlerine sahip olmuş oluruz.
Başka açıdan baktığımızda ise, askerlik sanatı her bireyin altından kalkabileceği basit bir iş değildir. Karakter ve kişilik olarak aynı özellikte yaratılmamış olan bireye, askerlik hizmetini zorunlu kılmak hem vatanımıza hem de kişinin şahsına karşı son derece haksızlıktır. Merhametli bir genci, korkak bir insanı, vatanını sevmeyen bir kişiyi askere gönderdiğinizde aslında siz iyilik değil, aksine kötülük yapmış olursunuz. Bu bakımdan da profesyonel askerlikte nitelikli ve yetenekli kişiyi silah altına alarak daha fazla verim sağlamış oluruz.
Diğer önemli bir nokta ise; askerlik süresince komutanların keyfi işlerini yaptırma, askeri hakir görme ve daha bir çok olumsuz neden, söz konusu profesyonel askerlikte ortadan kalkacağı için silahlı kuvvetlerimizin adı daha gür çıkacaktır. Askerimiz de severek ve isteyerek hem vatanına hem de komutanlarına saygı ve sevgi duyacaktır.
Sonuç olarak, askerlik hizmetini toplumdaki her bireye yüklemek ekonomik ve sosyal açıdan pek makul görünmemektedir. Daha güçlü bir ülke için Silahlı Kuvvetlerimize gereken özenin verilme zamanı geldi. Artık değişiklik zamanı…
Zeyn K.