Şimdi aynı sorun Kürtlerle devlet arasında ve dolaylı olarak Türkler arasında yaşanıyor. 2011 geldi fakat hala yaşanıyor. Korkutmaya,bezdirmeye ve sonuç olarak onları yıldırmaya çalışıyoruz. Medyanın geçmişte yaptığı cahil , hırsız Kürt propagandaları ve doğudan batıya gelen Kürtlerin yaşadıkları psikolojik harekat buna örnek gösterilebilir. Neyse ne anlatıyorduk. “Kızlar korkuya kapıldıkları zaman ne yapacaklarını bilmezler” demiştik. “Hatalarını farkına varmazlar” demiştik.Sonuçta kaçarlar evden ve kötü yola düşerler. Kötü yola düşünce de onlara baba da bulunur ana da. Kaybeden kim olur? Hem aile hem de kız çocuğu hayatın umutsuz yönüne geçiş yapar. Yıllar, acı içinde kıvranmalara sebep olur.
Kendi evladını kaybetmek istemiyorsan ona hakkını vereceksin. Öyle dayakla falan olmaz bu işler. Sopanın devrinin geçtiğinin,reformist yaşamların yeni yüzyılda tutunabileceğini farkına varacaksın. Varmak için de dış güçlerin demokrasi soytarılığını beklemeyeceksin. Akıllı olacak ve kendi sorunun kendin çözeceksin. Eğer sorunu başkalarına havale edersek ne olur bilir misiniz?
Bölebildikleri kadar bölerler bizi…
“Faşizme kurban olmayalım” derken kapitalist Avrupa’nın eline düşeriz.
Kapı da coniyle sohbet ederiz. Ardından kızımızı ona sunarız.
Sonuç: Şu saçma Kürt-Türk muhabbetinden kurtulacaksın. İlerlemek istiyorsan çocuğuna haklarını vereceksin. Kendi değerleriyle yaşamasına fırsat vereceksin fakat bunları göstermelik değil içinden gelerek yapacaksın.
Kürtler-1
Kürtler-2
Kürtler-3
Kürtler-4 (Hikayeler)
Kürtler-4 (Hikayeler-2)