Ülkemizde ordu – yargı – medya üçlü sacayağından oluşan ve yıllardır uygulanan sistem artık çatırdamaya başladı bir süredir. Sistem basitti ve bu ülkede yıllarca tuttu. Yalanlar ve korkular üzerine kurulu olan ve içinde halkın olmadığı bir sistemdi bu. Önce insanlar birbirlerine düşman yapıldı korkutularak…Müslümanlara, “Gayrimüslimler bu ülkeyi dinsizleştirmek ve bu ülkeye sahip olmak istiyorlar ona göre davranın” dediler, ardından gidip Gayrimüslimlere, “Müslümanlar yobazdırlar, bu ülkeye şeriat getirip sizi de öldürmeyi düşünüyorlar” dediler. Sonra Sünnilere, “Aleviler dinsiz ve ahlaksız” dediler ve ardından gidip Alevilere, “Sünniler Alevileri yaktılar çünkü onlar sizin düşmanınız” dediler. Bu kadarla da kalmadılar sağcılara, “solcuların vatan haini” olduğunu, solculara ise “sağcıların faşist” olduğunu söylediler. Zaten üç tarafımız denizlerle, dört tarafımız ise düşmanlarla çevriliydi ve “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktu”. Dolayısı ile halk söylenen bu yalanlara inandı ve birbirlerine düşman oldular.

Sponsor Bağlantılar

Birbirlerine karşı uygulanan haksızlıklara ses çıkarmadılar. Medya ise bu düşmanlığı körükleyecek yayınlar yaptı tabi yalan söyleyenleri, yaşanan olayların perde arkasında kimlerin olduğunu ve neler yaptıklarını söylemeden, halktan gizleyerek… Yıllarca işlenen cinayetleri, suçları medyamız “cambaza bak” diyerek temizledi. Ancak işlenen suçları, cinayetleri ve derin yapıları haberleştiren basın yayın organlarının ortaya çıkması derin mekanizmanın ortaya çıkmasını ve eski medyanın da çatırdamasını sağladı. Ve yargı…

Yıllarca hukuku uygulamaları için verilen yetkileri hukuksuz bir biçimde kullanan yargı üyeleri… 12 Eylül rejiminin etkilerini önemli ölçüde değiştiren yeni anayasa paketinin iptali için yapılan başvuruyu kabul etti ve bazı maddelerdeki bazı kısımları iptal etti Anayasa Mahkemesi. 367 kararı da hala hafızalarımızda aynı türban kararı gibi… Şekilden girilip esastan çıkılan kararlar hala hafızalarımızdaki canlılığını koruyor.  Bizler ise şuna inanıyoruz: Anayasayı parlamento yapar, Anayasa Mahkemesi ise sadece bu yasanın yapılması sırasında şekil şartlarına uyulup uyulmadığını denetler. Ancak özünden incelenen değişiklikler mevcut ve bu da bize gösteriyor ki mahkeme kendini parlamento yerine koyuyor(du).

Ve yargı – ordu ilişkisi… Son zamanlarda ayyuka çıktı bu ilişki. Yüksek yargı üyeleriyle ordudan üst düzeyde yapılan görüşmeler medyada yer almıştı. Bazı kararlarda ordunun yüksek yargı üyelerine yaptıkları telkinler…  Bazı davalarda orduya dokunduğu için görevinden alınan savcılar… Hukuka uymayan ordu, yüksek yargı ve bunları görmezlikten gelen medya… İşte yıllarca bu ülkede işler böyle yürüdü. Ancak yıllar geçti… İnsanlar birbirlerini tanıdılar ve kendilerine söylenenlerin yalan olduğunu gördüler. Medyada çok sesli dönem başladı ve olup biteni halkın da görmesini sağlayan basın yayın organları ortaya çıktı. Orduda ve yargıda hukuk için çırpınan insanların sayısı arttı ve bu insanlar seslerini yükseltmeye başladılar. Halk da bu dönemde net bir şekilde hukuktan yana tavrını koydu.

Artık tüm bu olanlar bize, halkın da içinde bulunduğu, suç işleyenin kimliğine bakılmaksızın “tarafsız yargı” tarafından cezasının verildiği, hukukun herkese eşit muamelede bulunduğu bir ülkede hep beraber özgürce yaşayabileceğimiz günlere az kaldığını gösteriyor.

Erden ÖZKANT (ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİ)