Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki “Vakıf Anlayışı” ile yaşadığımız çağın insanlarının vakıflara ve vakıf kültürüne olan bakış açısı arasında muazzam bir fark, ayrıca bunun yanında büyük bir tezat bulunmaktadır.
Temel ilkesi; herhangi bir karşılık beklemeden toplum yararı için faaliyet göstermek olan vakıflar, geçmişten günümüze asli unsurlarından çok uzaklaşmışlardır. Öncelikle vakıfların Osmanlı İmparatorluğundaki misyonunu incelediğimizde tüm hayır faaliyetlerinin temelinde islami bir bakış açısı, yaratıcının rızasını kazanmak vardır ve bu sistematik düşünce insanları içlerinden gelerek tüm canlılara karşı merhamete ve hizmete sevk etmiştir. İşte bu mantık çerçevesinde vakıflar; camilerden kervansaraylara, aşevlerinden kütüphanelere, su yollarından kaldırımlara kadar birçok yapının vücut bulmasına vesile olmuştur. Bunların yanında akla gelebilecek tüm durumlar için vakıfların kurulduğunu söylesek abartmış olmayız. Ağaç dikmek, borçluların borçlarını ödemek, kimsesizlerin cenazesini kaldırmak, yetim kızlara çeyiz hazırlamak gibi hayatın bütün zorluklarına karşı insanların ellerinden tutan hayır organizasyonlarıdır. Ayrıca sadece insanlara değil bütün yaratılmışlara karşı merhamet nazarıyla bakan vakıf gönüllüleri, kış aylarında kuşların beslenmesi, sokak köpeklerinin bakımı, hayvanlar için otlanacak alanlarının temini gibi tamamen hayvanlara dönük faaliyetlerde de bulunmuşlardır. Bütün bu karşılıksız faaliyetler temel itici güç yaratıcının isteği doğrultusunda onun yaratmış olduklarına karşı karşılıksız iyilik duygusudur. Fakat bu anlayış maalesef günümüzde silikleşmiştir. Vakıflar parti faaliyetlerinin yürütüldüğü bir yapı, vergi kaçırmanın bir yöntemi, çıkar faaliyetlerinin perdesi haline gelmişlerdir. Bu da doğal olarak vakıfları esas misyonlarından uzaklaştırmış. Başkalarına faydadan daha çok bireyin kendi çıkarlarını koruyan bir kurum halini almıştır.Sponsor Bağlantılar
Temel ilkesi; herhangi bir karşılık beklemeden toplum yararı için faaliyet göstermek olan vakıflar, geçmişten günümüze asli unsurlarından çok uzaklaşmışlardır. Öncelikle vakıfların Osmanlı İmparatorluğundaki misyonunu incelediğimizde tüm hayır faaliyetlerinin temelinde islami bir bakış açısı, yaratıcının rızasını kazanmak vardır ve bu sistematik düşünce insanları içlerinden gelerek tüm canlılara karşı merhamete ve hizmete sevk etmiştir. İşte bu mantık çerçevesinde vakıflar; camilerden kervansaraylara, aşevlerinden kütüphanelere, su yollarından kaldırımlara kadar birçok yapının vücut bulmasına vesile olmuştur. Bunların yanında akla gelebilecek tüm durumlar için vakıfların kurulduğunu söylesek abartmış olmayız. Ağaç dikmek, borçluların borçlarını ödemek, kimsesizlerin cenazesini kaldırmak, yetim kızlara çeyiz hazırlamak gibi hayatın bütün zorluklarına karşı insanların ellerinden tutan hayır organizasyonlarıdır. Ayrıca sadece insanlara değil bütün yaratılmışlara karşı merhamet nazarıyla bakan vakıf gönüllüleri, kış aylarında kuşların beslenmesi, sokak köpeklerinin bakımı, hayvanlar için otlanacak alanlarının temini gibi tamamen hayvanlara dönük faaliyetlerde de bulunmuşlardır. Bütün bu karşılıksız faaliyetler temel itici güç yaratıcının isteği doğrultusunda onun yaratmış olduklarına karşı karşılıksız iyilik duygusudur. Fakat bu anlayış maalesef günümüzde silikleşmiştir. Vakıflar parti faaliyetlerinin yürütüldüğü bir yapı, vergi kaçırmanın bir yöntemi, çıkar faaliyetlerinin perdesi haline gelmişlerdir. Bu da doğal olarak vakıfları esas misyonlarından uzaklaştırmış. Başkalarına faydadan daha çok bireyin kendi çıkarlarını koruyan bir kurum halini almıştır.
Söz konusu bütün olumsuzluklardan ve çıkar düşüncesinden arındırılarak vakıfların geçmişteki misyonlarına tekrar kavuşmaları için yapılması geren faaliyetleri düşünsel ve eylemsel olarak iki kısımda özetleyebiliriz. Temel düşünce; hiçbir maddi beklenti içinde olmadan sadece Allah rızası anlayışına sahip olmaktır. Bundan sonraki adım ise insanların bireysel hırslardan arınarak sahip oldukları düşünceleri hayır eksenli hayata geçirmektir. Bu gerçekleştirildiği takdirde yardımlaşmanın ve insan sevgisinin zirvede olduğu bir dünyayı tekrar görmek mümkün olacaktır.
mileti kandiriyısınız
biraz itici
çok kısa ya performans ödevi yapcam ama yinede teşekürler ama daha da fazla olabilir
çok kısa performans ödevi yapcam yinede elerinize sağlık
bnce çok kısa olmuş performans ödevi yapacağım çünkü
Bir kere bu çok uzun 3 satır yeterdi bize ne uğraşcam bunu yazmakla ha bu arada seda çok haklısın devlet olmasa olmazlardan hayata bizim devletimiz olmasa şu an ne halde olacağımız beli değildi 🙂
Hiç işime yaramadı ama yinede teşekürler bu ne çok uzun be 🙂
saolun çok güzel cok ayrıntılı ve cok kısa tam ıstedıgım gıbı çok tesekur ederım 😀
çok uzun ya insan azıcık daha kısaltır
ben kısa istiyorum
çok teşekürler ödevimi yapmamda çok yararlı odu…
çok kısa olmuş
iyi
çok güzel olmuş
seda dogru dedın devlet olmasaydı dunya olmazdı
ÇOK İŞİME YARADI SALUN
salun
Kamiler vakıf olmasaydı hiç bişey olmazdı die bişe yok sizin kafanızmı güzel?
Ayn seda devlet olmasaydı budünya yok olurdu 😀
devlet olmasaydı budünya yok olurdu
çok teşekürler