Ama,
Aşkın güzelliği, ne zaman açacağı belli olmayan bir çiçek gibidir…
Çiçeğe âşık olan botanikçi gibi, o çiçeğin açışını; sabırla, çabayla, anlayışla ve vazgeçilmezi sevgiyle beklemektir…
Zaman, ilaçtır derler, beklemeyi besleyen çiftin teki, birde bu çiftin diğer teki vardır oda beklenecek ve zamana ihtiyacı olan ya da öle sanılan gün! Belki doğru belki yanlış zamanında söylenen bişey, söyleyen söylemiş işte kendi mucizelerine dayanarak, ama ben biliyorum ki “zaman” kimine göre ilaç olsa da kimilerine göre beklenmekten sıkılan bir amaç sadece…
AŞK…
Güzel bir hikâyenin başkahramanı olmak, son nefesine kadar anı tadıyla, güzel olan her şeyiyle, aslında aslan gibi bir yürekle yaşamak ve son nefeste bile bunun mutluluğunu yaşayarak huzurlu bir serzenişle sükûnete göç etmek…
Bu huzur için bazılarımız hakikatten de bir mucizeye ihtiyaç duyduğu anları mutlaka vardır…
Hatta bunun yanında çoğu kişinin bittiği sandığı noktada başlayan başlangıçları görememe gibi bir kusuru da vardır. Adı üstünde kusur, zaten altında bişey aramak bile kusur olurdu bizim için!
Bi düşünmek gerekirse, onca kalabalığın içinde bile yanlız olduğumuzu fark etmedik mi hiç? Tanıdığımız her bir kimseye bile hep şüpheyle baktığımızı fark etmedik mi? Kararsızlık farkında olmadan düşünce şeklimiz olmuşken, acaba demekten doğru olanı bile bulamadığımız anları yaşamadık mı hiç?
Eğer bunların birine bile cevabınız “EVET” ‘ se, üzgünüm sizde aşkın acı tarafıyla karşılaşmışsınız demektir…
Aşk denilen şeyin bir yanı ACI ve acıttığı için vazgeçilmez genelde ama diğer yanı Mutluluk tatlı olan bişey ve bu tatlıdan her ne hikmetse her zaman birinin midesi mutlaka bulanır!
…
Ama ben biliyorum ki, her aşkın kendi pamuğu vardır, acıyı da tatlıyı da içine gömen ve sıkılmadığı sürece asla dışarıya akıtmayan, gerektiğinde o pamuğu bu kulağa tıkamak lazım, lazım ki Aşk, istediğini görüp istemediğini görmediği sürece kalbimizin derininde var olabilsin.
SEVDA KULAKSIZ tarafından “Makale Yarışması” için yazılmıştır…