Fırsat uygun zaman, uygun durum veya şart, vesile demektir. Eşitlik ise yasalar yönünden insanlar arasında ayrım bulunmaması durumu. Bedensel, ruhsal başkalıkları ne olursa olsun, insanlar arasında toplumsal ve siyasal haklar yönünden ayrım bulunmaması durumudur.
Fırsat eşitliği ilkesi Yönlendirme; öğrencilerin bir kısmını seçen, diğerlerini program dışı bırakan bir tutumla değil, öğrencilerin tümüne fırsat eşitliği sağlayacak şekilde yapılmalıdır. Öğrencilerin istek,ilgi ve yeteneklerine göre yetişmeleri sağlanmalı, “herkesin” başarılı olabileceği bir programa girmesi amaç edinilmelidir.

Sponsor Bağlantılar

Türk eğitim sistemi fırsat eşitliği ilkesi benimsemiş olmasına rağmen kim okullarımızda teknolojinin en son seviyesi olan akıllı tahtalar kullanmasına karşın kimi okullarımızda ise hala bir çok teknolojik aletten yoksun kalmaktadırlar. Kimi okullarda 20 kişilik sınflarda okuyan öğrencilerimiz yanında kimi okullarımızda hala 50-60 kişilik sınıflarda ders yapılmaktadır.

Kimi okullarımız birleştirilmiş sınıflarda yani 1, 2, 3 sınıf bir arada öğrenim görmekte iken kimi okullarımızda okulun yanında okul dersleri kurslarla desteklenmektedir. Bunun sonucunda fırsat eşitliği benimeseyen bu eğitim sitemi bütün öğrencilerimizi aynı SBS, YGS, LYS gibi sınavlara sokmaktadır.Bu sınavlar değerlendirilirken yine aynı kriterlere göre değerlendirilmektedir.

Konunun özüne biraz daha inecek olursak iki farklı aile yapısını incelemek gerekir. İyi bir ekonomik durumu ve iyi bir sosyal çevresi olan bir aile yetişen çocuk okulun yanında özel ders, kurs ve dersane gibi bir çok imkandan faydalnırken diğer yanda daha kötü bir sosyal çevrede ve ekomomik bakımdab daha kötü bir aile de yetişen çocuk okul dışında hiç bir imkandan faydalanamamktadır. Ama yine bu iki öğrencimiz aynı kritelere göre sınava alınıp aynı kriterlere göre değerlendilmektedir.

“Eğitimde fırsat eşitliği“ eskiden daha çok anılır, dile getirilirdi. Ortaöğretim Giriş sınavları ve üniversite giriş sınavları ne yazık ki fırsat eşitsizliğinin ne denli derin olduğunu her yıl bize göstermektedir. Yoksulluğun, feodal düzenin hâlâ hüküm sürdüğü doğu illeri en son sıralardan hiç kurtulamamakta, bu illerin çocukları başarısızlığa mahkum edilmektedir. Ve daha da kötüsü, bu durum sorgulanmamaktadır. Bu “başarısızlığın?“ altında yatan nedenler araştırılmamakta, belki de araştırmak istenmemektedir. Her yıl başarılı iller baş tacı edilmekte, başarılı öğrenciler dershane tişörtleri ile lanse edilmekte ve bu rezalete hiç kimse dur dememektedir. Uzun vadede bu uçurumların yaratacağı toplumsal sorunlar iç huzuru ciddi olarak bozacak boyutlara varabilir durum böyle giderse.

Yoz bir tüketim kültürü küreselleşme adı altında topluma aşılanırken yoksulluğun pençesinde kıvranan insanlar kendilerini ilgilendiren en temel konularda duyarsız olmaya zorlanmaktadır ve onlara bireysel çözümler sunulmaktadır. “Gemisini kurtaran kaptan“ felsefesi geniş yığınlar tarafından istemeyerek de olsa benimsenmeye başlanmaktadır. Oysa sorunlar ve onların çözümleri bireysel olarak algılandığı sürece hiçbir zaman çözülemezler.

Türkiye’de siyasi iktidarlar ne yazık ki eğitimi bir seçim yatırımı olarak gördüğü sürece sorunların çözümü zordur. Yapılacak olan çalışmalar ve atılacak olan adımlar konusunda Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılanlar referans olmalıdır. Atatürk’e layık olabilmenin ön koşulu bu olsa gerektir.

Sonuç olarak fırsat eşitliği benimseyen bir ülkede ve eğitim sistemde tamamen eşitsizliklerle yetişen bu bireylerimize fırsat eşitliğinin nasıl sağlanacağı konusunda daha çok sorular sorulmalı ve cevaplar bulunmalıdır. Seçimler yaklaşırken bütün siyasi partilerimiz seçim propagandalırında eğitimde fırsat eşitliğini daha çok gündeme getirmelidir.

Tüm öğrencilerimiz ve ailelerinin istedikleri eğitimi, istedikleri şekilde almalarını diliyorum. Eğitim süreçlerinde ve yaşamlarında başarılar diliyorum.

SELMA UYSAL tarafından “Makale Yarışması” için yazılmıştır…