İstanbul’un Fethini Gerektiren Sebepler

 

Bizans İmparatorlarının, Anadolu’daki çeşitli siyasi güçleri de Osmanlı aleyhine kışkırtmaktan geri kalmamaları. Hatta zaman, zaman Osmanlı şehzadeleri arasındaki taht kavgalarına karışıp devletin iç düzenini bozmaları.

Sponsor Bağlantılar

 

İstanbul’un boğaza hakim bir konumda olması ve bu yüzden Karadeniz Akdeniz su yolunun anahtarı konumunda olması.

 
İstanbul’un Osmanlı toprak bütünlüğünü bozan bir konumda olması (Osmanlı topraklarıyla çevrili bir ada görümündeydi. Osmanlı’nın Anadolu’dan Rumeli’ye, Rumeli’den Anadolu’ya geçişi zordu.)
 

Bizans’ın Osmanlı’ya karşı düzenlenen Haçlı seferlerini teşvik etmesi.

 

Yukarıdaki nedenler İstanbul’un fethedilmesine ortam hazırlamıştır. Bu karar, II.Mehmet (Fatih Sultan Mehmet) tarafından alınmıştır.

 
 

Fatih’in Fethi Kolaylaştırmak  İçin Aldığı Tedbirler

 

Bizans’a denizden gelebilecek yardımı önlemek amacıyla Anadolu Hisarı’nın karşısına Rumeli Hisarı’nı yaptırdı.

 

Bizans’a Balkanlar’dan gelebilecek muhtemel Haçlı yardımını önlemek için sınır boylarına akıncı birlikleri gönderdi.

 

Surlara karşılık, Sahi adı verilen büyük toplar döktürdü.

 

Haliçteki zincire karşılık gemileri karadan yürüterek haliç’e soktu.

 
 

İstanbul’un Fethini Kolaylaştıran Nedenler

 

Bizans ordu ve donanmasının zayıf oluşu, Kuşatma sırasında Avrupa’dan yardım almaması.

 

Not : Bizans kuşatma sırasında sadece Venedik ve Cenevizlilerden yardım alabilmiştir.

 

Not : Cenevizliler kuşatma sırasında ticari kaygılardan dolayı hem Osmanlılara, hem de Bizans’a yardım etmişlerdir.

 
 

Yapılan Hazırlıklar

İstanbul’un Osmanlı Devleti’nin hakimiyeti altına girmesi, ticari ve kültürel yönden önemli bir avantajın daha ele geçirilmesi demektir. Boğazlar tam anlamıyla kontrol altına alınacak ve bu sayede Karadeniz ticaret yolları ele geçirilmiş olacaktı. Karamanoğulları meselesini çözen Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’un fethi için gerekli hazırlıklara başladı.

Devrin mühendislerinden Musluhiddin, Saruca Sekban ile Osmanlılara sığınan Macar Urba Edirne’de top dökümü işi ile görevlendirildi. “Şahi“ adı verilen bu topların yanında, tekerlekli kuleler ve aşırtma güllelerin üretilmesi (havan topu) yapılan hazırlıklar arasındaydı. Yaptırılan bu büyük toplar İstanbul’un fethedilmesinde önemli rol oynadı.
 

Yıldırım Beyazıt’ın İstanbul kuşatması sırasında yaptırdığı Anadolu Hisarının karşısına, Rumeli Hisarı (Boğaz kesen) inşa edildi. Bu sayede Boğazların kontrolü sağlanacak, deniz yoluyla gelebilecek yardımlara karşı tedbir alınmış olacaktı. 400 parçadan oluşan bir donanma inşa edildi. Turhan Bey komutasındaki bir Osmanlı donanması Mora’ya gönderildi ve İstanbul’a yardım gelmesi engellendi.

 

Eflak ve Sırbistan ile var olan barış antlaşmaları yenilendi. Macarlarla da üç yılık bir antlaşma yapıldı. Osmanlıların bu hazırlıkları karşısında, Bizanslılarda boş durmuyordu. Surlar sağlamlaştırılıyor ve şehre yiyecek depolanıyordu. Ayrıca Bizans İmparatoru Konstantin, Haliç’e bir zincir gerdirerek, buradan gelecek tehlikeyi önlemeye çalıştı.

 

Aynı zamanda Haçlı dünyasından yardım isteniyor, Papa ise yapacağı yardım karşısında Ortadoks ve Katolik kiliselerinin birleştirilmesini istiyordu. Ancak Katoliklerden nefret eden Ortadoks Rumlar, Roma kilisesine bağlanmak istemiyor, “ İstanbul’da Kardinal Külahı görmektense, Türk Sarığı görmeye razıyız“ diyorlardı.

 

 

Kuşatma ve Savaş

 

Fatih Sultan Mehmet İstanbul’un fethi için gereken hazırlıkları, görüşmeleri yaptıktan sonra, ayrıntılı bir kuşatma planı hazırladı. Bu sırada, Osmanlıların etkinliklerinden rahatsız olan Bizans imparatoru XII. Konstantinos, Avrupa’daki tüm devletlerden yardım istedi. II . Kosova savaşı’nda yenilen Haclılar‘ın yeni bir Haçlı seferi düzenleyecek güçleri kalmamıştı. Ama Macar kral Naibi Hunyadi Janos Silivri yöresinin, Katalonyalılar da Limni Adası’nın kendilerine verilmesi koşuluyla yardım edebileceklerini açıkladılar. Bu önerileri kabul eden Bizanslılar Katolik ve Ortadoks kiliselerinin birleştirilmesi için Floransa’da alınan kararı bile onaylamaya razı oldu. 1452’de iki kilise. Kağıt üzerinde birleştirildi ama bu karar, hiçbir zaman uygulanamadı. Fatih Sultan Mehmet bu gelişmelerden sonra, Bizans İmparatoru Konstanstinos’a bir elçi göndererek,kan dökülmeden şehrin teslim edilmesini istedi.Fakat,İmparatordan gelen savaşa hazırız mesajı üzerine,İstanbul’un kara surları önüne gelen Osmanlı ordusu,kuşatmaya başladı.

 

2 Nisan 1453’te Bizanslılar, Haliç’in girişine zincir gerdi, kentin kapılarını taşlarla örerek kapadı.Bu sırada Rumeli beylerbeyi Karaca Paşa;Misivri, Ahyolu ve Vize kalelerini alarak,kuşatma sırasında buralardan İstanbul’a yardım gelmesini önledi.imparator XII.Konstantinos’un kardeşleri Mora despotları Thomas ve Demetrios da Turhanoğlu Ahmet  ve Ömer beylerin komutasındaki Osmanlı ordusu tarafından etkisiz duruma getirildi. Bu sırada Cenevizlilerin gönderdikleri iki kadırgayla 700 asker, papanın gönderdiği üç kadırga yiyecekle 200 asker İstanbul’a ulaşmış ve kenti savunan halka yardım etmeye başlamıştı. O dönemde, Osmanlı Ordusundaki er sayısı 150.000 ile 200.000 arasındaydı. Bu kuvvetlere Cenevizliler, Rumeli ve Anadolu beylerine bağlı çeşitli kuvvetlerde katılmış. Konsantinopolis’in kara sularının Ayvansaray  ‘dan Edirnekapı’ya kadarki sol kanadı Rumeli beylerbeyi Karaca Paşa’nın; Edirnekapı-Topkapı arasındaki merkez bölgesi padişahın; Topkapı’dan Yedikule’ye kadar olan kesim de İshak Paşa ile Mahmud Paşa’nın komutasındaki birliklerle kuşatılmış durumdaydı.

 

Kaptanı derya Baltaoğlu Süleyman Bey komutasındaki  Osmanlı donanmasında 150 gemi, Bizans’ta ise 39 gemi vardı. 6 Nisan 1453’te top atışları ile başlayan kuşatmanın beşinci günü, imparator XII. Konstantinos’a  kenti, kan dökülmeden teslim edilmesini önerdi. İmparator bunu reddedince, 12 Nisanda top atışları yeniden başladı. Surlarda açılan gedikleri halk hemen kapatıyordu. 18 Nisandaki yoğun Osmanlı saldırısı da geri püskürtüldü. Papanın Bizans’a gönderdiği asker ve malzeme yüklü gemiler ele geçirilemedi, bunun üzerine kaptanı derya  Balto Oğlu Süleyman Paşa azledilerek, yerine Hamza Bey getirildi. Veziri azam  Çandarlı Halil Paşa kuşatmanın kaldırılmasını önerdiyse de, öteki komutanlar padişahtan savaşı sürdürmesini istedi. Haliç’e girmeden İstanbul’un fethedilmeyeceğini anlayan Fatih Sultan Mehmet, Tophane’den Kasımpaşa’ya kadar kızaklar döşetti. Gemilerin, kızakların üzerinden kaydırılabilmesiiçin, Galata Cenevizlilerinden zeytinyağı, domuzyağı ve sade yağ alınarak kızaklar yağlandı. 21-22 Nisan gecesi 67(yada 72) parça Osmanlı gemileri bu kızaklardan kaydırılarak Haliç’e indirildi. Haliç’in iki yakası arasında kurulan köprüye yerleştirilen toplarla İstanbul, tam bir kuşatma altına alındı. 23 Mayısta padişah, isfendiyaroğlu Kasım Bey’i Bizans imparatoruna elçi göndererek kan dökülmeden kenti teslim ederse, yakınları ve hazinesi ile istediği yere gidebileceğini ama kent savaş yolu ile alınırsa halkın tutsak sayılacağını ve yağmaya izin verileceğini bildirdi. İmparator XII. Konstantinos, kuşatma kaldırılırsa vergi vermeyi kabul ettiğini, ama kenti teslim etmeyeceğini belirtti. Macar kral Naibi Hunyadi Janos da kuşatmanın kaldırılmaması halinde, Bizans’ın yanında savaşa gireceklerini ve Haçlı donanmasını kente yardım için yola çıkardığını bildirdi.

 

27 Mayısta yeniden başlayan top ateşi, 29 Mayıs’a kadar sürdü; aynı günün sabahı kente karadan da saldırıya geçildi. Önce ulubatlı Hasan adlı bir yeniçeri Topkapı’daki bir burca Türk sancağını dikti. Topkapı ve Edirnekapı’da açılan gediklerden Türk askerleri kente girmeye başlayınca, çıkan panik sırasında imparator XII. Konstantinos öldü. İlk defa Ulubatlı Hasan ve arkadaşlarının şehit olmak pahasına tutunmayı başardıkları İstanbul surları , artık direnemiyordu. 53 gün süren ve 19 Nisan, 6 Mayıs , 12 Mayıs ve 29 Mayıs’ta yapılan dört büyük saldırıdan sonra Doğu Roma İmparatorluğu’nun 1125 yıllık başkenti olan İstanbul,  29 Mayıs 1453 Salı günü Fatih Sultan Mehmet ve güçlü ordusu tarafından fethedildi.