Hakkâri Çukurca’da 24 askerimizin şehit olduğu saldırının ardından Türkiye’nin birçok yerinde protesto gösterileri yapıldı ve bu gösterilerde yine aynı sloganlar atıldı: “Şehitler ölmez, vatan bölünmez”, “Kahrolsun PKK”, “Hükümet istifa”…
Artık bu sloganlar eskimedi mi?
Çünkü bakın askerler ölüyorlar… “Ölmez” demeniz hiçbir şey fark etmiyor yani. Siz ne derseniz deyin yine de ölüyor gencecik insanlar. Ağlıyor anneler, babalar, sevgililer…
PKK da kahrolmuyor, askerlerimizi öldürmeye devam ediyor.
Suçlu kim? Başta liberaller olmak üzere açılım politikalarını savunanlar mı suçlu? Hükümet mi suçlu? Ordu mu suçlu yoksa? Sahi kim suçlu?
“AKP istifa”ymış! Açılım politikası yüzünden askerlerimiz şehit olmuşlarmış! Generaller içerde yattıkları için bu saldırılar oluyormuş!
Hayır efendim…
Açılım politikasını sabote etmek isteyenler, bu saldırıları gerçekleştiriyorlar. Yeni anayasa sürecini baltalamak isteyenler, bu saldırıları yapıyorlar. Generaller içerde değillerdi yıllardır. Ne oldu, bitirebildiler mi bu terörü? Hayır. Çünkü onlar, terörle mücadele için çözümler yazmıyorlardı, onlar andıçlar yazıyorlardı, masum insanları bitirme planları yazıyorlardı. Onlar, gazetecileri ve aydınları fişlemekle meşgul oluyorlardı. Onlar, “AKP’yi nasıl bitirebiliriz”in peşindeydiler. Evet aynı Mehmet Altan’ın söylediği gibi bizim gerçekten bir ordumuzun olmadığını bu saldırıyla daha iyi anladık. Bizim ordumuz, dibinden daha katırlarla günlerce silah ve mühimmat taşıyan PKK’lıları farkedemeyen, istihbaratı olmayan, askerlerini koruyamayan, askerlerin yardımına zamanında gidemeyen bir ordu. Maalesef ama bu bir gerçek… İnsanlarımızın ısrarla görmek istemedikleri bir gerçek hem de… AKP istifa etmemeli, açılım politikaları sürmeli, yeni anayasa da yapılmalı. Peki, APO idam edilmeli mi? Çünkü son günlerde bir de “idam geri gelsin tartışmaları” çıktı. Peki, ama APO idam edilse bu sorun bitecek mi? Hayır. Bir APO gider yerine başka bir APO gelir. O gider, onun da yerine bir başkası gelir. Ayrıca bu konular APO’ya ve PKK’ya sempati duyanları daha da öfkelendirir. Çünkü bu da bir gerçek ki Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunda kendi çocuklarını öldüren, kendi yavrularına kıyan PKK’ya sempati duyanların sayısı hala fazla. Görmüyor musunuz, hala daha güneydoğu ve doğudan PKK’ya karşı çıt yok. Niye? PKK, daha yeni 3 çocuğu öldürmedi mi? Bir arabadaki kadınları öldürmedi mi? Heyhat bölgenin insanlarına, bölgeye sessizlik hakim. Gazetenin biri, cumartesi günü “Yeter artık” manşetiyle çıkmış: “İzmir’de çoğunluğunu Güneydoğulu vatandaşların oluşturduğu 50 dernek PKK’ya seslendi “Yeter artık”. Manşete bak hizaya gel! Birincisi, çoğunluğu Kürtlerden oluşan bu derneklerin içerisinde birçok Türk var ve çağrı İzmir’den. Niye diğer Kürtler hala sessiz? Hala PKK’nın kendi haklarını savunduklarını mı düşünüyorlar bu insanlar? Çok mu zor Türklerin ve Kürtlerin hep beraber haykırmaları: “Yeter artık silahlar sussun, barış sağlansın, ETA nasıl silah bıraktıysa PKK da bıraksın, insanlar ölmesin” demek? Çünkü bu denilmediği müddetçe küçükken “uyusun da büyüsün neeenni, tıpış tıpış yürüsün neeenni” şeklinde söylenen ninnilerin yerini artık “Uyusun da büyüsün neeenni, büyüsün de ölsün neeenni” alacak.
Terörün bitmesi için ordumuzun görevini yapması lazım.
Geçen yılar gibi olmamalı. Yeni yönetimden ümitliyiz. PK’nın “efsane kampı Kavaklı” Hakari’ye sadece 30 kilometre mesafede. Bu kamp ve daha nice, yılardır yanına bile uğranmayan silah, cephane, erzak ve uyuşturucu dolu kamplar yerle bir ediliyor; etkisizleştiren katil sayısı 120’yi aşıyor.
Ve ben soruyorum, neden bu daha önce yapılmadı? Örneğin İlker Başbuğ, Yaşar Büyükanıt Genelkurmay Başkanı iken bu kamplar ölüm tacirlerine barınak oluşturuyor ve biz bunu izliyor muyduk boş gözlerle! Hayır. Herkes biliyordu, hepsinin haberi vardı!
Alın size Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel. “Aman efendim zayiat veririz Kazan Vadisi’ne girersek “ diyenlere “PK’nın kökü kazınmadan bir yere gitmem! Kazan’a da girilecek, her mağaraya, her kovuğa da!” diyor ve askerin başında harekâtı yönetiyor! Helal olsun!
Geçmişin genelkurmay başkanlarının kafaları ve gönüleri Silivri’ye odaklanmıştı. İrtica Eylem Planları, andıçlar, seçilmişlere yönelik türlü çeşitli tezgahlardı tümünün kafasını meşgul eden. Onlarca öldürülen vatan evladının ardından ağlamanın ve de “kanları yerde kalmayacak” gibisinden bayat laflar etmenin dışında hiçbir şey yapılmadı. Ergenekon’un palavra olduğuna halkı inandırmak için harcandı bütün çabalar. ESKİ GENEL KURMAY BAŞKANLARINDAN HESAP SORULMALI NİÇİN NİÇİN NİÇİN BU KAMPLARA GİRMEDİNİZ???