Medeniyet olgusu bu topraklarda filizlendi ve o medeniyetle kurulan onlarca devlet yine bu topraklarda tarih oldu. Her gelen kendisiyle beraber getirdiğini giderken cömertçe burada bıraktı ve her ne bıraktılarsa bugün toprağın üzerinde, dillerde, müzikte, yemekte, oyunlarda kültürel bir miras olarak önümüzde durmaktadır. Bu kültürel miras o kadar geniş bir zemine nüfuz etmiştir ki, akla gelebilecek her alanda müthiş bir zenginlik göze çarpmaktadır. Bugün Anadolu coğrafyasında sekiz bin farklı yöresel yemek kayıt altına alınmıştır ve her ilin kendine has ortalama yüz farklı yemeği mevcuttur. En acı ve en tatlı lezzetleri birbirine çok yakın yörelerde görebilirsiniz. . Bütün dinlerin ve inanç sistemlerinin izlerine yakından şahit olmak mümkündür. Ayrıca Türkiye’deki bölgelerin her birinin diğerinden farklı olan folklorik bir zenginliği bulunmaktadır. Halay da bu topraklarındır zılgıt da… Hüznün ve sevincin bütün akisleri görünür bu topraklarda.
Sümerlerden Hititlere, Roma’dan Osmanlı’ya kadar onlarca medeniyete ev sahipliği yapan ve 11. Yüzyıldan beri bizlere yurt olan ve bizler tarafından yönetilen Anadolu birçok açıdan yaratıcının lütfuna mazhar olmuş özel bir coğrafyadır. Dört mevsimin belirgin bir şekilde yaşandığı, birçok tarım ürünün yetiştiği ve bunlardan bazılarında(kayısı, fındık, kuru üzüm, incir) dünya sıralamasında birinci olduğu, yeraltı kaynakları bakımından çok az sayıda ülkeye nasip olan bir zenginliği barındırdığı için gerçekten dünya üzerindeki diğer bölgelerden farklılığı aşikardır.
İşte bütün bu zenginlikler geçmişten günümüze Anadolu’yu en büyük sevinçlerin ve kederlerin merkezi haline getirmiştir. Gerek askeri-tarım toplumu devresinde verimli topraklarından dolayı gerekse sanayi devriminden sonra en kaliteli hammaddeyi bağrında taşımasından kaynaklı asırlardır sürekli gözlerin üzerinde bulunduğu kıymetli bir inci gibidir. Medeniyet burada doğmuştur en büyük mutluluklar ve heyecanlar burada yaşanmıştır ama bütün bunlarla birlikte en büyük savaşların ve hüzünlerinde izleri yine buraya aittir.
Anadolu aşkın, merhametin, elemin toprağıdır. Mevlana’nın, Yunus Emre’nin filizlendiği topraktır. Anadolu yağmurlu bir gün gibidir; hem yağmurun bereketi vardır onda hem yağmurlu bir günün hüznü ufkunda… Ama her şeye rağmen o yağmurlu günde doğan gökkuşağı gibidir Anadolu, yedi rengi barındırır koynunda…
METİN AYDIN tarafından “Makale Yarışması” için yazılmıştır…